İki ayda altüst olan hayatım iki günde yeninden yuvarlandı ve eski halini aldı. Hayatımızda çok şey değişti. Ne ben ne de Cankat aynı olmasak da ortak olan kalbimiz ilk günden farksızdı. Bugün burada yan yana durmamıza neden olandı.

Sandviçleri hazırlayıp yukarıya çıktığımızda salonda oturan üçlüye-Doruk, Kaan, Berk- doğru ilerledik. Bugüne kadar Cankat'ın yanında olarak her şeyi bilen üçlüye. Asıl gerçekleri öğrendiklerinde sonunda onlarda Cankat için endişelenmekten vazgeçerek rahatlamışlardı. Bu her hallerinden belliydi. Bana da eskisi gibi davranmaya özen gösterseler de artık onların nedenlerini de anlayabiliyordum. Zaten bir şekilde onları anlamış ve Cankat ne derse yapacaklarına emin olduğum için yadırgamamıştım. Yine de Doruk'a kırıldığımı onu gördüğüm her anımda hissettirmiştim. Kaan'la Berk ise bana uzak olsalar da zorlandığım zaman yanımda olan kişiler olmuşlardı. O yüzden o günleri unutmaya çalışsam da beceremediğim anlarımla şu an karşımdalardı. Hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışsalar da ortada Cankat'ı ölümden başka düşündüren daha depresif bir hal vardı. Burak...

"Burak daha ne kadar kalacak hastanede?" Kaan'ın sorusuyla herkes yavaşça sandviçini alırken Cankat'a döndü.

"Kaçmak için yer arıyormuş. Mehmet öyle söyledi. Odaya neredeyse doktorları bile sokmayacakmış." Cankat'ın huysuz bir çocuğun ebeveyni gibi konuşması Burak'ın hayatını yeniden gözümün önüne serdi. Elimde kalan sandviçten başımı kaldırıp Cankat'a döndüm.

"Babası öldüğünde nasıl yaşamış?" Merak ettiğim soruyu yönelttiğimde Siyah inciyi kara bulutlar sarmaladı.

"O şerefsiz öldüğünde ailesinden birine vermişler onu. Benim gibi hayırsız bir hala tarafından himaye alındığı gerçeği, onun hastanede yattığını öğrendiklerinde anca birkaç kere gelmelerinden belli. Şu an on sekiz yaşından büyük olduğu içinde onları da ret etme hakkına sahip olduğundan hastaneye gelmemelerini tembihlemiştir eminim."

Emindi ama Burak'la oturup konuştuğu elinde kaç gün vardı ki onu bu kadar iyi tanıyabilmişti? Bir insanı iyi bilmek için bir ömre ihtiyacın yoktu. On yıldır tanıdığın insanın bile yeni ortaya çıkardığı bir özelliğiyle darbe yiyebiliyordu. Aldatılanlar sadece birkaç günlük tanıdıkları tarafından mı bunu yaşadılar? Yıllarını verdikleri, o çok iyi tanıdıklarını düşündüğü kişiler tarafından bunu yaşar çoğu insan. O yüzden kısacık süre bile doğru fikirde bulunmanı sağlayabilir zaman zaman. Burak'ın geçmişi karmaşık bir sahneyken onu izlememizi sağladığı andan beri kapılıp gitmiştik oyununa. Bugün Cansu'dan hala saklama nedenimiz de hala oyunu izlemeye devam etmemizdendi.

"Annemler o çocukla konuşmak için kıvranıyorlar Cankat. Senden saklamalarını anladığını söylemişken neden onları bir araya getirmiyorsun?" Berk sandviçinden büyük bir ısırık alarak konuştuğunda sıradan muhabbetler konuşuyormuş tavırlarımızı daha doğallaştırdı.

"Kimseyi görmek istemediğine eminken teyzemle karşılaşması öfkelenmesini sağlar. Yeniden o hale gelmesini istemiyorum. En azından şu anlık uzak durmalılar. Sonrası hakkında benimde bir fikrim yok." İştahı yokken bu konuşmalar sonrası iyice elindeki sandviçi de masaya koyduğunda yeniden bir soruyla karşılaştı. Herkes meraklıydı çünkü yeni bir üye hayatımıza dahil olmuştu. Gitmekten fazlasıyla ısrarcı olan üye.

"Kalbinin delik olduğunu ne zaman öğrendin? Atak geçirirken hemen cebini arayan kişi sendin." Kaan'ın sorusuna karşı Cankat sırtını koltuğa yaslayarak düşüncelere daldı.

"Onunla yüzleştiğim zaman," dediğinde o ana şahit olduğunu anlamamızı sağladı. Bundan pişmanlık duyduğu her halinden belliydi.

"Doktorla bu konuyu konuştun mu?" Doruk sonunda araya girip soru yönelttiğinde aynı şekilde suratına bakmaya devam ettik.

Siyah İnciWhere stories live. Discover now