Bölüm 10

131 17 2
                                    


         

Patronu aradığında Semih hastanenin girişine yaklaşmıştı. "Ne var ne yok evlat?" diye sordu Metin. "İşler nasıl?"

"Şu anda her şey yolunda abi." dedi neşeyle Semih. "Şimdi bir arkadaşa uğrayacağım. Akşam yemeği için ne zaman buluşuyoruz?" Her ihtimale karşı artık şifreli konuşmaya dikkat ediyorlardı.

"Ararım ben seni... Arkadaşla ne işin var ki?"

"Hiç. Doktorculuk oynayacağız da biraz."

Telefonu kapatırken kıkır kıkır güldü Semih. Patronu şimdi kesin meraktan çatlıyor olmalıydı.

Hastaneye girişi gayet kolay oldu. İpini koparan dalıyordu zaten. Sadece bir doktor önlüğü bulmak konusunda az buçuk sıkıntı yaşadı. Ancak kapıda dikilen jandarmayı işkillendirmeden mahkumun odasına giriş işini tereyağından kıl çeker gibi halletti.

Osman Güzel kıpırtısız yatıyordu. Kül rengi yüzü ifadesizdi. Semih yatağın ayak ucunda asılı olan hasta dosyasını alıp inceler gibi yaptı ama aslında bütün dikkatiyle adamı takip ediyordu. Hareketini hissetmiş olmalıydı ki diliyle çatlamış dudaklarını ıslatmaya çalışan hasta hafifçe gözlerini araladı.

"Doktor Bey..."

Semih yavaşça yatağın baş tarafına yöneldi. "Osman Bey."dedi fısıldayarak. "Beni dikkatle dinleyin... Bazı önemli bilgilere ihtiyacım var ve biraz konuşursak sanırım ikimiz de bu işten kazançlı çıkabiliriz."

                                           &&&

"Ne kadara mal oldu?"

"Beş bin." diye geveledi Semih. Ağzı dolu olduğundan konuşması boğuktu. Çabucak yutkunup Metin'e temkinli bir bakış attı ve devam etti. "Aslında adam bir şey istemedi. Sadece o şerefsizin burnu sürtülse bana yeter dedi o kadar. Ama görsen... Durumu feciydi abi. Odaya ilk girdiğimde öldü filan sandım."

"Verdiğin para için dert etme Semih. Hem bu ilerde ağzını sıkı tutmasını da sağlar."

"Bence Osman daha ziyade o herifin belasını bulması ile ilgileniyor ama yine de ne olur ne olmaz tabi."

Yardımcısının kısacık sürede öğrendiği bilgilerden fazlasıyla memnun kalan Metin keyifle sırıttı. "Demek gerçekten de teslimatı o kadın haber vermiş ha? Tam tahmin ettiğimiz gibi. Hay ben bu işin..." Semih başını sallayarak onayladı. Ancak bu sırada tüm dikkati de boşalmış tabağındaydı.

Çoktan doymuştu Metin. Arkasına yaslanırken merakla sordu. "Tatlı da yiyecek misin, yoksa kalkalım mı?"

Ekmeğini patlıcan oturtmadan kalan azıcık sosa bandırırken başını iki yana sallayan Semih "Yok." dedi. "Şimdi seçmeye kalksam iş uzar. Hava da kararmak üzere zaten."

"Bakıyorum da bir an önce gözetleme işine başlamak konusunda bayağı heveslisin. O kadını bugün göreceğin kesin değil biliyorsun. Hatta uzun süre bekleyebiliriz de..."

"Bugün gelmezse bir gün kesin gelecektir. Sonuçta orası evi."

"Mantığın sağlam." dedi Metin kalkmaya davranırken. "Dua edelim de kadın fazla oyalanmasın."

Semih gözlerini yukarı kaldırdı ve sevimli bir tavırla "Amin." diye fısıldadı.

Lokantadan çıktıklarında gece de bütün bilinmezliğiyle şehre çökmeye başlamıştı. Semih'in sırf bu iş için ayarladığı 93 model Fiat'a bindiler. "Gelirken o sokağa bir göz attım." dedi Metin yola koyulurken. "Dar bir sokak."

KADER OYUNU- EZELWhere stories live. Discover now