TAKİP

76 16 4
                                    




-Hocam bugün kaçta dağılacağız evde işim var da menemenlik yapmam lazım.

Bizim hoca kolundaki saate baktı, saatin camı kırıktı sanki onunla saate bakması hayli zor olmalıydı hiç mi parası yoktu değiştirseydi.

-Kusura bakmayın hanımlar zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmamışım her ne kadar konumuzu işleyemesekte umarım sizler için verimli bir gün olmuştur. Yarın yine bugün ki saatimizde toplanıyoruz.

****

-Hüseyin bey Sofia böyle deyince imamın suratını görmen lazımdı. Hem bir tek imam mı dersin diğerleri de şok geçirdiler.

-Aslan kızım aferin sana

-Şu topal Necmi'nin karısı yok mu kara Leyla

-İri yarı kadın olan demi ha bildim, bildim nolmuş ona

-Sofia 'gavur amma bizden daha iyi o bildi' demesin mi ahh nasıl sevindim bir bilsen.

-Ona da iyi cevap olmuş ee sonuçta Sofia kızımız bize emanet bizim kızımız sayılır.

Çorbasından bir kaşık da aldıktan sonra Hüseyin amca kaşığı Masaya bırakıp tası tepesine dikti.

-Hüseyin bari Sofia'nın yanında yapma şunu.

-Sana artık Sofia bizim kızımız demiştim alışsın artık bizim evin bu hallerine

-Hüseyin amca

Bunu derken aniden bağırmıştım ama gülmekten de konuşamıyordum.

-Noldu kız

- Bıyığın

-Ayşe nolmuş bıyığımda

-Aman bey bakma sen şu deli kıza nolacak tası kafana aktarırsan olacağı buydu bıyıklarında çorba kalmış

Bu sefer hepimiz kahkaha atmıştık, bıyıklı Hüseyin amcayı da sevmiştim, bıyıkları çorba olmuştu ama bu benim onun yanaklarını sıkmama mani değildi yavaş yavaş sevmeye başlamıştım bu aileyi.

****

30/11/1980

   Bugün ki dersimizin konusu ahlaktı. Ahlak konusunu her işleyişimizde vizdan azabı çekiyordum sanki alnımdan soğuk soğuk terler boşalıyordu. Bu konu beni germeye fazlasıyla yetmişti, benimde yaptığım evet ahlaksızlıktı doğru değildi görevim buydu ben bu amaçla çıkmıştım yola, o görevden ona göre hem para alıyor hemde hiristiyanlık dinim için birşey yapıyordum kendimce ama şöyle bir olaya baktığımda benim bu üstlendiğim görev ne kadar ahlaki davranışlara etikti ki, geldiğim yer ile bana anlatılan din ve köy halkı hiç birbiri ile uyuşmuyordu aklım ile vicdanım arasında sıkışıp kalmıştım ve beni bu olaydan kurtaracak Tanrı'dan başka kimse yoktu. 

   Tanrı benim için tek dayandığım noktamdı, bu işte bana mantıklı gelmeyen birşeyler vardı , mesela bir Cuma günü ders çıkışından sonra Yusuf'u izledim içimde ona karşı anlamlandırmadığım duygular besliyordum her seferinde kendime bunun gerçek olmadığını onun başka işler yaptığını düşündürmeye çalışıyordum. Bir kitapta okumuştum aşık olan gence tek fayda aşık olduğu kişiyi kötülemekmiş ancak onu içinden böyle söküp atabilirmiş. Bende öyle yapıyordum onu her defasında kendi içimde karalıyordum hem belki onun da bizim gibi üye olduğu tarikatlar olabilirdi. O da bizi bölmek için faaliyetler yapıyor olabilirdi, insanoğlu işte kendini kandırmak isterse birşeylere çokta güzel kulp bulabiliyordu.

Neyse konumuza dönelim Yusuf'u izledim diyordum. Cuma vakti Cuma namazını kıldıktan sonra ben eve gitmedim caminin arkasında çalılar vardı oraya durdum. Cemaatin dağılmasını bekledim Yusuf içlerinde en son çıkandı o sırada cemaatten bir kaç kişi Yusuf'un etrafını sarmış dert yanıyorlardı kimisi, kardeşiyle tarla kavgası yaşamış, kimisi eşiyle kavga etmiş bir başkası da zıvanadan çıkmış olan oğlundan şikayetçiydi. Konuşmalarını gayet net duyuyordum Yusuf önce sözlerini kesmeden dinlemiş ve onlara uygun tavsiyeler veriyordu.

Hepsiyle de gayet güzel ilgilenmişti, o onlar ile ilgilenirken ben ise sadece ona hayran hayran bakmakla yetiniyordum. Bir adam diyorum nasıl bu kadar muntazam olabilir aklım almıyor hayret ediyordum, ben mi abartıyorum acaba beynimde farklı bir Yusuf tasviri vardı da gerçekleri beynimdeki tasavvur ile örtüştürmeye mi çalışıyorum diye düşünmeden edemiyordum. Adamlar ile hasbihal ettikten sonra Yusuf adamların yanından ayrıldı bende hemen ona çok belli etmeyecek şekilde takip mesafemi koruyarak takip etmeye başladım. 

   Dar bir patikadan ilerledi köyün hafif dışında kalan ağaçlık alana doğru yürüdü çok geçmeden de karşımıza küçük her tarafı yıkık dökük olan bir kulübe çıktı bu adam burada ne yapıyor olabilirdi anlam verememiştim. Hemen eline testere alıp tahtaları kesmeye başladı ardından o kestiği tahtaları evin çatısına çıkıp tek tek özenle uzaktan görebildiğim kadarıyla çatıda boşluk olan yerlere doğru çiviledi. 

   Sonra çatıdan inip odun kırdı her kırışında 'Ya Allah' diyor daha da hiddetleniyordu, kırdığı odunları yanında duran torbaya özenle doldurup eve doğru götürdü beş torbayı rahatlıkla doldurmuştu. Son torbayı eve götürünce evden bir türlü çıkmak bilmedi merak ettim bende yavaş ve sakin adımlarla eve doğru yaklaştım pencerenin önüne gelip yavaşça başımı kaldırdım. Gözlerimle odayı taradım oda da çok bir şey yoktu rutubetli ve küflü duvarları yağmur yağdıkça çatıdan su alan odanın aşağısına akmış siyah ve yeşil lekeler oluşturmuştu çok kötü kokuyor olsa gerek.

Duvarda asılı süslü Kuran kabı ilgimi çekmişti, ama Yusuf'u göremiyordum ben hala, odanın diğer köşesinde kalmıştı. Eğilerek pencerenin altından diğer tarafa geçti Yusuf yatağın ucunda oturmuş yatakta yatan yaşlı bir kadına kuran okuyordu. Ne kadar güzel bir sesi vardı o kuran okudukça içim eriyordu ona kendimi onu dinlemekten alamıyordum sonra birden ses kesildi. Sanırım Yusuf'un işi bitmişti kaçmam lazımdı ona yakalanamazdım her şey biterdi benim için pencereden görme olasılığı yüksek olduğu için evin köşesine doğru geçtim eve paralel olacak şekilde hafif tempolu adımlarla koştum karşımdaki ağaca kadar ulaşsam yeterdi arkasına saklanabilirdim ,ama bu onun beni görmesinin önüne geçmedi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 04, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

YÜSRA  #WATTYS 2022Where stories live. Discover now