ne de olsa babası gibi bir oğlan

2K 201 150
                                    

beyoncé // crazy in love

* cinsel sahne içerir *

"Sehun..." Nefesim kesiliyordu, parmaklarım arasındaki saçları iyice çekiştirirken düzeltmeye çalışıyordum nefesimi. Ben daha toparlanamadan Oh Sehun'un dil darbeleri yeniden puzzle gibi saçıyordu her bir hücremi. Ayak parmaklarımı sıkarak onun beline daha çok bastıyordum kendimi, alt dudağımı dişleyerek başımı iyice yastığa bastırdığımda bacak aramı bırakıp hızla inip kalkan karnımı öpmeye başlamıştı. Sıcak dil darbelerini her hissettiğimde daha fazlası için kıvranıyordum altında. Oh Sehun aslında istediğimi veriyordu, istediğimden çok daha fazlasını veriyordu fakat doyamıyordum ona. Daha fazla, daha fazla ve daha fazla Oh Sehun. Tek isteğim buydu.

"Daha fazla." dedim dili göğüs ucumda dolaşırken. Güldüğünü hissedebiliyordum, kanıtlar bir şekilde de cevap vermişti bana.

"Ne daha fazla?"

"Sen. Daha fazla sen." dediğimde bacak aramdan tamamen çıkarak, ellerimden tutup kalkmama yardım ederek kucağına almıştı beni. Ellerim direkt boynuna dolanırken o da kalçamı sarmıştı. Sertçe öpüşüyorduk, sanki bir daha birbirimize kavuşamayacakmış gibi, sanki son kezmiş gibi öpüyorduk birbirimizi. Böyle olmayacaktı, son olmayacaktı biliyordum. Oh Sehun beni seviyordu, vazgeçmeyecekti benden.

"Beni seviyor musun?" dedim öpüşmeyi sakinleştirip nefes alma adına.

"İnanamıyorsun değil mi? Seni seviyorum Jongin, seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum." derken dudaklarımı bırakıp yüzümü öpmeyi başlamıştı. "Seni seviyorum, her bir yerini, her bir özelliğini." dediğinde kollarından tutundum. Bayılacak gibi hissediyordum şu an, başımı döndürüyordu. Defalarca kez beni sevdiğini söylemesi kalbimi yerinden çıkartacak kadar hızlı attırıyordu. İnledim dudaklarına doğru. Ellerim çıplak göğsünde gezerken, boynuma yönelmişti ve daha çok alan yaratabilmek adına boynumu diğer tarafa yatırmıştım. Sarhoş gibi hissediyordum kendimi, Oh Sehun'un bana hissettirdikleri hafife alınacak şeyler değildi, çabuk da unutulmazdı, vazgeçilemezdi. Bu yüzdendi Oh Sehun'a olan aşkım.

Boynumdan omzuma doğru öpücüklerle bir yol çizmişti kendine. Gözlerim kapalıydı, anın tadını çıkartıyordum. Hava yağmurluydu ve biz dün gece bu ağaç evde kalmıştık, hava buz gibi olabilirdi ama birbirimizi ısıttığımız için bir ara yanmıştım. Telefonumun cevapsız çağrılarla dolu olduğunu biliyordum, açıkcası umrumda da değildi. Şu an Oh Sehun ile birlikteydim ve gözüm ondan başkasını görmezdi. Siyah saçlarını çekiştiriyordum o göğsümü öperken.

"Seul'e döndüğümüzde ne yapacaksın?" dediğimde durmuştu.

"Jongin şimdi bunu konuşmanın sırası mı?"

"Dün gece epey seviştik, bence tam vakti." diyerek kucağından indim ve yorganı üzerime çekip Sehun'u izlemeye başladım. O da bu yaptıklarıma sadece göz devirip gülümsedikten sonra arkada kalan pantolonundan sigarasını çıkartıp, dudağına yerleştirdikten sonra yakmıştı. İlk dumanı içine çekerken, yorganı açarak altına girmesini sağlamıştım.

"Ne yapmamı istersin? Ne yaparsam mutlu olacaksın?" dediğinde dudağındaki sigarayı alıp içime çektikten sonra tekrar dudağına yerleştirdim. Konuşma boyunca tekrarlayacaktık bunu, ta ki sigara bitene kadar.

"Jongdae'den ayrıldığın zaman, onu üzgün gördüğümde Dünya'nın en mutlu insanı olacağım." Dışarı çıkan dumanı izledi bir süre, cevap vermedi.

"Daha öncede söyledim Jongin. Gidip bir anda senden ayrılıyorum diyemem, bunu yapamam değil mi? Bunu Jongdae'ye yapamam, güzel bir açıklamayı hak ediyor."

told you so •sekai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin