2

73 8 15
                                    

Louis çıktıktan yaklaşık 10 dakika sonra bizde çıkmıştık. Sinemaya gitmeye karar vermiştik. Aslında bugün pek gezesim yoktu, ama hafta sonunun son günü olduğu için kabul etmiştim. Zaten evde yalnız ne yapacaktım ki?

Gemma arkadaşlarıyla gitmişti bizde Harry, Ashley, Liam, Niall ve ben sinemaya gidiyorduk. Louis beyde büyük ihtimalle henüz bize söylemediği (en azından Ashley ve bana) sevgilisinin yanına gitmişti. Başka bir açıklaması olamazdı.

Filmin tam ortasında telefonum çalmaya başladı. Sesini açık unutmuştum. Kapının hemen yanında olduğum için dışarı çıktım. Arayan kişi Louis'di. Telefonu açtım. 

'Neden beni aradın?'

'Yanınıza geleceğim, Harry'i aradım ama açmadı. Nerdesiniz?'

'Sinemadayız, merkezdekinde' dedim

'Peki sonra görüşürüz' dediğinde cevap vermeden telefonu kapattım. Fazla ileri gitmiş olabalirdim. Bazen abarttığımın farkındayım, hatta benim en büyük hatam da bu. İlk adımı hep karşı taraftan bekliyorum.

Sinema salonuna tekrar girdikten yaklaşık 20 dakika sonra ara verildi ve dışarı çıktık. Louis dışarda bekliyordu. Erkekler hemen onun yanına gitti. Ben ve Ash'de su almak için içeceklerin olduğu yere gittik.

Su aldıktan sonra birden arkamdan Louis seslendi. İlk başta bakmadım ama sonra tekrar adımı seslenince ona döndüm. 'İki dakika benimle gelirmisin?' dediğinde ona baktım. Ash 'Ben Harrylerin yanına gidiyorum siz konuşun' diyip resmen koşarak gitti. Tabi Harry olunca durum farklıydı.

'Acele etsen, film başlıcak birazdan' dedim. Derin bir nefes aldı 'Özür dilerim, seni kırmak istememiştim. Çocukluğumuzda beri arkadaşız ve cidden bazen kırıcı olabiliyorum' dedi. Şuan o tatlı ponçik yanaklarını ısırmamak için zor duruyordum.

Ve her zaman kendimi tutamadığım gibi 'Ah Louuu asıl ben özür dilerim, gerçekten çok uzattım' diyerek boynuna atladım resmen. Ona sarılmak için zaten fırsat kolluyordum. Oda bana sarıldı ve güldü 'O zaman bir daha böyle saçma şeyler için kavga etmiyoruz' dediğinde 'Kesinlikle!' dedim. 

Normal insanlarla bu kadar çabuk barışmazdım. Yani biraz daha süründürürdüm ama Louis farklıydı. Gerçi bizim çocuklarlada pek küs kalamıyodum ama farklıydı işte.

Bizimkilerin yanına gittiğimizde Niall tekrardan spikerliğe geçiş yaptı 'Ve sonunda bay havuç ve bayan pancar BARIŞTI' diye bağırdı. 'Kapa çeneni Niall, herkes bize bakıyor' dedim gülerek. Sonra Louis'e döndüm 'Eee sen ne yapıcaksın dışarda mı bekliyeceksin?' diye sordum o da 'Yoo Harry benim biletimi almış bende yanınızda izliyeceğim' dedi. Filmin başlamasına 5 dakika kaldığını söyleyen anonstan sonra hepimiz içeri geçtik.

Harry sağolsun Louis yanımda oturuyordu ki bu beni cidden mutlu etmişti. Film cidden güzel değildi. Fazla sıradandı hikayesi ve ben sıradan hikayeleri sevmeyen bir insandım. Filmin 5 dakikası uyumuştum ama Harry uyuduğumu görünce beni rahat bırakmamıştı. Zaten Niall her gözümü kapattığımda kafama patlamış mısır atıyordu.

Filmden çıktıktan sonra mükkemmel görüşlerimi tabiki onlara anlattım. 'Boşu boşuna 2 saatimiz çöpe gitti' dedim ve birden Louis' döndüm ve 'Senin sabah ne işin çıktı birden, sırıta sırıta çıktın dışarı?' diye sorduğumda gözleri büyüdü ve biraz yanakları kızardı 'Hiç bir arkadaşım çağırdı önemlii birşey değil' dedi omuz silkip.

Sen şöyle desene ya 'Aaa biliyomusunuz sabah kavga ederken sizin bilmediğiniz sevgilimle mesajlaşıyodum, sonra çağırdı bende bircik sevgilim yanına gittm koşa koşa'. He tabiki bunları içimden söylüyorum. Normal bir şekilde söylesem söyledikten iki saniye sonra pancardan kırmızı bir renkte olurdum. Onun yerine sadece 'Peki' dedim omuz silkerek.

