special chapter -2

1.6K 124 49
                                    

"Hyunjin, biraz daha volta atarsan başım dönmeye başlayacak," diyerek yakındı Eunji. Ama sevgilisi onu umursamadı ve ilk çocuğu doğmak üzere olan babalar gibi heyecanla bir oraya bir buraya gitmeye devam etti. Eunji de göz devirdi ve cebinden telefonunu çıkarıp gelen bildirimlere bakmaya başladı.

Bang Chan ve Cecilia dokuz ay sonra Kore'ye geri dönüyorlardı. Üniversitelerinin iki aylık tatili başladığı için evlerine geri döneceklerini bir hafta önce haber vermişlerdi ve Hyunjin bunu duyduktan beri gün, hatta saat sayıyordu. Eunji en sonunda Hyunjin'in kendine değil, Chan'a aşık olduğunu düşünmeye başlamıştı. Ama şaka bir yana o da arkadaşlarını çok özlemişti. Sadece dokuz ay değil, dokuz senedir görüşmemişler gibi hissediyordu. Bu yüzden -Hyunjin kadar olmasa da- o da heyecanlıydı.

"Neden hala gelmediler ki? Uçak mı düştü yoksa?" 

"Saçmalama Hyunjin! Otur şuraya, zaten yorgunsun." Eunji kaşlarını çatmış bir şekilde yanındaki koltuğu işaret etti. Hyunjin sessizce koltuğa oturdu ve bir süre boş boş etrafa baktı.

Tam Eunji'ye bir şey demek için başını çeviriyordu ki onu gördü. Chan kendisine kocaman gülümseyerek kapıdan çıkmıştı. Arkasından da ondan biraz kısa boylu olan, şirin sevgilisi Cecilia geliyordu. Hyunjin ayağa kalktı ve dolan gözleri ile Chan'a doğru koşmaya başladı. Sanki etraftaki herkes yok olmuştu, sadece koşan Hyunjin ve onun için kollarını kocaman açmış bekleyen Chan vardı. Ve arkadan bir K-Drama OST'si çalıyor gibiydi... Ya da sadece Hyunjin'e öyle gelmişti.

"Chan!" diye haykırıp ona sımsıkı sarıldı ve başını omzuna gömüp, dokuz aydır biriktirdiği gözyaşlarını yanaklarından akıtmaya başladı.

Chan da "Merak etme sevgilim, işte geldim," diyerek onun sırtını sıvazladı. Bu sırada birbirine sıkı sıkı sarılan Cecilia ve Eunji aralarında geçen konuşmayı duymuş, kaşlarını çatarak bu iki erkeğe bakmaya başlamışlardı.

"Kanka bence bizi aldatıyorlar, baksana şunlara," diye fısıldadı Eunji. Cecilia başını sallayarak onay verdi ve göz devirdi. Sonra onlara bakmaya daha fazla dayanamadığı için arkasını dönüp "Annemgil gelmedi mi?" dedi.

"Yok yok, geldiler. Dışarıda bekliyorlar," diyip gülümsedi arkadaşı. Cecilia da tebessüm etti ve tekrardan ona sarıldı. 

"Gerçekten sizi çok özledim, üniversitede bazı arkadaşlar edindik ama hiçbiri sizin yerinizi tutmuyor." 

"Tabii ki de tutmaz! Tutsun da göreyim," diyen Eunji kollarını göğsünde kavuşturdu ve dudak büzdü. Cecilia sadece kıkırdadı. Sonra da hala birbirlerinden ayrılamamış Chan ile Hyunjin'e seslendi.

"Hadi gidiyoruz, aşk böcükleri!" 

Yakına yakına arkasını döndü ve kendisinin su yeşili bavuluyla birlikte önden giden Eunji'ye yetişmek için hızlı adımlarla yürümeye başladı. Tam Eunji'nin yanına varmıştı ki biri omzuna dokundu. Arkasını döndüğünde az önce gerçekten ağlamış olan Hyunjin'i gördü. Kendisine gülümseyerek bakıyordu ama gözleri hala doluydu. Cecilia da gülümsedi ve kollarını onun beline doladı.

"Sen ne duygusal biriymişsin Hyunjin," dedi ve tebessüm etti. Güçlü duruşlu arkadaşının bu kadar duygusal olması onu şaşırtıyordu. Hyunjin sorusuna cevap vermedi. Ondan ayrılıp birkaç adım geri gitti ve Cecilia'yı süzdü. "Kız sen de ne güzel olmuşsun ha," dedi ve kulağına eğilip "Aman, Eunji duymasın bu dediklerimi," diye ekledi. Ona göz kırpmış ve birbirlerinin sırtına vurup "Koçççum!" diyen sevgilisi ile kankasının yanına gitmişti.

Chan hararetle uçakta yaşanan olayları anlatırken dışarı çıktılar. Cecilia kapıdan en son çıkan olup direk annesiyle göz göze geldi. Hızla ona doğru koşmaya başladı. Annesi gözlerine yansıyan bir gülümseme ile ona kollarını açtı ve kızına sıkı sıkı sarıldı. Chan da konuşmayı kesip kendi ailesinin yanına gitti ve annesi ile babasına sarıldı.

"Çok duygulandım, benimde birine sarılmam lazım." Hyunjin kendi kendine mırıldandı ve bir köşede sessizce arkadaşlarını izleyen Eunji'nin yanına gitti. Sevgilisinin karşısına geçip dudak büzdü ve "Bana sarıl," dedi. Eunji güldü ve "Sen bebiş misin ha?" diyerek siyah saçlarını karıştırdı. Sonra da kollarını onun boynuna dolayıp "Tekrardan dörtlü olmamız çok güzel değil mi?" diye fısıldadı. 

Hyunjin ondan ayrılırken başını salladı ve kapüşonlusunun koluna göz yaşlarını sildi. Sonra da kendi kendine gülüp "Bugün de günü gelmiş kızlar gibiyim ha, sürekli ağlıyorum," dedi. Eunji yanaklarının kızarmamış olduğunu umarak Hyunjin'in omzuna yumruk attı ve Cecilia'nın bavulunu sürükleyerek arkadaşlarının yanına gitti. 

Tabii bu duygusal gün böyle biter mi sandınız? Öyleyse çok yanılıyorsunuz. Hyunjin kendine gelince gidip Chan'ın sırtına atlamıştı ve Chan dengesini koruyamayıp yere kapaklanmıştı. Bunun üzerine Chan ile aynı arabaya binmek için ısrar etmişti ve kızlar da onlara katılınca arka koltuğa dört kişi oturmuşlardı. Aslında sorun bu da değildi. Sorun Hyunjin'in Chan'a aldığı kocaman oyuncak ayıyı şimdi vermesi ve onun da arka koltuğa oturtturulmasıydı. Böylelikle altı kişi gibi olmuşlar, en sonunda Cecilia dayanamayıp Eunji'nin kucağına oturmuştu. Ve kırk dakikalık yolculuk boyunca nefessizlikten ölmemek için büyük çaba sarf etmişlerdi. 

Yine de hepsi çok mutluydu. Çünkü herkes birbirini çok özlemişti ve dokuz aydır bu anın gelmesini beklemişlerdi. Bundan dolayı da bugün duygusal bitmese bile hepsi için mutlu bir şekilde sonlanmıştı.

 ‿︵‿︵(ಥ﹏ಥ)‿︵‿︵

hyunjinsacc: sonunda kankam ile foto atabileceğim 😖💞

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

hyunjinsacc: sonunda kankam ile foto atabileceğim 😖💞

 ‿︵‿︵(ಥ﹏ಥ)‿︵‿︵

bangchansacc: finally @hyunjinsacc

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

bangchansacc: finally @hyunjinsacc

 ‿︵‿︵(ಥ﹏ಥ)‿︵‿︵

ben bu kitabı bırakamıyorum 😭 4k okuma için de çok teşekkür ederim canım stay okuyucularım ❤️ double knot dinlemeyi unutmayın ama kalp krizi riski yüksek olduğu için çok da dinlemeyin tamam mı 😪

awkward silence; hyunjinDove le storie prendono vita. Scoprilo ora