Son söz olarak

40 62 8
                                    

İnsanın var oluşunun tek gayesi Allahu teâlâyı tanımak ve onun emirlerini yapıp, yasak etkilerinden sakınmaktır.
Bunun için Rabbimiz c.c ilk insan olan Hz. Adem a.s'dan Efendimiz Hz. Muhamed Mustafa'ya s.a.v kadar peygamberleri ile uyarmış ve kendisini tanıtıp insanları imana davet etmiştir.
Peygamberler hem dini tebliğ etmiş hem de insanlara rehber olmuşlardır.
Ne zaman ki kendilerini uyaran bir rehber olmayan (yani peygamber gelmeyen fetret devirlerinde) insanlık yoldan çıkmış ve gayesini unutmuştur.
Bu sebeple Allahu teala insanlığa 124 bin elçi göndermiştir.
Görüldüğü üzere yol gösterici rehberi olmadan insanlar hak yolunu şaşırmaktaydır.
Buradan anladığımız sonuç insan mutlaka yolunu takip edeceği tabi olacağı bir önder arar.
Tasavvuf geleneğinde önder, rehber, yol gösterici, şüphesiz mürşid-i kâmillerdir.
Son peygamber Muhammed Mustafa s.a.v'de dünyadan göçtükten sonra rehberlik görevini Allah dostları veli kullar yerine getirmektedir.

Yunus emre der hoca
İstersen var bin hacca
Hepsinden iyice
Bir gönüle girmektir
Yunus Emre

İmkânı olanın böyle bir veliyi araması bulması ve intisap etmesi kulluk gayesine uygun yaşamak için atılacak en büyük adımdır.
Günümüzde de hak dostu halis kullar bulunmaktadır.
İnsan tek başına nefsini terbiye ve tezkiye edemez.
İlla bir rehber ihtiyacı duyar.
Bir ilme talip olan önce ilim öğrenceği bir alim bulmalıdır.

Tasavvuf ve tarikata karşı günümüzde özellikle son olaylardan sonra önyargılar başlamıştır.
Sahte şeyhler, sahte tarikatlar, sahte cemaatler insanları iyice şüpheye düşürerek adeda tarikat ve tasavvufa düşman etmiştir.
Şimdi ortaya bir sahte doktor çıkıp insanları kandırsa dolandırsa tedavi olmaktan vazgeçer miyiz?
O sahte doktorun ortaya çıkması gerçek doktorların olmadığını göstermez.
İşte bunun gibi sahtekar yolların olması hak yollarının olmadığı anlamına gelmez.
İnsan başlangıcı ta asr-ı saadete uzanan aslını esasını kuran ve sünnetten almış tasavvuf ve tarikatı inkar etmemelidir.
Belki şüphelerden dolayı bir tarikata girmeyebilir.
Hiç olmazsa inkar etmemeli ve nefret beslememelidir.
Kur-an ve sünnet ile sabit olan tasavvuf İslamın özü gibidir.
İnkar edenler ve iftira atanlar çoğalmış olabilir.
Tasavvuf ve tarikatlar bu iftiralardan beridir.
Hakikî Allah dostları halen varlığını sürdürmektedir.
Allahın izni ile kıyamete dek de olacaktır.

Allah cümlemizi sırat-ı müstakimden ayırmasın.
Allahın rahmeti ihsanı ve ikramı hepimizin üzerine olsun.
Kitabımızı okuduğunuz için Allah sizden razı olsun.

TASAVVUF VE TARİKAT NEDİR?Where stories live. Discover now