Çıtır Simit

454 30 2
                                    



"Şimdi şöyle ki... ben defalarca denedim ama olmadı. Söyleyemedim. Ya zaman bulamadım ya da bilmenizi istemedim ama.."

Durdum ve birazdan olacaklardan korkmamaya çalışarak derin bir nefes alıp öne doğru eğildim. "Ama şimdi bilmenizi istiyorum. Benim-."

Ellerim masanın üzerinde kalakaldım. Arasın telefonu çalıyordu. Gözlerimin içine baktı doğrudan.

Geri çekilerek "Önemli olabilir." Dedim çabucak.

Başını salladı telefonunu eline alırken "pardon.." diye mırıldandı.

"Sorun değil.." arkama yaslanırken rahatlamaya çalıştım. Bunu yapmak düşündüğümden de zormuş.

"Peki... Evet tamam....Şimdi geliyorum."

Telefonunu kulağından çekip ofladı.

"Sorun yok değil mi?" Dedim Denize kötü bir şey olmuş olma ihtimalini düşünmemeye çalışarak.

Sıkıntıyla nefesini dışarı verdi.
"Şöyle ki, şirkette bir sorun çıktı. Çok önemli bi belge kayıp. Yarına kadar elime geçmesi gerekiyordu."

Telefonunda bir şeyler yazıyordu alelacele. "Şirkete gitmem gerekiyor sanırım."

Bir süre yüzüne boş boş baktım. Sonra ne var dercesine bakınca "Bu saatte de mi?" Diye mırıldandım.
Saat 10.

kafasını telefondan kaldırıp gözlerime baktı "Üzgünüm."

Bi an donup kalsam da hızlıca konuşmaya başladım. "Hayır hayır hiç önemli değil." Çantamı toparlamaya başladığımda "seni eve bırakacağım." Dedi.

Elim çantamın fermuarında kalakaldım.
Benim evimi.
Benim evimi bilmesine gerek var mıydı? Adayla karşılaşma ihtimali çok yüksekti de.

"Iııı. Hiç gerek yok. Ben.. ben markete uğrayacağım zaten." Tam kalkmış sandalyesini geriye iterken durdu. "Tamam o zaman markete bırakırım." Diye ekledi.

Geri çevirsem de en sonunda kabul ettim.
Hala Ada konusu çözümlenmemiş olsa da anlayamadığım bir rahatlık içinde kalktım masadan.

*
*
*
"Ada!"

Sinirle karışık bağırdığımda koşarak geldi yanıma. "Anne ya n'olur biraz daha."

Yanakları kıpkırmızı olmuş kumla oynayan arkadaşlarını gösteriyordu. Her ne kadar işten yorgun çıkmış olsam da parka getirmiştim.

Suyunu ona uzattım. "Tamam ama sadece on dakika daha." Saçlarını geriye doğru attırdım. Yüzünü okşadığı sırada elimi çevirip öptü.
"Seni çoook seviyom." bağırarak arkadaşlarının yanına koştu.
Arkasını dönüp baktığında öpücük attım.

Derin bir nefes alıp bankta dik oturmaya çalıştım. Belimin ağrısı sabahtan beri geçmemişti.

"Beren.."  elim belimde kalakaldım.

Yavaşça arkamı dönmemle Ayazla göz göze gelmem bir oldu.

Ah hayır. Olamaz.. şuan olamaz.

ANNE Where stories live. Discover now