Sinemadan sonra bir kafeye gittik, kafeden sonrada birkaç kişi dışında boş olan bir parka gidip yere oturduk. 10 dakika boş konuştuktan sonra çantamdan yarısını içtiğim su şişesini çıkartım ve 'Hadi Doğluk mu Cesaretlik mi oynayalım!' dedim.

Ortaokulda sınıf arkadaşlarımla çok oynardık ve özlemiştim o zamanları. Hepsi beni onayladıktan sonra şişeyi yere koyup çevirdim. İlk Ash ve
Niall'a gelmişti. Ash soruyor Niall ise cevaplıyordu. Ash sırıttı ve 'Doğruluk mu Cesarelik mi?' diye sordu. Niall kendinden emin bir şekilde 'Doğruluk' dedi.

Ash soru sorma konusunda berbattı ama birden aydınlanma yaşamış gibi gözleri parladı 'Bir daha asla patates yiyememek mi yoksa bizimle bir daha görüşememek mi?' diye sordu. Ben birden güldüm 'Sen delisin bu soruyu cevaplaması imkansız' dediğim sırada Niall düşünmeden cevapladı 'Tabiki siz! Sizi hiçbir şeye değişmem bu Patates olsa bile' dediğinde hepimiz şaşırmış bir şekilde ona bakıyorduk.

Naill'ın patatesler ile ayrı bir ilişkisi vardı ciddden. Hatta bir ara cidden bir patates ile evleneceğini düşünmeye başlamıştım. 

Naill şişeyi çevirdiğinde bu sefer ben soruyordum Louis cevaplıyordu. Sorum zaten hazırdı. ' Sabah bizim yanımzdan ayrılmana sebep olan kişinin adı soyadı ve senin tam olarak neyin?' dedim gözlerimi kısarak. 'Niye sen bunu bu kadar taktın ki?!' diye sordu sitem ederek. 'Soru sırası bende Tomlinson, cevapla' dediğimde derin bir nefes aldı 'Clara Davis, tam olarak neyim olduğunu bende bilmiyorum aramızda henüz birşey yok' dediğinde hissettiğim şeyleri anlatabileceğimi pek sanmıyorum. Clara ve Louis edebiyatta aynı sınıftaydı. Onun güzel olmadığını söyleyemem güzeldi, şirindi ve Louis'in çıkmak istiyeceği bir kızdı. 

Yaşadığım hayal kırıklığını yüzüme yansıtmamaya çalıştım ve konuştum 'Clara mı gerçekten?!' dedim gülerek. 'Onun ne halt olduğunu biliyorsun değil mi?' dedim sesimi istemsizce yükselterek. 'Onun nasıl biri olduğunu bilmiyorsun, tanımadan kimseyi yargılayamazsın?' dedi sertce. Güldüm 'Tamam, flörtleştiğin kıza laf ettiğim için üzgünüm Bay Tomlinson' dedim ve dişlerimi sıktım. Bana ters ters bakıp şişeyi çevirdi. 

Ortam sayemizde gerilmişti. Şişe döndüğünde tekrar Louis ve bana geldi. Bu sefer Louis soruyor bende cevaplıyordum. Louis 'Sevgilin veya hoşlandığın biri varmı?' diye sordu. Bende büyük bir hata yaptım ve 'Sizi kesinlikle ilgilendiremz' diyerek ayağa kalktım.

Onlara göre sevgilisi olabilecek son kişiydim. 16 yaşındaydım ve şimdiye kadar tek bir kişiyle sevgili olmamıştım. Ashley'e döndüm 'Artık gitememiz lazım Edebiyat ödevimi hala yapmadım' dedim. Ash'de arkamdan kalktı. Naill 'Dalga geçiyorsun değil mi?' dedi şaşkın bir şekilde. 'Hayır gayet ciddiyim, niye bu kadar şaşırdın. Birbirimzden sakladığımız şeylerin orması gayet normal birşey' dedim tuhaf tuhaf bakarak. Cevap veremedi.

Ashley ile eve doğru yürümeye başlamıştık. Onlar biraz daha parkta kalacaklarını söylemişti. Yeterince uzaklaştığımızda Ashley bana döndü ve 'DELİRDİN Mİ SEN NEDEN BÖYLE BİRŞEY YAPTIN?!' diye bağırdı. Ona döndüm 'Ne yapsaydım sence, öyle durup Louis ve Clara'ya mutluluklar dileseydim daha mı iyiydi !?' dedim. Gözlerim dolmuştu. Konuşmaya devam ettim 'Clara'yı biliyorsun, neler yaptığına şahit oldun. Tekrar aynı eyleri yaşamıyacağım' dedim ve gözümden bir damla yaş düştü.

My Impossible LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin