« 16.Bölüm × Öfke »

15.5K 1K 343
                                    

Merhabaaa ✨

600k olmamıza az kalmışken 🥰



« 16.Bölüm × Öfke »



Bir felaketin ortasındayken, neler yapabilirsin? Dünya'nın sonu değil ama insanların sonu bu. Felaketin ortasındayken, ne yapacaksın? Dört bir etrafını alevler sardığında, beklediği kahramanlar mı? Bazen ilahi kaynaklara güvenirsin, bazen ise bilimsel kaynaklara. İkisinin de sonu hüsran bitince ne yapacaksın?

Şayet ölürsen, ne yapacaksın?

Herkes yaşamını nasıl sürdüreceğini planlıyor. Ya ölümün? Yarın ölürsen, ne olacak?

Bulunduğumuz boş ve geniş odada kükreme sesleri yankılandı. Bessie savrulduğu yerden kalktı. Yaklaşan sürünün ayak sesleri, ürkütücüydü. Peki ben? Ben ne yapacaktım?

Ben tüm bunlarla ilgili düşünürken herkes onun etrafında toplandı. Galiba kimse kapıya dayanan kaplanlarla ilgilenmiyordu!

Devran'a bakarken artık gözlerinin normale dönmüş olduğunu fark ettim. İkisi de o sarı tondaydı.

Alizon, onun yanına giderek ayağa kalkmasına yardım etti. Ben hala yerde oturmuş hayretle olanları izliyordum. "Neyden bahsediyorsun Abaris? Ne demek şifa burnumuzun dibinde duruyordu?"

Abaris dediği adam, Alizon'un bu büyü beni aşar diyerek çağırdığı adam olmalıydı. Zira gelir gelmez söylediği ilk şey şifayla ilgiliydi. Elli yaşlarında görünüyordu, üzerindeki kıyafetler tamamen soluk renklerdi. Gözleri rahatsız edici derecede incelemeye meyilliydi.

Pekâlâ, genel anlamda rahatsız edici bir adamdı. Buradaki herkes gibi!

"Mahşer'in kapıları kötü niyetle girip çıkan herkes için lanetlidir. Biliyorsunuz, Hermes'in geri dönmemesi adına da lanetlenmişti. Ancak Hermes'in üzerindeki büyü bu değil. Mahşer'in tüm kapıları Hermes'e lanetlenmiş olsa dahi, kızı giriş için kullanma fikri işe yaradı. Yalnızca başlangıçta işe yaradı, ruhani olarak orada olduğun kızın gözlerinden bile ortadaydı zaten. O saatten sonra lanet senin gücüne direndi, ya da senin gücün lanete karşı direndi. Burada başarılı oldun."

Giriş için kızı kullanma fikri... Demek başından beri amacı buydu. Ama anlamıyordum, neden oraya girmek istemişti ki?

Piramitte yazan o isim tekrar gözlerimde canlandı. Hermes...

"Asıl bozulmayacak büyü ilk bahsettiğim büyüdür. Her kim mahşere kötü niyetle girmeye çalışırsa, kara büyünün lanetinden kurtulamaz, Hermes dahi olsa. Bu Tanrı'nın emri olduğundan, yıkılmazdır. Gördüğünüz tüm belirtilerde bunun etkisindendi. Mahşer'e şu kızla ruhani olarak girmeye çalışırken kötü niyetliydi. Bu sebeple bedeni kapıdan içeri giremeyip üstüne kara büyüye yakalandı."

Abaris'in iri gözleri beni buldu.

"Ama canını tehlikeye atmak uğruna Mahşer'in kapısına tekrar gitti. Bedeninde başlayan belirtilere rağmen. Bu kez amacı yalnızca onu kurtarmaktı. Yani kötü niyetli değildi. Tek niyeti kızı geri getirmekti." Gülümseyerek kollarını genişçe açtı. "Böylece kara büyü etkisiz kaldı."

Hepsi en az benim kadar şaşkın gözüküyordu. Lakin benim şaşkınlığım onlardan çok daha farklı nedenlere dayanıyordu. Çünkü burada en az şey bilen bendim!

Alizon "Ne yani şu anda her şeyi geçti mi?" diye sordu.

Ah, tabii şu anda tek sorunumuz buydu ya! Görünmez falan mı olmuştum? Neden kimse benimle ilgilenmiyordu? Mağdur olan bendim, o değil!

İTAAT (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin