yetmiş yedi

49.6K 2.8K 1.3K
                                    

Medya: Ezgi

Şarkıda biraz eskilere gidiyoruz. John Foster - Arrivederci, Amore Mio.

Keyifli okumalar.💙

*

Ben, Umut ve Yalın.

Hayatımın son yarım yılında neredeyse günümün tamamını kapsayan iki insanla birlikteydim. Yalın hep vardı ama Umut'tan sonra daha çok hayatımda yer edinir olmuştu. Her ne kadar genelde tartışmak için kapıma dayansa da komşu olmamız daha sık görüşmemizi sağlamıştı. Umut ise uzun zamandır hayatımın içinde olup dışında kalmayı tercih etmişti. Nihayetinde tercihinden vazgeçmesi ikimizin de hayatını değiştirmişti. Bana hayatta umut gibi güçlü bir duygunun var olabileceğini göstermişti. Aynı zamanda hayat, sürprizlerle doluydu. Görsem kapısının rengini bilmeyeceğim dairenin her kısmını ezbere bilir olmuştum. Çünkü o kapının ardında sevdiklerim vardı. Karşı dairemde yaşayan iki insan da hayatımda paha biçilemez öneme sahip olan insanlardı. Biri sevgilim, biri de abim gibi gördüğüm adamdı.

Şu an üçümüzün iki evden birinde oturmuş sandviç yerken birbirimize sataşır vaziyette olduğumuzu söylemek isterdim fakat söyleyemiyordum. Çünkü evimizde değildik.

Hastaneye gelmiştik.

Umut'u hastaneye yatırmak için gelmiştik.

İçeri girdiğimizde Yalın, adeta bir anne edasıyla hakimiyeti eline alıp, "Ben danışmaya oda numarasını sorup geliyorum," dedi. Tüm işlemleri yapmıştık sadece odaya çıkıp yerleşmesi kalmıştı. Umut'un kimliği de onda olduğundan sorun olmazdı. Üçümüzün gitmesine gerek yoktu. Ve sözü büyüğümüz (!) olarak o devralmıştı. "Siz burada bekleyin."

Ben onun tavrına göz devirirken Umut başını sallayarak onayladı onu. Ardından Yalın yanımızdan uzaklaşıp beş altı adım sağımızda kalan danışma bankosuna ilerledi. Oradaki kızla konuşmaya başladığında ikimizin gözü de oradaydı. Daha doğrusu gözlerimiz orada, düşüncelerimiz başka yerdeydi.

Umut'un yüzündeki şapşal gülümsemeye bakılırsa tahmin ettiğim şeyi düşünüyordu.

Bunu dile getirdim tereddüt etmeden. "Aklından ne geçtiğini tahmin edebiliyorum."

Cümlemden sonra bir anda irkilerek bana döndü. Oraya bakmaya ve düşünmeye öylesine dalmıştı ki aniden sesimi duymak onu tam anlamıyla gerçek dünyaya geri döndürmüştü. Bana kaçamak bir bakış atıp dudaklarını ısırdı. "Ya sen gerçekten..." Parmak uçlarında yükselip kulağıma yanaştı ve tek eli çaktırmadan danışmayı işaret ederken sessizce konuştu. "Gerçekten öyle mi seslendin bana burada?"

Aniden ona dönmemin kalbine zararı olacağını bildiğimden başımı oynatmamıştım. Muhtemelen o da bana ne kadar yakın olduğunun farkında değildi. Karşımızdaki asansörü göz hapsinde tutarken konuşmamızı olabildiğince sıradana indirmek adına omuz silktim sorusuna. "Sarhoş ve sinirliydim. Sinirim kendimeydi. Ağzımdan çıkan sözleri kontrol edemiyordum. Sağa sola sataştığımı ve küfür ettiğimi hatırlıyorum. O an seni görmeye o kadar odaklanmıştım ki danışmadaki kıza 'Umut'um nerede' diye bağırmıştım. Kız beni sakin karşılayıp soyadını sormuştu ve ben soyadını bilmediğimi bile söyleyememiştim. Sonra Yalın geldi, kaldığın odayı söyledi falan işte gerisini biliyorsun."

Uzun cevabımın ardından topuklarının üstüne basarak geri çekildi. "Yani..." Sesi hem heyecanlı hem de meraklıydı. "Benim için endişelendin mi?"

"Sanırım."

"O zamanlar..." Kısa bir an duraksadı ama sonrasında devam etti tek nefeste. "O zamanlar bana bir şeyler hissediyor muydun ki?"

BEN GELDİM | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin