•2.BÖLÜM•

1.5K 55 201
                                    

Perşembe- 28 Ocak

"Gece! Kızım hadi uyan okula geç kalacaksın."

Annemin sesini duyduğumda esneme eşliğinde yatakta doğruldum.

Burnumun akıntısını hissettiğimde grip olmamayı umarak sıcacık yatağımdan çıkıp banyoya ilerledim. Yarın Sarp'ın doğum günüydü ve hasta olarak partiye gitmek istemiyordum.

Rutin işlerimi hâllettikten sonra odama geri döndüm. Okulun formasını giymek zorunda olduğumu bilerek dolaptaki askılara ilerledim.

Dolaptan siyah pantolonumu ve okulun kapüşonlusunu üzerime geçirip odam hava alsın diye camı açtım.

Hava güneşli gibi gözükse de sert bir rüzgâr esintisi içime işlemişti bile. Mont giymeyi unutmasam iyi olurdu.

"Kızım abini uyandırır mısın?" babamın sesiyle gözlerim irileşirken kendime acıdım.

Neydi benim bu Arda'dan çektiklerim?

"Baba. Onu uyandırmak oldukça zor bir görev. Bugünlük onla uğraşmasam." diyerek şirince gülümsedim.

"Tamam yavrum.
Bugün ben uyandırayım keratayı."

Minnet dolu bakışlarımla peşinden baktığım babamın yanından bir çift parıldayan göz belirdi.

"Günaydınlar!!!"

Alara'nın her sabah yaptığı bu senfoniye bile uyanmayan bir tür canlı olan Arda şuan babamın tek sözüyle o sıcacık yatağından çıkmış ve banyoya gitmiş miydi?

Kafama oyuncaklarım düşmüş olmalıydı. Ya da göz numaram artmış da olabilirdi. Numaralı gözlük kullanmaya başlamalı mıydım acaba?

"Biz başlayalım. Elini yüzünü yıkayıp geliyor abiniz." diyen babamla masaya geçmiştik.

Gözlerimin doğru görmelerine sevinerek zeytinlerden ağzıma attım.

Annem bir devlet okulunda coğrafya öğretmeniyken babam kalp ve damar hastalıkları uzman doktoruydu.

Abim ise pilot olmak istediği için bu yıl ingilizce hazırlık okuyordu.

"Afiyet olsun Gencerler. Sen de bir ara tüm gün istediklerimi yapacaksın ama bugün değil çünkü odamı henüz dağıtmadım." son cümlesini kulağıma doğru fısıldadı ve ardından çayından yudum alıp sırıttı.

Ağzımdaki lokmayı yavaş yavaş öğütürken tek istek hakkında bu kadar geniş bir istekte bulunup bulunmamasının ne kadar doğru olduğunu düşünüyordum.

"Kabul etmiyorum." diyerek kaşlarımı çattım.

"Bal gibi de ediyorsun." fısıltılarımın tıslamaya dönmesi umrumda bile değildi.

"Arda ben sana bir istek hakkın var dedim. Bu resmen sonsuz dilek hakkı dilemek gibi bir şey." diye mırıldandım.

"Çok konuşma da enerji depola." ağzıma tıkıştırdığı reçelli ekmeği somurtarak çiğniyordum.

Kesinlikle acımayacaktı.

"Acele edin çocuklar. Okula geç kalacaksınız. Arda sen de okula gidiyor diye evden çıkıp geziyormuşsun, bir daha duymamayayım." annemin sesini duyan abim sesli bir şekilde yutkunurken sırıtma sırası bendeydi.

"Abim öyle şeyler yapmaz." kısık gözlerimle Alara'ya bakışlar atıyor ve bir yandan da çayımı yudumluyordum.

"Yapmaz babacığım yapmaz." diye alayla güldüğümde ayağımdaki acıyla kolunu cimcikledim. Salak ayağıma basmıştı.

Deli Kızın AyısıWhere stories live. Discover now