Bölüm 4

150 17 4
                                    


"Evet" dedi yaşlı adam.

Beyaz saçlarıyla çarpıcı bir tezat oluşturan elektrik mavisi gözlerini kapının hemen dibinde duran Metin'den ayırmıyordu.Bir an yıllar öncesine, onunla ilk karşılaştığı güne dönmüş gibi hissetti. O zaman da aynı böyleydi. Gür saçları karmakarışıktı ve uykusuzluktan kan çanağına dönmüş gözlerinde derin bir endişenin pırıltısı ışıldıyordu.

"Evet" diye yavaşça tekrarladı yaşlı adam. Sesini sakin tutmaya çalışıyor ve içine düştüğü derin şaşkınlığı belli etmemek için uğraş veriyordu.

Metin Çınar konuşmak için ağzını açtı ancak çıkan sadece bezgin bir homurtu oldu.

Böyle bir karşılığa hiç alışık değildi Harun Egeli. Hem de hiç... Daha biraz önce aldığı sakin kalma kararını boş verip "Neler oluyor Metin?" dedi öfkeyle. "Dün geceden beri sana ulaşmaya çalışıyorum.Cebin kapalı,çocuklara da haber bırakmamışsın."

"Özür dilerim efendim."

"Ben özür değil cevap bekliyorum Metin."

"İnanın bir cevabım yok efendim.Ne olduğu konusunda...En ufak bir fikrim yok.Keşke olsaydı ama maalesef yok. Saatlerdir konuşmadığım adam, girmediğim delik kalmadı.Ancak kafamdaki soru işaretlerinin birine bile mantıklı bir karşılık bulamadım. Ne zaman bir kapıyı aralar gibi olsam çelikten bir duvarla karşılaşıyorum. Hayatım boyunca hiç bu kadar kendimi kaybolmuş..."

Şirketinin güvenliğini emanet ettiği ve aynı zamanda yardımcılığını da yapan adamın ilk başta kısık olan sesi giderek yükselip bir de öfkeden titremeye başlayınca "Metin" diye gürledi Harun Egeli.

Daha önce hiç duymadığı derecede kızgın çıkan sesle irkilen Metin girdiği küçük öfke çukurundan gerçeğe döndü hemen. Karşısında dikilen yaşlı adama boş boş bakarken son derece kaliteli ve modern eşyalarla döşenmiş muazzam büyüklükteki çalışma odası derin bir sessizliğe gömülmüştü.

Harun Egeli garip bir merakla bakıyordu şimdi. Aşırı düzenli ve kendine güvenen sadık yardımcısının yerinde yeller esiyordu.Özel terzisinin maharetli ellerinden çıkan siyah takım elbisesi buruş buruş olmuş, her gün özenle cilalanan ayakkabıları toz toprak içinde kalmıştı. Derin bir of çekip zaten gevşemiş olan kravatını çekiştiren adam ne yapacağını bilmez halde ayakta sallanıyordu.

Siyah deri koltuğuna geçerken eliyle yer gösterdi Harun ve "Otur." dedi. "Biraz sakinleş..." Dudakları bükülmüş, tepeden tırnağa inceleyen gözleri hoşnutsuzca kısılmıştı. "Berbat görünüyorsun."

"Özür dilerim efendim." diye mırıldandı Metin. Gösterilen koltuğun hemen ucuna ilişirken yeniden kravatına asılıp düzeltmeye çalıştı. Yaşlı adamın böyle konularda aşırı titiz olduğunu bildiğinden huzursuzdu. Geçmişte çok iyi referanslarla gelen bir kaç kişiyi sırf düzgün giyinmedikleri için geri çevirdiğine bile şahit olmuştu.Harun Egeli'ye göre bir insanın karakterini en iyi dış görünüşü yansıtırdı.Bundan dolayıdır ki daha ilk çalışmaya başladığı günden itibaren gardrobunu yenilemiş ve giysileri konusunda neredeyse patronu kadar titizlenir olmuştu.Ta ki dünkü uğursuzluğa kadar...

Samimi özrüne herhangi bir karşılık alamayınca"Ofisime uğrayıp üstümü değiştirmek aklıma bile gelmedi." dedi Metin öylece bakmaya devam eden adama. Arkasından da bakışlarını kaçırıp adeta fısıldayarak ekledi. "Bir an önce haber vermem gerektiğini düşündüm de."

Kırlaşmış gür kaşlar delici mavi gözlerin üstünde hızla yükseldi. "Bir an önce?"

"Telefonumun şarjı bitmişti efendim." diye mırıldandı genç adam sıkıntılı bir sesle. "O yüzden size..."

KADER OYUNU- EZELWhere stories live. Discover now