“Doktor acaba neler olduğunu bize de açıklayabilir misin? Daha sonra Tardis’i istediğin kadar övebilirsin.”

“Tardis’in etrafında bir güç alanı var. Nefes almanı sağlayabilecek bir hava. Güç kalkanı gibi. Biz buraya geldiğimizde dışarı çıktığımız an ölecektik. Tardis gezegene daha doğrusu uyduya indiği an bunu fark etmiş olmalı. Alanı biraz genişletmiş. Böylece biz farkına varana kadar bizleri korumuş olacaktı. Hem havayı hem de vücut ısılarını dengede tutmuş olmalı. Bu biraz fazla güç harcamaya neden olur o yüzden gösterge kapalı kalmış. Bu zekice değil mi? Benim güzel kızım beni hiç utandırmıyor!”

“Yani benim bir garipliğim yokmuş?”

Doktor Sherry’e baktığında gülümsemesi durmuştu.

“Sendeki gariplik çok daha büyük Sherry.”

“Her neyse bu soğuk gezegenden bir an önce ayrılsak iyi olacak.”

“Tardis gücünü çok hızlı harcamış. Toparlanmaya ihtiyacı var.”

“Senin o harika gemin bizi korumak yerine buraya hiç getirmeseymiş keşke Doktor!”

“Sakın Tardis hakkında bir daha bu şekilde konuşma, Anna! Tardis her zaman olmamız gereken yerde olmamızı sağlar.”

“Umarım burası için iyi bir sebebi vardır Doktor.”

Sherry yeniden sözlerini kesti.

“Doktor, burda yaşayan canlılar var mı?”

“Bilmem. Belki.”

“İyi ama burda oksijen bile yok. Basınç daha düşük. Rüzgarlar çok kuvvetli. Hava fazla soğuk. Nasıl burda yaşanabilir ki?”

“Sanırım canlılık tanımını genişletmelisin. Her canlı oksijene ihtiyaç duymaz, Sherry. Her neyse kısa bir süre daha burdayız. Nerde olduğumuzu öğrenmek için biraz çalışmam gerek.”

“Nasıl öğreneceksin?”

“Hava akımı, dönüş hızı falan ölçerek. En azından nereye gittiğimizi bilelim değil mi? Ha bir de yılı öğrenmem gerek ama bunu hesaplamak uzun sürer. Bazı aletlere ihtiyacım var.”

Doktor Tardis’in koridorlarında kısa bir süre kaybolduktan sonra geri geldi. Elinde garip bir alet tutuyordu. Kapıyı açmaya yeltenince Sherry müdahale etti.

“Dışarısı çok soğuk unuttun mu?”

“Yalnızca bir saniyeliğini şunu dışarı doğru tutmam gerek. -200 derece, bulunduğum süre az olduğunda benim için çok da zorlayıcı olmasa gerek. İşte oldu! Bakalım nerdeymişiz. ”

Doktor içeri girip aletin çalışmama nedenini çözmeye çaışırken Sherry göstergeden gelen ışığı fark etmişti.

“Seni aptal makine. Soğuk olduğunu zaten biliyorum. Ayrıca burada hayatta kalamayacağımı da biliyorum. Sadece nerde olduğumu söyleyeceksin. Sana fikrini soran olmadı! Ama elbette burdan ayrılacağım. Acaba Panel ayarlarını bir üst seviyeye çıkartırsam… Ah işte oldu! Bayanlar Neptün’ün en büyük uydusu Tripton’da bulunuyoruz. Tripton’u severim. Aykırı bir uydudur. Diğer uyduların tersine döner. Yörüngesi terstir yani. Kuiper kuşağından kopup geldiğini düşünüyorlar. Mantıklı bir teori tabii ama Kuiper kuşağından nasıl koptuğunu hiç bulmazlar umarım. Gençken arkadaşlarla yaptığımız bir deneyin sonucuydu işte. Bazı kimyasalları yanlış koyduk ve… Yörüngeden çıkıverdi. Aslında gezegeni Kuiper uçurumun kıyısından çevirmemiz gerekiyordu ama 56-SKLY çözeltisini biraz fazla damlatmışım. Yani… Tamam şişeyi boşaltmıştım. Aslında sayın hocamız Floradaxtarious’un gezegeni denetliyor olması gerekiyordu. Bütün evreni ondan kurtaracaktım. Ama sınavımı bizzat denetlemeye karar vermiş. Sınavdan kaldığımı söylememe gerek var mı?”

Anna Doktor’un heyecanlı konuşmasını böldü.

“Ve Neptün onu çekmiş öyle mi?”

“Aynen öyle yaptı. Üstelik çekmekle kalmadı. Halen devam ediyor. Yaklaşık…”

“3.7 milyar yılında gelgit ivmelenmesi yüzünden Roche limitine ulaşıp gezegene çarpacak.”

“Evet aynen öyle Sherry. Bu etkileyiciydi. Nerden biliyorsun?”

“Göstergede çarpışmaya 4 saat kaldığını söylüyor da…”

“Ne?!?”

Gelecek Bölümden İpuçları

“Bir kristal. Zaman-uzay yarığından kaçıp yüzyıllar önce buraya saklanmış bir güç kaynağı. Ve bizden yalnızca 100 metre uzakta! Eğer gidip onu buraya getirirsem 1-2 saat sonra buradan ayrılmış oluruz.”

---

“Ya yanında gelmeme izin verirsin ya da zihnimi zihninle birleştirir öyle gelirim.

Devam Edecek.

Doctor, Who Am I? | Türkçe | DWWhere stories live. Discover now