Gece bir türlü uyuyamayan, uyuduğu zamanda saat başı kalkan genç kadın uykunun en güzel yerinde odanın kapısının açılmasıyla sıçrayarak uyandı. Ekin'in siyah eşofman ve üstsüz bir halde odaya dalması ayıkmasını fazla geciktirmemişti. Yatakta doğrularak gözlerini ovuşturmaya başladı.

"Babamlar kahvaltıya çağırıyorlar." elini gözünden çeken Tamay genç adamın sözleri karşısında kaşları çatık bir şekilde bakmaya başladı. Uykusunu alamadığı için beyni tam olarak algılayamıyordu.

"Anlamadım. Ne kahvaltısı?" aynı kendisi gibi uykulu olan genç adam telefonu aynalığa bıraktıktan sonra sarsak adımlarla ilerleyip kendini Tamay'ın yatağının boş tarafına bıraktı.

"Gelin hanımı al gel de kahvaltı yapalım maaile. dedi Enver Bey. Senin baban da oradaymış." genç kadın hem kahvaltı olayı karşısında hem de yanında yatan adam karşısında şaşırmıştı. Ekin'in karın kaslarını yatağa sermesi ve bundan hiç gocunmaması sinirlerine dokunuyordu. Fakat ondan daha da önemli olan şey sabahın köründe kahvaltıya çağrılmasıydı.

"Sabahın köründe ben hiçbir yere gidemem. Ara onlara Tamay gelmek istemiyor de." gerekn cevabı verdikten sonra bir şeyin eksik olduğunu fark etti. Daha sonra genç adamı omzundan tutarak yataktan aşağı atmaya çalıştı. "Sen de kalk yatağımdan!" Tamay'ın güç kullanmasına rağmen yerinden kıpırdamayan Ekin gözlerini aralayıp alaycı bir bakışla Tamay'ı süzdü.

"Sen beni yataktan atabileceğini mi zannediyorsun?" Ekin'in sorusu karşısında haklılığını fark eden Tamay gözlerini yavaşça odada gezdirip daha sonra pes ederek kendini Ekin'in yanına bıraktı. "O kadar uykum var ki seninle uğraşacak gücü kendimde bulamıyorum. Pes ettim." gözlerini tekrar kapatıp uykuya dalmaya çalıştı. Bir süre sessizliğin ardından genç adamdan ses gelmeyince gözlerini aralayıp dirseği üzerinde doğrularak yanındaki adama baktı. Gözlerinin kapanmış olması ve düzenli bir şekilde nefes alıp veriyor olması uykuya daldığının göstergesiydi. Onu uyandırarak yatağına göndermeyi düşünse de ne kadar masum uyuduğunu fark edip bunu yapmaktan vazgeçti. Kafasını tekrar yastığa koyup küçük bir tebessümle kendini uykunun kollarına bıraktı.

Kahvaltı sofrasında sinirle bekleyen Sezin burnundan soluyordu. Dereli ailesinin de onlarda olması ve bu ekibe Ekin ve Tamay'ın da katılacak olması sinirlerini bozuyordu. Yaklaşık yirmi dakikadır onları bekliyor olmalarına rağmen ortada hala kimse yoktu.

"Demek ki gelmeyecek yeni evli çiftimiz. İsterseniz bir daha arayın." çift derken üstüne basa basa söylemişti ki yaptığı imayı anlasınlar istemişti. Tamay'ın üvey annesi olduğunu bildiği ve ilk defa dün gece gördüğü kadının rahatsız edici bakışlarıyla yerinde kıpırdandı.

"Yeni evli çiftin düğün sabahı arandığını da ilk defa sizde görüyorum Enver Bey." Ümran Hanım'ın cümlesi ile kızarmaya başlayan Bilge su bardağını alıp kafasına dikerken gülmemek için dudaklarını birbirine bastıran Tufan'la göz göze geldi.

"Bizde adettendir Ümran Hanım. Bir sıkıntı var mı diye aranır düğün sabahı." içtiği su boğazına kaçan Bilge'nin öksürmesiyle herkes ona döndü. Hızla masadan kalkan genç kız mutfağa doğru ilerlerken Tufan da arkasından kalktı.

"Ben bakarım."

Ümran Hanım'ın sert ve soğuk bakışları ile şüphelenen Sezin gözlerini kısarak onu inceledi. Ekin ve Tamay'ın buraya gelmemsini istemiyor gibiydi. Dün de düğüne geldiğinde Tamay ile sarılmak yerin sadece el sıkışmışlardı. İkili arasında soğuk rüzgarlar estiğini hisseden Sezin bu kadına daha fazla yakın olmayı aklının bir köşesine yazdı.

"Gençler gelmeyecekler anlaşılan. Biz kahvaltımızı yapalım Enver. Onlarla da balayından döndükten sonrs görüşürüz artık." Arkadaşının sözlerini başıyla onaylayan Enver Bey buyur verdikten sonra kahvaltıya başlansa da Sezin üzerindeki şoku üzerinden atamamıştı. Bir süre sessizlikten sonra boğazındaki düğümü çözerek zorla konuştu.

SUSPUS (TAMAMLANDI) -Pus Serisi 1-Where stories live. Discover now