-6-

278 40 27
                                    

Bölüme başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz! 🖤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüme başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz! 🖤



Katılamadığımız sohbetler, haklarında tek bir yorumda bile bulanamadığımız olaylar... Kahvaltıdan sonra geçen bütün zaman, tam anlamıyla gerilim yüklüydü. Hatta kendimi bile şaşırtacak şekilde, Akın zor durumda kaldığında imdadına koşar oldum çünkü Akın bir pot kırarsa, ben onu kesinlikle toparlayamazdım.

Bu sebeptendir ki en sonunda hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Sedef'in günlüğünde, arada sırada ağlama krizlerine girdiğine dair bir kısım okuduğum için belki bizi yalnız bırakırlar umuduyla ağladım.

Umduğum gibi de oldu, Serra, "Onları yalnız bıraksak iyi olur..." dedi ve Kutay'la Erhan'ı kollarından tuttuğu gibi dışarı sürükledi. Onların gidişiyle birlikte gözyaşlarımı silerek koltuğa yayıldım ve "Bu gerginlikle ben 50'me geldiğimde bile 20 gösteririm!" dedim.

"Kendi evrenimize döndüğümüzde, oyunculuğu kesinlikle düşünebilirsin," dedi Akın da yanıma otururken. "Ayrıca bana yardım ettiğin için teşekkürler, bencil birine göre oldukça yararlı bir hareket sergiledin," dedi. Hafifçe göz kırpması da gözümden kaçmadı.

"Kendim için yaptım, sen pot kırarsan işler sarpa sarardı. Sonra yeterince derdimiz yokmuş gibi bir de onlarla uğraşmak zorunda kalırdık," dediğimde, "Böyle düşündüğün için bencil olduğunu sanıyorsun ama düşündüğün tek kişi kendin değilsin, beni de düşündün o noktada..." dediğinde, gözlerimi devirerek iç çektim.

"Bana öyle gelmedi," derken gözlerimi kapattım.

"Sana bencil olmamayı öğreteceğim," dediğinde, gözlerimi hızla açarak Akın'a baktım.

"Ne?"

"Duydun işte, madem bir ay boyunca buradayız... Hem birbirimizi tanırız hem de kötü özelliklerini değiştiririz," dedi.

Gülerek başımı iki yana salladım. "Karakterimi değiştiremezsin," dedim, değişmek de istemiyordum ayrıca.

"Deneriz," dediğinde omuz silktim ve Sedef'in telefonunu çıkartarak takvime girdim.

"Bilincini kaybettiğinde, 8 Eylül'dü değil mi? Belki de sonsuz paralel evrenler arasından sen bambaşka bir evrenden geliyorsundur?" diye sordum.

"8 Eylül'dü..."

Gözlerim takvimde dolanırken, gördüğüm notla ağzım şaşkınlıkla aralandı ve "Hayır!" dedim, sitemkâr bir şekilde.

"Ne oldu?"

Elimde tuttuğum telefonu, Akın'a çevirdim ve "6 Eylül'de düğünümüz var!" dedim.

"Sanırım eve dönmeden önce evliliğin ne demek olduğunu öğreneceğiz," dediğinde, umursamazlığına şaşkınlıkla bakakaldım. "Akın, yerlerine geçtiğimiz bu insanlar öldü! Düğünlerinden iki gün sonra kaybolmaları tuhaf olmaz mı?" diye sordum.

MOIRA | Yıldızlarda Saklı MucizeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin