« 6.Bölüm × Serseriler Kontrolü Alır »

59.7K 2.3K 835
                                    

Merhabaaa!



« 6.Bölüm × Serseriler Kontrolü Alır »


Bu adam benimle dalga mı geçiyordu? "Sen delinin tekisin, duydun mu beni? Delinin, kaçığın tekisin." diyerek kollarından çıkmaya çalıştığımda bedeni kasıldı, beni tekrar sertçe kendine bastırdı.

"Beni öfkelendiriyorsun, bunu istemezsin." Bedenimi kolları arasında çevirerek doğrudan yüzüne baktığımda bir yandan bileklerinden tutarak belimden uzaklaştırmaya çalışıyordum.

"Rahat bırakın bizi!" diyebildim sadece. Çünkü haklıydı, onu öfkelendirmek istemezdim. Ben sadece eve gitmek istiyordum.

Devran beni serbest bırakırken Eylül'ü kaçmaması için tutan adama baktı. "Kızı bırak Aksel." Böylelikle adamın adının Aksel olduğunu öğrenmiş oldum. Diğer üç kişi ise sessizce bizi izliyordu.

Aksel "Kaçmayı aklınızdan bile geçirmeyin. Yakalamamız üç saniye bile almaz, üstüne cezasını çekersiniz." dedi.

Eylül ile yan yana durmuş, dev adamların ortasında öylece kalmıştık. Devran'a baktım, yüzü ciddiydi. Adam kaçık derken öylesine söylememiştim, manyaktı bu adam! Az önce gülen o değilmiş gibi ciddiydi. "Yasak başlayalı üç dakika geçmişken, sokakta ne işiniz vardı?" sorusuyla Eylül'le aynı anda duraksadık. Titreyen bakışlarımız birbirini bulurken ne kadar çok ağladığını fark ettim. Eylül, oldukça hassas bir kişiliğe sahipti. Şoktan sesinin çıkmadığına emindim. Ama birimizin cevap vermesi gerekiyorduk.

Evden çıktığım için kendime lanet ettim. Bu adamlarla karşılaşmaktansa evde aç kalmayı tercih ederdim. Başıma bunların geleceği aklımın ucundan bile geçmemişti.

Aksel, yeşil gözleriyle bizi incelerken birden bağırdı. "Size bir soru sordu!" Eylül korkuyla sesli bir şekilde ağlamaya başladı.

"Markete gitmiştik." Titreyen dudaklarım birbirine çarptı. "Marketten dönüyorduk." Ne diyeceğimi bilemedim, açıklamam anlamsızdı sanki. Aksel üzerimize yürümeye başladı. Titreyen ayaklarım geriye doğru gitmeye ihtiyaç duyuyordu.

"Kaç saattir markette misiniz lan! Oyun mu oynuyoruz biz? Gece 12'den sonra dışarı çıkılmayacak demedik mi? Pişman ederiz demedik mi?" titreyen gözlerle Aksel'e bakarken sadece sessiz kaldım.

Evden çıkmamalıydım. Tıpkı bir geri zekâlı gibi başıma bela almıştım. Şimdi ne olacaktı? İş işten geçmişken bu durumdan nasıl kurtulacağımın cevabı yoktu.

Devran Akel'in birkaç adım gerisinde bağırdı. "Aksel!" bağrışı uyarı içeriyordu. Gözlerini bana dikti. "Açıklaması bitmedi."

Aksel dişlerini birbirine bastırarak ona döndü. Bizden uzaklaşmasıyla derin bir nefes verdim. Kendini tutmaya çalışıyordu, içinde dalgalanan öfkeyi geri plana atarak cevap olarak sadece ona seslendi. "Devran..."

Devran ona göz ucuyla bile bakmadı. Onun için önemsiz bir detaydı bu adam. Hatta onun için herkes önemsiz bir detaydı. "Sana açıklaması bitmedi dedim. Saygılı ol."

"Bu aptallara mı saygılı olacağım?" dedi Aksel.

Tam o anda Devran'ın ilgisini çekmişti işte. Gözlerini üzerimden uzaklaştırıp Aksel'e baktı. "Bana saygılı olacaksın fakat şu an olmuyorsun." Donuk yüz ifadesi, tehlikeyi çağırıyordu.

Ne cevap vereceğini merak ederek Aksel'e baktım. Sinirli yüz ifadesi geçmiş, geri adım atmıştı. "Peki. Buyur, dinle açıklamasını." Kenara çekilerek bizden uzaklaştığında çekinerek gözlerimi Devran'a çevirdim.

İTAAT (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin