05.:onunlayken

250 34 12
                                    


Mingyu akşam yemeğinden beri epey durgundu. Annesi bunun farkındaydı fakat ilk günden yorgun olduğuna kanaat getirerek onun üstüne gelmek istemedi. Öyle ki ilk güne dair sorularıyla onu sıkboğaz bile etmemişti.

Salondaki kanepede kitap okuyan annesinin yanına çeviklikle kıvrılıp başını onun bacakları üstüne kavuşturdu. Annesinin bugün daha az ilgili olan tavırlarına karşın Mingyu bugün için epey ilgili tavırlar sergiliyordu ona karşı.

Annesi bu yaptığına başta hayret etse de sonunda dayanamayıp kahkaha patlatmıştı oğlunun çocuk gibi olan tavırlarına.

Kitabını bir kenara bırakıp onun saçlarını okşadı.

"Noldu birden?"

"Hiç. Sadece benim annem olduğun için teşekkür etmek istedim."

Bayan Kim,oğlunun saçlarını okşarken tebessüm ediverdi içtenlikle.

"Sana sahip olduğum için şanslıyım anne. Bir yerlerde hâlâ yapayalnız olan çocuklar varken sana sahip olmak güvende hissettiriyor. Beni yetimhaneden aldığın andan bu yana sana minnettarım." Mingyu giderek dolmaya başlayan gözlerini annesine çevirdi.

"Bebeğim neden böyle şeyler söylüyorsun?Sen benim oğlumsun gördüğüm ilk andan beri bu böyle. Bunda minnettar olacak hiçbir şey yok."

Mingyu annesinin bacağından başını kaldırıp ona sarıldı. Ağlamaya başladığında gözünün önüne gelen Wonwoo'nun ağlama sahnesiyle daha da çok annesine sarıldı.

Annesi onun başını okşadı gülümseyerek. Onun da gözleri dolmuştu Mingyu'nun yaptıklarıyla.

Mingyu onun boynundan ayrılıp gözyaşlarını sildi.

"Sen iyisin değil mi?" diye sordu annesi ilgiyle.

"İyiyim sadece biraz..." Mingyu annesine kafasını meşgul eden şeyi söyleyemedi. Wonwoo konusunda hâlâ üzgün hissediyordu.

"Zor bir dönemden geçtiğini biliyorum ama sen güçlü bir çocuksun bunu atlatacaksın. Bunda hiç şüphe yok."

Mingyu tebessüm içinde başını onun sözlerini onaylar gibi salladı.

"Yarın erken kalkacağım bu yüzden artık yatmam gerekir sana iyi geceler."

"İyi geceler. Anne bu arada ben biraz hava alacağım dışarıda."

"Pekala. Uykusuz kalma ama." Annesi kanepeden ayaklanıp onu yanağından öptü. Ardından odasına doğru yol almaya başladı.

Mingyu annesi odasına girene dek peşinden bakındı.

Oturduğu yerden ayaklanıp salondan ayrıldı ve odasına uğradı. Dolap kapaklarını açtığında eline geçen ilk hırkayı alarak kapakları kapattı.

Üstüne giyindiği hırkanın cebine masanın üzerinde duran telefonunu koydu ve odasını terketti çabuklukla.

Dış kapının bitişiğindeki ahşap portmanın üzerinde duran anahtar askısından evin yedek anahtarını alarak cebine koydu çabuklukla.

Hemen kapıda duran spor ayakkabısını giyerek evden çıktı.

Yürüyerek evden uzaklaşmaya başladı.

Arkasında oldukça yol bırakan Mingyu vakit geçirmek için yol üzerindeki markete girmeyi düşündü.

Orada ramen yiyip çizgi roman okumakla kafa dağıtabileceğini ummuştu.

Markete yaklaştığında,camdan, kasanın başında gördüğü tanıdık suratla olduğu yerde kalakalmış,bu suratın sahibini izliyordu.

Mingyu dükkana girmemiş,onu seyrediyordu kesintisizce.

PeresteşWhere stories live. Discover now