Bölüm 36: Öğrenci Evi!

333 197 7
                                    

Mazlum ve Ökkeş, Cumali'den önce gelmişti!
Karınlarını doyurup salondaki kanepelere karşılıklı uzandılar. Televizyonda ise, ansızın 'enerji hapı' reklamının çıktığı film kanalı açıktı.

Kapı tıkırtıları duyuldu!
Cumali, kapıyı açıp eve girdi:
"Selamın aleyküm ahali! Ne yaptınız?"
Ökkeş: "Nerede kaldın sen? Saat kaç oldu?"
"İşim vardı!"
Mazlum: "Beyimize bak sen! Ne işin vardı bu saate kadar? Dayın gibi serseri mi olacaksın başımıza, it?"
"Kusura bakma anneciğim! İşim anca bitti."
Ayakkabısını çıkarıp ceketini astı.
Cumali: "Notları toparladım oğlum. Sıcak sıcakk! El yakıyor bunlar."
Notları poşetinden çıkardı.
"Bunlar var ya; ekmek, ekmek! Bunlar; pirinç, bulgur... Bunlar var ya, iki kilo kıyma..."
Ökkeş: "Yemekler buz gibi oldu. Git, ısıt, ye!"
Notları tekrar poşetine koydu.
Poşeti masaya bıraktı.
"Bak; eliniz, ayağınız rahat dursun. Mutfakta karnımı doyurup geleceğim!"
Mazlum: "Ne yapacağız ulan senin notlarını?"
"Ben söyleyeyim de!"
Cumali, mutfağa girdi.

İki arkadaş kanepelerinde uzanıyordu!
Birden, oturur pozisyona geçtiler. Gözleri, kıpırdamadan birbirini süzdü.
Ökkeş: "Hava biraz soğudu mu?"
Mazlum: "Bir titreme geldi ama..."
Ökkeş: "Evimizi sıcak tutmalıyız. Yoksa, hastalanır yataklara düşeriz."
İki arkadaş, hipnoz olmuş gibiydi:
"Sobayı yakmalıyız... Sobayı yakmalıyız!"
Yerlerinden kalkıp köşedeki sobaya doğru yürüdüler!
"Sobayı yakmalıyız... Sobayı yakmalıyız!"
Sobanın kapağını kaldırıp çeri, çöpü doldurdular.
Ökkeş, masadaki 'sıcak ve taze' notları gözüne kestirdi.
İki arkadaş, sayfaları tek tek zımbasından kopardı. Kıvırıp kıvırıp, sobaya sokuşturdular.
Mazlum, kibriti çakıp elindeki son sayfayı tutuşturdu. Diğerlerinin yanına bıraktı.
Ökkeş, raftaki şişeyi aldı.
"Kolonya dökersen, daha iyi yanarr!"
"Dökelim o zamann!"
Halâ, hipnoz altındaydılar.
Kolonya, ateşi harlayınca kapağı kapattılar.
Hiç bir şey olmamış gibi yerlerine uzandılar.

Cumali, elinde bir tabak ve yarım ekmekle salona geldi!
"Ohh, içeriyi de ısıtmışınız!"
"..."
"..."
Ah, saf Cumali... Garip Cumali... Çilekeş Cumali!
"Yakacağımız da yoktu. Ne yaktınız, eski kıyafetlerinizi mi?"
"..."
"..."
Cumali, bu sessizlikten hoşlanmamıştı! Tabağını masaya bırakırken not poşetini göremedi.
Yerdeki kâğıt parçalarını takip etti. Sonu, sobada bitiyordu.

Korktuğu başına gelmişti!
Alelacele, sobanın kapağını kaldırdı. Kıvılcımlar yüzüne sıçradı; kapak elinden düştü.
"Allahsızlar!"
"..."
"..."
"Şerefsizler!"
"..."
"...
Üstüne alınan yoktu!
"Geleceğimi, cayır cayır yaktınız mı laağğn! Arkamı dönemeyecek miyim ben size?"
Ökkeş: "Öyle deme Cumali! Donsak daha mı iyiydi?"
"Dışarısı yirmi iki derece hayvan!"
Mazlum: "Belki bizde erken üşüme problemi var!"
"Eminim vardır! Ama dur, ben size ne yapacağımı biliyorum."
Ökkeş: "Ne yapacaksın?"
"Siz beni yaktınız, Ben de sizi yakacağım. Nerede ulan bu kibrit?"
Sehpadaki kibriti aldı. Ardı ardına çakıp ev arkadaşlarına savurdu.
Ökkeş: "Ne yapıyorsun Cumali?"
Mazlum: "Yapma kardeşim! Canın et çektiyse söyleriz bir şeyler."
Ökkeş: "Doğru söylüyor. Hem benim yanmaya karşı fobim var!"
Cumali: "Ne zamandan beri?"
Ökkeş: "Elimi tost makinesine kaptırdığımdan beri!"
Cumali: "Ahh! Yakıp küle çevireceğim sizi!"
Cumali ve arkadaşları evin içinde dört dönmeye başladı.

Cumali' nin siniri kolay kolay geçmeyeceğe benziyordu!

ANARŞİK - Bir Üniversite Komedisi!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin