jungkook, 17

688 52 90
                                    

jungkook'un odasına girdiğinizde ilk dikkatinizi çekecek şey odanın çok dağınık olması ve tam bir erkek gibi kokmasının yanında hafif bir nane kokusuna sahip olmasıydı.

kapısını kendisi siyaha boyamış, sevdiği grupların posterleri ve en sevdiği şarkı sözleriyle donatmıştı. bunların en ortasında da 'tehlikeli bölge, giriş yasak.' yazan bir tabela asılıydı. bu tabelayı dinlemeyip içeri adımlarsanız karşınıza kocaman penceleri kapatan kalın siyah perdeler, bu perdelerin ardında minik bir balkon vardı, ve iki kişilik dağınık bir yatak çıkardı. üzerinde jungkook'un pijama olarak giydiği bir grup tişörtü ve dizi çıkmış bir alt vardı. bir sürü yastık ve battaniyeden bu yatağa bir insanın nasıl girebileceğini düşünebilirdiniz.

yatağın yan tarafı kıyafetlerden oluşan koca bir yığınla doluydu. çoğu kirliydi ve kokuyordu. jungkook'un küçük bir odası vardı, bu dağınıklık odayı daha da küçük gösteriyordu. yatağın hemen karşısında ise kocaman bir kitaplık vardı ama kitaptan çok çizgi roman ve oyun cdleriyle doluydu. üzerleri tozlanmıştı. eğer biraz kurcalarsanız çizgi romanların arasına gizlenmiş jungkook'un günlüğünü bulup, yazdığı son satırları okuyabilirdiniz. kitaplığın ikinci rafında çoktan sıcaklığını kaybetmiş yarısı sıcak çikolatayla dolu bir kupa duruyordu. kupanın üzerindeki iron man baskısı uzun süredir kullanıldığı için silikleşmişti.

duvarları posterler ve arkadaşlarıyla olan fotoğraflarıyla doluydu. her fotoğraf güzel anıları yansıtıyordu. dikkatli bir şekilde incelerseniz; ilk fotoğrafta partide olduklarını ve fotoğraftaki herkesin kafasının güzel olduğunu anlayabilirdiniz. jungkook'un başından aşağı içki boşaltan bir el ve arkaplanda gülüşerek dans eden insanlar vardı. ikinci fotoğrafta evin içine doluşmuş yedi erkek bilgisayar oyunları oynuyor ve hiçbiri kameraya bakmıyordu. üçüncü fotoğraf ise okul ortamında çekilmişti, en arka sıradan gizli bir şekilde çekildiği belliydi. sınıftaki neredeyse herkes uyurken ön sıradaki jungkook kameraya poz veriyor ve arkada sinirli bir öğretmen gözüküyordu. birkaç fotoğraf ise asılı oldukları yerden düşmüştü.

odanın duvarları ise griydi, bir tarafı hariç. o tarafta neredeyse her renk vardı ve amatörce boyandığı her halinden belliydi. jungkook odasını kişiselleştirmeyi, kendisine ait izler bırakmayı seviyordu. bir yıl önce ayrılmış olduğu üç haftalık sevgilisi ile yapmışlardı bu duvarı.

bakış açınızı kapı tarafına kaydırırsanız küçük bir dolap görürdünüz. jungkook'un çok fazla kıyafeti olsada dolaba ihtiyacı yoktu. kıyafetleri genelde dışarıda olurdu. dolabın üzerine asılmış, bu odaya ait olamayacak kadar düzgün duran bir takım elbise vardı. yakın zamanda önemli bir etkinliğe katılacağının habercisi gibi duruyordu.

üniversite sınavına hazırlandığını belli eden birkaç test kitabı, gelecek aya ait olan bir konser bileti, üç gün sonra gerçekleşecek bir doğum günü partisi davetiyesi yatağının yan tarafında duran komidinin üstündeydi. bunların en üstünde sophokles'in kral oidipus kitabı 46. sayfasındaki ayraç ile öylece duruyordu. bazı yerlerin altı çizilmişti.

jungkook'un odası yaşayan birine ait gibiydi. her an okuldan geri gelip, telefonundan şarkı dinleyerek kitabını okuyacak ya da annesiyle kavga edip kapıyı çarpacak akşam yemeğe inmeyi reddedecek, arkadaşlarını eve çağırıp beraber oyun oynayacak, evde kendi kulağını delmeye çalışırken babasına yakalanacak, balkona çıkıp gizli gizli sigara içmeye çalışacak, duvarlarına yeni fotoğraflar eklenecek gibiydi.

hiçbiri olmadı çünkü jungkook'un odası ölü birinin odasıydı.

ölü birinin odası nasıl gözükür?, btsWhere stories live. Discover now