En Büyük Cenk

138 8 1
                                    

Kutlu Bilge, sağ tarafında kardeşi Aykut, sol tarafın da andası Nayman ve ardında binlerce eri ile az sonra başlayacak olan cengin tam ortasındaydılar.
Çin Kağanı Chéng Lóng ordunun en arkasın da yer alıyor ve oğlu Mǎ Yún'a emirler yağdırıyordu.
Cenk için en önemli olan şey onlarda yoktu.
Cesaret...Ama sayı  ve güç üstünlüğünü ellerin de tutuyorlardı.Çünkü Mistik yaratıklarla dost olmuş ve onlardan yardım almışlardı.
Türklerinse ellerin de kocaman bir yürek vardı.
Az sonra Çin kağanı, cenk borularını öttürdüğün de erlerin ciğerleri delinecek gibiydi. Kutlu Bilge ve erlerinin gram kılı kıpırdamıyor ve yüreklerinde en ufak korku duymuyorlardı.
Çin kağanı kendine göre bir avuç olan Türkleri yok etmek için ilk önce küçük bir birlik yolladı. Bu küçük birliğin bile Türklerden fazla olduğu aşikardı. Birliğin komutası Mǎ Yún'daydı. O babasından daha cesaretli Çinliler de çok nadir görülen cengaver biriydi. Er meydanında ordusunun en önünden ilerliyor, haykırarak Türklerin üzerlerine doğru geliyordu. Kutlu Bilge sağ eliyle kılıcını kaldırdığın da tüm erleri de kılıçlarını havaya kaldırmışlardı.
Kınlarından çıkan kılıçların şıkırtıları, Çin borularından daha çok ses çıkarıyor ve korkak Çinlileri korkutuyordu.
Onlar Çin kağanı gibi ordunun en arkasın da yer almıyordu, üç anda ordunun en önünde ölüme ilk koşanlardı.
Mǎ Yún, yirmi yedi yaşındaydı. Yıllarca döğüş ve kılıç kullanma eğitimleri alan Kağanın oğluydu.Ancak o kadar eğitim, Kibiri ve elindeki ince uzun samuray kılıcı  Kutlu Bilge'ye işlememişti. Kutlu Bilge'nin Mǎ Yún'a göre daha kalın ve yayvan kılıcı tek hamlede yağısının kılıcını düşürmüştü. Mǎ Yún hemen ardından gelen kılıç darbesini kalkanıyla durdursada, saniyeler sonrasın da atının başını koparan kılıç darbesiyle de  yere yıkılmıştı. Sinirliydi, sinirinden ziyade kibirliydi. Büyüklerinin her daim küçümsediği Türklerin bu kadar güçlü ve cesaretli olması onun zoruna gidiyordu. Kafasını kaldırdığın da Kutlu Bilge'nin elinde kılıcıyla onu beklediğini fark etti. Etrafı kan gölüne çevrilmiş iken Kutlu Bilge onu o an öldürmek yerine kılıç kuşanmasını bekliyordu. Sağına soluna ve yere baktığın da yüzlerce erinin Türklerin kılıçları altın da can verdiğini gördü. Hemen yerden bir kılıç buldu. O esnada Kutlu Bilge atından inmişti.
"Eşit şartlarda savaşacağız"
Diyerek gülümsemişti. Ölümün eşiğin de olan bir insan nasıl bu kadar rahat olabilirdi ki. Doğru ya o bir insan değildi.
Herşeyden önce Türk'dü.
Normal de ilk hamleyi Kutlu Bilge'nin yapması gerekiyordu çünkü Türk etrafının sarılmasını beklemeden yağının etrafını sarardı. Ancak bu sefer öyle olmadı. Kutlu Bilge soğukkanlı bir şekil de Mǎ Yún'un hamlesini beklemişti. Mǎ Yún dağları devirecek şekil de bağırarak kılıcını savurduğun da Kutlu Bilge aynı soğukkanlılıkla yağının kılıcını durdurup karnına bir tekme atmıştı. Yere düşen yağı tekrar kılıcına sarılıp üzerine doğru koştuğun da vücudunu sağ tarafa atıp arkasından boynunu koparmıştı.Çin Kağanının gönderdiği o küçük birlik ve oğlu Türkler tarafından katledilmişti. Acısı büyüktü, çünkü oğlunun ve ordusunun bu şekil de bitmesini hayal etmiyordu.Cenk borularını tekrar öttürdüğün de bu sefer Tüm ordu ve mistik yaratıklar Türklerin üzerlerine doğru harekete başlamışlardı.

Bozkurt DestanıWhere stories live. Discover now