Pişmanlıklar Kafilesi

245 110 5
                                    

"Hayat her hatayı silerken bana sadece pişmanlıklar kafilesi bırakıyor"

17/11/1980

Dışarıda bankta oturmuş etrafı seyrediyorum, mevsim sonbahar yapraklar ağaçlardan birer birer düşüyor, ben bir ağaç değilim elbette ki ama ağaçtan da bir fakım olduğunu da söyleyemeceğim ha ağaçlardan teker teker yaprak düşmüş ha benim gözlerimden inci tanesi gözyaşlarım düşmüş içimden bir an olsun geçirmedi değilim hadi ben ağlayarak ruhumu dinlendiriyorum benim faydam anca kendimedir acaba yaprağın ağaçtan düşmesindeki rolü neydi? Belki ağaçlarda biz insanlar  gibidir onların da ağlama şekli budur biz insanlar anlamıyoruzdur.

Hayat, herşeye tolerans gösterebiliyor unutmam dediğini unutabiliyor, canın mı yandı acısını dindirebiliyor , üzüntüden dökülen gözyaşının yerini de mutluluk gözyaşlarına çevirebiliyordu ama pişmanlığa var mıydı çare? Pişmanlığın yerine hayat sana ne sunabilirdi ki geriye sana gelen ancak pişmanlıklar kafilesi olabilirdi Ya da hayat pişmanlığını tazeleyecek anılarını canlandırabilirdi. Sanırım ben bu anın pişmanlığını bir ömür boyunca çekmeye mahkum olacaktım.

Bayan Ruth ile konuşmamızın ardından üç gün geçmişti bu süre zarfında hem KOD13'ün başrol oyuncusu olmuş hemde bunu kendi ellerimle kendimi yakmanın pişmanlığını yaşamaya mahkum olmuştum. Bayan Ruth'a göre hayatımızdaki her bir şeyin görevi vardı haklıydı belki fakat görevler verilirdi alınmazdı ben görevi kendi ellerimle almayı seçmiştim bilmeden, düşünmeden istemeden...

Eğer ki hayat bir görevden ibaretse bana düşen görev en azından bu olmamalıydı ben bunu hiç hak etmedim ki benim yaptığım basit ufak bir ders vermeydi ama hayatın bana böyle bir ders vereceğini hiç hesaba katmamıştım hayatın dersi çok acı oluyormuş onu da öğrendim yine benim payıma acı çekmek düştü yine benim canım yandı herkes mutlu olacaktı anlatılanlara göre herkesin mutluluğuna tek bir kişinin mutsuzluğuna değermiş herkesin hakkını ödersem benim hakkıma bana kim ödeyecekti.

Bu olay üzerine kızlarda benimle olan iletişimi kesmişlerdi en yakın arkadaşım dediğim Hannah bile bana tavır yapıyordu Maria desem yatağın içinde gece gündüz ağlıyordu diğer kızlarda haliyle onu teselli ediyorlardı. Yatakhanede altlı üstlü kırk yatak vardı ve bir o kadar da dolap beş tane de geniş pencereleri olan ve hatta tek bir pencereyi açsak bile odaya hayli hayline yetecek kadar havayı sağlıyordu ama ben yatağına bile tam dolduramayan o derecede geniş olan bu odaya sığamıyordum. Içimdeki pişmanlık hissiyatı ruhumu daraltıyor içime çektiğim hava bana nefes olmuyor dışarıda gökyüzü bulutlu olsun veya olmasın kalbimin kararmasına engel olamıyordu.

Evet töreni en başından beri sabote etmek istemiştim ve bunun için çabalamıştım fakat ben sonradan vazgeçmiştim eğer ki en baştaki niyetimle devam etseydim ve böyle bir sonuçla karşılaşsaydım asla pişman olmayacaktım ama ben kötü olan o niyetimden vazgeçmiştim iyi olmaya çalışmıştım fakat Onu da elime yüzüme bulaştırmıştım en çok zoruma giden de Hannah'ın benim yanlışımdan döndüğüme inanmaması olmuştu vazgeçtiğimi görmemesi çok zoruma gitmişti.

-Sofia gitmemiz lazım kimseyle vedalaşmak istemediğine emin misin?

Jack bana bu yolculukta yanımda durmak için görevlendirilen kişiydi bana yolculuk boyunca o eşlik edecekti. Soruyu soran Jack'e baktım içimden ona sadece şunları söylemek geliyordu .Ben vedalaşmak istesem sence onlar beni isterler miydi? Hayır hiç sanmıyorum herkes herşeyden dolayı beni sorumlu tutuyor, beni suçluyorlardı. Fransızca dersinde benden kopya isteyen kimdi onlardı, yardım edip suçlanan ise tek başıma bendim onlar bir çoğunluksa ben tek olmuştum. Töreni berbat etmek benim planımdı onlarda bana destek olacaklardı peki cezasını çeken kim yine ben nerde bu adalet? Bu bana yapılan hak mı peki?

YÜSRA  #WATTYS 2022Where stories live. Discover now