yetmiş sekiz

52.4K 2.9K 2K
                                    

Medya: Esat

Şarkı: Gökhan Türkmen - İhtimaller Perisi.

Sev sahnesi deyip durdunuz alın size 4000 kelimelik full EsUm'lu sevli bir bölüm. Oy vermeyi unutmayıın!🌟

Keyifli okumalar. 💙

*

1 Ay Sonra...

Emekli memurlara ilgi gösterin.

Son bir ayım öylesine monoton geçiyordu ki kendimi emekli bir memur gibi hissediyordum. Sabah kalıp inşaata gidiyor, akşam hastaneye geçiyor, bazen refakatçi olarak kalıyor, bazense kalmadan sadece yatmak için eve gidiyordum. Yaz tatilinde olmamıza rağmen yazın y harfini bile yaşayamıyordum. Gece hayatım son 3 - 4 aydır neredeyse tamamen bitmişti zaten. Ona ek olarak hayatımda heyecan yoktu, macera yoktu, bar yoktu, içki yoktu... Umut vardı sadece, fiil olanından. Biraz huzursuzluk, bolca sevgi. Bunlarla yetinmesini biliyordum. Sonu onun için en iyisi olacaksa emekli hayatı yaşamaya razıydım ama... Aması şuydu ki sonun ne olacağını hiçbirimiz bilmiyorduk. Hastalığını yenmesi için hepimizin inancı tamdı. Umut'un kırılan inancı ise her geçen gün daha fazla yerine geliyordu. Onunla birlikte biz de göğüslüyorduk hastalığını.

Tek sorun gün geçtikçe iyileşmek yerine kötüye giden kalbindeydi.

Umut hastaneye yattığında hepimizi zorlu bir hayatın beklediğini biliyorduk. Doktoru bizi uyarmıştı. Gün geçtikçe daha çok zorlanacak, bünyesinin ağrılarını kaldırmayacağı zamanlar gelecek demişti. Hazırlamıştık kendimizi. Ya da hazırladığımızı sanıyorduk. Çünkü Umut'un çığlık atarak uyandığı uykularından en çok biz etkileniyorduk. Eğer bu Umut'un iyi olması için verdiğimiz bir savaşsa, herkes cephesinde hazır ve de nazır bekliyordu. Yardım etmeyi esirgemiyordu. Bedenen de ruhen de yanındaydık Umut'un ancak yine de onunla çektiği acıyı paylaşamıyorduk. Bazen öyle zor geceler atlatıyordu ki ona bakarken benim kalbim sıkışıyordu. Yatağında olduğu süre boyunca parmağına taktıkları alet sayesinde makinaya bağlıydı. Makineden en ufak bir ses çıksa kendimi bir anda doktorun odasında buluyordum. Bu öyle lanet bir duyguydu ki ucunda Umut olmasa bir dakika dahi katlanamazdım. İnsan sevdiği zaman her şeye göğüs geriyordu. Bunu anlamıştım. Mesajlaşırken dalga geçtiğim konuların hepsini birebir yaşıyordum. Canım yanınca canının yandığını iddia eden kıza inanmazken şu an onunla aynı, hatta daha beter, durumdaydım. Onun yüzü acıyla buruşsa benim nefesim kesiliyordu.

Sevgi böyle bir şeyse eğer ben nefessiz yaşıyordum.

Gerçek sevgi böyle bir şeyse eğer bana asla yapmam dediğim şeyleri yaptırıyordu.

Çiçek almak gibi.

İş çıkışı hastaneye gelirken Yalın'ı arayıp eksik gedik olup olmadığını sormuştum. Oysa bana tek eksiğin romantik olmayışım olduğunu söylemişti. Başta anlamamıştım tabii. Sonrasında aydınlatmıştı beni. Umut hastaneye yatalı 1 ay olmuştu ve ben bu süre zarfında ona hiçbir hasta ziyaretine giderken yapılan aktivitelerden yapmamıştım. Meyve suyu alınır, muz getirilir, çiçek verilirmiş. Bunların gereksiz şeyler olduğundan bahsettiğimde bana büyük oynamış, Umut'un böyle küçük şeylerden mutlu olduğunu söylemişti. Ve bende her ne kadar 1 aydır bize mutluymuş gibi gözükse de içten içe onu yiyip bitiren hastalığının moralini etkilediğini bildiğimden bu durumu aklıma not etmiştim. Yalın puştuna elbette çiçek aldığımdan bahsetmeyecektim. Bugün onun yokluğunu fırsat bilip söylediği her şeyi almıştım ve hastaneye gelmiştim.

Şeftalili meyve suları, 3 kilo muz, bir demet çiçek ve ben.

Fazlasıyla uyumsuz bir dörtlü olmuştuk.

BEN GELDİM | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin