20| victim

14.1K 1.9K 1.9K
                                    

Selam canlarım! Nasılsınız? Umarım iyisinizdir çünkü ben muhteşemim!

Çünkü, bu tam olarak finalin ilk partından önceki son bölümümüz, artık her şey bitiyor. Bir dahaki bölümde neler olduğunu öğreneceksiniz bunun için çok heyecanlıyım!

Ama bir yandan da korkuyorum, çünkü kitap hakkında bir sürü güzel teoriler ürettiniz ve ben bu teorileri okuduktan sonra ''acaba hikayenin aslını beğenirler mi?'' diye düşünmekten kendimi alamadım. Oldukça endişeliyim şu anda çünkü beğenmezseniz hatta saçma bulursanız ne yaparım bilmiyorum, beğenmenizi ummaktan başka çarem yok ne yazık ki. Hem, şu sıralar yorum ve okunma sayısı da azıcık düşüşte, sanırım daha şimdiden sıkılan ve okumayı bırakanlar var. Geriye kalan okurlarım olarak sizin de beğenmeyecek olmanız beni korkutmuyor değil açıkçası..

Fakat şimdi bunları düşünmenin sırası değil. Şu anda ilk defa bir kurgumu doğru düzgün, finale götüreceğim ve bu benim için müthiş bir ilk olacak. Bunu da çok sevdiğim bir kitapla taçlandırmak benim için bir onur.

Hepinizi seviyorum, iyi okumalar💕💘
__

1 Ay Sonra

''Bebeğim, neredesin?'' salondan Jungkookun bağırışını duymuş ve ''Buradayım!'' diyerek mutfaktan karşılık vermiştim. Birkaç saniye sonra yanımda belirip elini belime yerleştirdiğinde kendimi gülümsemekten alıkoyamamıştım.

Tamı tamına bir ay geçmişti evi alıp Jungkook'la tanışmamın üzerinden. Koskoca, dolu dolu bir ay.

Bu bir aylık süreçte birbirimize alışmış ve yakınlaşmıştık. Bu yakınlaşma, sizin anlayacağınız türden bir yakınlaşmaydı. Jungkook ilk zamanlarda ettiği iltifatların dozunu arttırmıştı. Sürekli dibimdeydi ve elleri belimden hiç ayrılmıyordu. Bir ruha göre oldukça ilgili bir hali vardı ve bu ister istemez hoşuma gidiyordu.

Eh, bu süreçte ben de hafiften nazı bırakmış ve ona karşılık vermeye başlamıştım. Elimde değildi, hareketleri, davranışları, konuşması, her şeyi beni etkiliyordu. Lanetlenmiş bir ruha göre oldukça çekiciydi. Bunu inkar etmek çok saçma olurdu. Sürekli ilgisini üzerimde isteyen birisine dönmüştüm yanında. Garipti. Her şey garipti fakat bir o kadar da güzeldi.

Jungkook'un sürekli benimle flört etme çabaları zamanla bende güzel etkiler bırakmıştı. Kalbimin atış hızının artması veya düzenli olarak söylediklerine utanmam gibi. Bu biraz da saçmaydı aslında. Bir hayalete karşı duygular beslemek.

Hiç aklıma gelmezdi bunları yaşayacağım fakat olmuştu işte. Bir şekilde olmuştu. İçine düştüğüm garipliklerden kendime yeni bir hayat kurmuştum yapabildiğim kadar. Eh, kurduğum bu yeni hayatın içerisindeki baş kahraman da Jungkook'tu.

Hislerimi kabullenmemek için önümde hiçbir engel yoktu. Kabul etmemem en yanlış olandı zaten. Kabullenmemem şu durumda hiç inandırıcı olmazdı.

Fakat, yine de hislerimi Jungkook'un bilmesine gerek yoktu. Bu bir ayda nasıl oldu da hislerimi, davranışlarımın değiştiğini fark edemedi anlayamadım ancak, bu işime gelirdi zaten. Jungkook'la çaktırmadan flörtleşiyordum fakat ona onu sevdiğimi söylememiştim. Onun beni sevdiğini hissediyordum ayrıca. Bir ay boyunca bana birçok şeyden bahsetmişti fakat mor renginin anlamını bir türlü söylememişti. Onu çok zorlamıştım bu konuda fakat ağzından tek kelime çıkmamıştı bu konuyla alakalı. Eh, ben de rengin anlamını beni sevdiğine yormuş ve ona göre davranışlarımı belirlemiştim.

CURSED HOUSE | tkWhere stories live. Discover now