Bakıcı

901 60 15
                                    


"Ada üzme Gizemle Oğuzu tamam mı annecim?" bi an durdum ses gelmeyince yine bağırdım. "ya da vazgeçtim. Ne haliniz varsa görün."

Kapıdan çıkarken bana yanıt vermemeleri biraz koysa da botumun fermuarını çekip çantamı boynumdan geçirdim ve kapıyı arkamdan kapattım.

Gizemi, dün apartmanın önüne bağdaş kurmuş otururken görmüştük. Sürpriz yapmak için geleceğini bize söylememiş, kapının önünde bir saat boyunca bizi beklemiş, biz gecikince de en son aramaya karar vermiş.

Zeki kızımız..

E biz de eve bir saatte gelince burada kaldığı zaman dilimi içinde 4 kişiyle kavga etmiş.

Mısır patlatıp film izlerken yeterince Oğuzun kulaklarını çınlattık.
Ve sabah Adanın Oğuzu sayıklamasından bıkıp kahvaltıya çağırmıştık miniboyumuzu.
Evet abla kardeş olarak aramızda pek güzel bağımız vardır.

İş konusunu da Ada ve Oğuz uyuyunca Gizemle konuşmuştuk. Bugünden içeri gitmeye karar vermiştim. Kaybedecek birşeyim yoktu ve bu son şansım bile olabilirdi.

Extra olarak otobüsle falan kafayı yormama gerek yoktu, çünkü fazla uzak olmaması işime gelmişti.

Yavaş yürürseniz 20, hızlanırsanız 15, koşarsanız 9 dakikada falan varabilirdiniz.

O kadar heyecanlı heyecanlı yürümüştüm ki kendimi adresin yazılı olduğu sokakta bulmuştum.

Kocaman evin önünde 2 siyah araba, renk renk çiçeklerle dolu saksılar vardı.

Amaan zorlamaya gerek yok. olmasa da olur düşüncesiyle kapıdan içeri daldım.

Bildiğiniz elimi kolumu sallaya sallaya girdim içeri

"Niçin geldin hanımkızım?"

Sağ tarafımdan gelen sesle başımı o tarafa çevirdim. Çizgi filmlerdeki tonton, gözlüklü dedeler olur ya. Hah işte aynısı karşımda duruyordu şuan.

Elinde saksıyla çömelmiş dururken beni görünce ayağa kalktı.

Böyle yerlerde genelde, siyah gözlüklü, takım elbiseli, ciddi adamlar dururdu.

Şahsen ben, öyle bir yerde yaşayamazdım.

Tatlı tatlı gülümsedim,
"Kolay gelsin. İş için gelmiştim ben."

Önce emin olmak için yüzüme baktı.

"Denizin bakıcısı olmak için mi?"
Hm. Adı Denizmiş bakılacak çocuğun.

"Evet. Hala bulunmadıysa tabii"

Ya bu iş de olmazsa diye içime korku geldi.

Başını iki yana salladı "o kadar kolay değil o iş."
Kaşlarımı çatarak bi süre evi süzdüm. Sonra da

"Neden?" Dedim.

"Gel benimle"

Kapının önüne kadar geldiğimizde zile bastı ve bi kadın kapıyı açıp geri çekildi.

Geniş, ferah bir salon. Abartılı eşya yok. Gereksiz şeyler yok.
Her şey sade ve şık.

Benden küçük olduğunu düşündüğüm kadına
"kızım Aras Bey'e haber ver" Dedi.

Kız başıyla onaylayıp  hızla merdivenlerden yukarı çıktı.

"Arif abi, tavla atar mıyız?"  otuz iki diş sırıtarak içeri giren genç adam beni görünce boğazını temizleyip elini uzattı

"Pardon, ben Arif abimi tek sandım da. Ayaz ben"

Gülümseyerek bana uzanan elini tuttum. 
"Beren"

ANNE Where stories live. Discover now