90. BÖLÜM

8K 201 75
                                    

Sessizce tamam der gibi kafamı sallayabildim. Elinin birini alt çeneme bastırdı, diğeriyle alnıma bastırmaya başladı. Arapça bir şeyler okuyordu. Ben ise hocanın gözlerine bakıyordum sadece. Bir müddet böyle devam etti. Sonra doğruca dik bir şekilde gözlerime bakıp çekti ellerini. “Çok şükür oğlum, seni mühürleyememişler.” dedi. Yine sadece hocanın yüzüne bakıyordum anlamsızca ancak içimde umutların filizlenmesine sebep olmuştu hocamın bu cümlesi. Zira son zamanlarda yaşadıklarımdan sonra, ilk defa ben galip gelmiştim. Tohumlarını bana bulaştıramamışlardı.

Kısa bir müddet sessizce durduktan sonra “Hocam, Atakan nereye gitti, durumu nedir, düzelecek mi?” diye sordum. “Bu meseleden bahsedeceğim zaten sana oğlum” dedi ancak bu sorularımdan sadece birine yanıt verip “Hiçbir yere gidemez. Bu kitaptan ayrılamaz.” dedi. Daha sonra kapıya yöneldi. Kapıyı açtı. Sonra beni çağırdı. Vardım hocanın yanına. Atakan’ı işaret etti eliyle. Karanlıkta zor seçilse de; Atakan dışarıda duvar dibinde, boynunu eğmiş vaziyette, yere bakıp sallanıp duruyordu. İçler acısı bir hali vardı, yaptıklarını çekiyordu. Bir yandan düşününce de acıyordum haline, sonuçta oda insandı. Ne kadar da mühürlenmiş olsa…

Dışarı çıktık beraber. Küçük bir köy olduğu için hiç ışık yok. Var olan aydınlatma direklerinin lambaları da ya kırılmış ya da elektrik gitmiyordu. Hoca ile beraber Atakan’ın yanına gittik. Hoca Atakan’a “Gel oğlum; eve girelim.” dedi. İçeri getirdik Atakan’ı. “Nasıl hissediyorsun kendini?” diye sordu. Atakan, bembeyaz bir yüzle sadece susuyordu, hiç bir şey demeden. “Benim odama git oğlum. Halının en uç köşesinin alt kısımda bir muska olacaktı; al gel.” dedi. Alıp geldim.

BÖLÜM SONU
Devam Edecek

Şeytan-ı Racim Where stories live. Discover now