45. bölüm

102K 6.1K 1.2K
                                    

Keyifli okumalar...🤩


Cihangir'den...

Bordo bereli olmak...

Söyleyince kolay, isteyince zor...

Ben bordo bereliyim. Gönüllü olarak istemiştim bunu. Zaten bordo bereli olmak için gönüllülük esastır ama fazlasıyla yetersiz... Eğitimlerde bile sadece sayılı kişi başarılı olabiliyorken nasıl kolay olsun ki? Daha birçok arkadaşımızı ön elemede kaybediyorduk. Maalesef ne yaş ne boy ne de kilo yetiyordu bordo bereli olmak için. Onu da geçtim, ben askerî liseyi bitirip üstüne bir de kara harp okuluna gitmiştim. Bu bile yetmemişti eğitimlere tabii tutulmamam için. Sadece güçlü olmak da yetmiyordu. Aynı zamanda zeki, çevik, dikkatli ve iradeli de olmanız gerekiyordu. Bir de tüm bunlar yetmezmiş gibi büyük bir psikolojik baskıyı atlatabilecek kadar dirayetli olmalıydınız.

Ne yalan söyleyeyim, bordo bereli olmayı düşünmüyordum en başında ama bu tercihe sevdiğim kızın beni terk etmesi sürüklemişti. Kimsesiz ve bekleyeni olmayan bir adam olarak kendimi en iyi buraya layık görmüştüm. Tabii bir de karşı tarafın beni o hayranı olduğum bordo bereyi takmaya layık görmesi gerekiyordu. Sırf bunun için üç buçuk yıl daha eğitim gördüm. Dile kolay, uygulamada zor... Her konuda profesyonel bir hâle dönüştürüyorlardı sizi. Hayatınıza birinin girmesini bırakın yaşadığınıza şükrediyordunuz. Muharebe, keşif, sızma, teşhis ve tanıma, hayatını her koşulda idame ettirebilme, düşmandan kaçma kurtulma, ateş tanzimi, tahrip, paraşütle atlama... Aldığımız kırk yedi civarı eğitimden sadece birkaçıydı. Tabii en önemlisi ve zor olanı psikolojik eğitimlerdi. Her şartta ve koşulda görevine odaklanabilmek ve hayatta kalmak kolay değildi. En kötüsü de ailenle görevin arasında kaldığında görevini seçmek zorunda olmandı. Şahsen o zamanlar bu tercih bana hiç zor gelmemişti. Zira seçebileceğim bir ailem yoktu.

Şimdi düşünüyorum da... Her neyse. O da bende kalsın.

Aynı zamanda en az iki dili anadilin gibi konuşabiliyor olman gerekiyordu ve ben beş dili rahat bir şekilde konuşuyordum. Tabii bunda kara harp okulunda aldığım dil eğitiminin de etkisi büyüktü. Aynı zamanda yabancı dilimizi pekiştirmemiz için de çok fazla olanak sağlıyorlardı. Dedim ya her konuda profesyonel oluyordunuz. Bütün bunlar yetmezmiş gibi yurt içi eğitimimizi tamamlamamızla yurt dışı eğitimimiz başlıyordu. Tabii bu raddeye kadar çoktan sayılı kişi kalıyorduk ama kalanlar da yetiyordu doğrusu. Bu yüzden dünyada başarısı kanıtlanmış ve dört bir yana korku salan sayılı birliklerden biri bize aitti.

Biz bordo bereliydik. Bu aşamaya kolay gelmiyorduk. O kadar iyi eğitiliyorduk ki bizim için imkânsız sadece biraz zaman alırdı...

Bizim tim beş kişiden oluşuyordu. Az gibi görünüyor olsa da bir orduya bedeldik. Gölge timi olarak üstesinden gelemediğimiz bir operasyon da olmamıştı şimdiye kadar. Bu tim adını benden alsa da tam bize göre bir seçimdi. Sessizliğimiz ürkütücü, varlığımız korku sebebiydi.

Askerlerimiz teröristler tarafından hain bir pusuya düşürülmüştü ve onları kurtarmak için görevlendirilmiştik. Tabii bu süreç çok da kolay olmamıştı. Sınır ötesinde olmalarından dolayı onlarla iletişimimizi kaybettik ve uzun süre ulaşamadık. İHA'lar sayesinde yerlerini tespit ettik. Biz onların yerini bulup kurtarana kadar iki gün geçti. Şimdi ise helikopterle dönerken görevimizi yerine getirmenin haklı gururunu yaşıyorduk. Yüzümüzün gülemiyor oluşunun tek sebebi ise biz gelmeden önce, çıkan çatışmada ağır yaralanan asker ve sonrasında bacağından yaralanan Akın'dı. Akın'ın yarası hafif olduğu için içim rahat olsa da diğer asker göğsüne aldığı mermi yüzünden çok kan kaybetmişti. Yaralı asker titrerken üzerine örttüğümüz hiçbir şey fayda etmiyordu. Onu kaybetme korkusu hepimizi derin bir sessizliğe boğmuş, yakın arkadaşları başında gözyaşı döküyordu.

Baytar Hanım [RAFLARDA] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin