üç¡

7.7K 753 440
                                    

kayan gözlüğünü bir kez daha yerine oturtmuştu jeongguk. sırt çantasının kollarını sıkıca tutuyor ve küçük adımlarla yürüyordu okuluna.

"hey jeongguk!"

adını duyduğunda okulun geldiği yere dönmüştü.

"taehyung?"

mırıltı gibi konuştuğunda kendisinden birazcık daha uzun boylu çocuk, arkadaşlarıyla beraber yaslandığı duvardan ayrılıp yavaş adımlarla jeongguk'a doğru, elleri cebindeyken yürümeye başladı.

"bil bakalım ben küçük jeon hakkında ne öğrendim?"

gözlüğünü tekrar düzeltti jeongguk ve gözlerini kaçırdı.

"n-ne öğrendin?"

daha da düşen ses tonuyla sesini duymak zorlaşıyordu. taehyung, jeongguk'un gözlerinin önüne boynu gelecek şekilde biraz daha yaklaştığındaysa jeongguk kafasını kaldırmadan öylece durup burnuna gelen şeftali kokusunu koklamıştı. taehyung ise jeongguk'un kulağına eğildi ve;

"küçüğümüz evlatlık alınmış."

kafasını birazcık kaldırıp yüz yüze geldiklerinde, jeongguk gözlerini taehyung'unkilerle birleştirdi ve fısıltıyla "yapma" dedi.

"siz! buraya bakın!"

"taehyung uzatma ve yap."

uzun boylu ve iri yapılı arkadaşı taehyung'u uyardı fakat taehyung'un pek de umrunda olduğu söylenemezdi.

"yanımdaki çocuğu herkes tanıyor değil mi?"

işaret parmağıyla yanındakini gösterdi. öğrenciler şaşkınlıkla taehyung'a bakıyordu.

"bakın, bu çok sevdiğiniz çocuğu ailesi pek sevememiş galiba. ailesi onu bırakıp puf olmuş ve onu sahiplenen kişiler de iki tane babaymış."

herkes aralarında jeongguk'a bakarak fısıldaşmaya ve sağlayıcı bir şekilde bakmaya başladılar. bazıları takmamış ve okula girmiş, bazıları jeon'un iki tane babası olduğunu duyunca kahkahalar atarak dalga geçmiş, bazıları ise sanki önemli bir şey öğrenmiş gibi şaşıp kalmışlardı.

taehyung, arkasını döndüğünde kendisine bakan iki dolu göz görmüştü. Jeongguk olduğu yerde duruyor ve taehyung'a bakıyordu.

"n-neden?"

düşük ses tonuyla sordu Jeongguk. taehyung'un alaylı gülüşü anında solmuş ve ne yaptığına bakmıştı. arkasında onlarca insan jeongguk'a bakıyor ve tonlarca aşağılık kelime, hakaret ve alayla gülüp konuşuyorlardı.

taehyung tekrar önüne döndüğündeyse, jeon, kafasını öne eğip hızla yürümeye başlamış ve taehyung'a omuz atarak onun küçükçe sendelemesini sağlamış, okul kapısına doğru hızla ilerlemişti.








-








jeon okul koridorlarında hızla koşuşturuyorken yakın arkadaşı jaebum'a çarptı.

"hey! iyi misin?"

jeon arkadaşına bakmadan kısaca kafa sallayıp sınıfına doğru koşmaya devam etti.

"jeongguk! akşam evine geleceğim!"

arkadaşı olanları anlamamışken, o sırada tekrar omzuna biri çarpmıştı.

"ne oluyor bugün?"

taehyung jaebum'u kolundan tutmuş ve kendine çevirmişti:

"nerede?"

"kim nerede?"

jaebum şaşkınlıkla bir koluna bir taehyung'a bakıyordu.

"jeongguk. o nereye gitti?"

"sınıfa sanırım, şuradan gitti."

taehyung nefes verip jaebum'un kolunu bıraktı ve jeongguk'un sınıfına doğru ilerledi.

"jeon!"

herkes deliler gibi koşan taehyung ve jeongguk'a bakıyordu. taehyung, jeongguk'un sınıfının kapısına geldiğinde karşısına çıkan küçük olan, büyüğün göğsüne çarpıp duraksadı. taehyung bakışlarını kıvırcık saçlı çocuğa çevirdi.

"nereye?"

jungkook omuz silkip geçmeye çalıştığında taehyung elini kapıya koyup geçmesini engelledi.

"gitme. dinle lütfen."

jeongguk eğilip elindeki poşetle tuvalete koştuğunda taehyung'ta peşinden gitmişti fakat jeon çoktan kendini bir kabine kitlemiş ve poşettekini çıkarıp tuvalete dökmeye başlamıştı. elindeki taehyung'un sırasına bıraktığı kokuydu.

"hey jeongguk!"

işini bitirip poşeti de orada bıraktı jeongguk. kapının kilidini açtı ve yavaşça çıktı kabinden. taehyung ise merakla bir içeriye bir jeon'a bakıyordu.

"ne yaptın?"

jeon kafasını eğdi ve gözlüğünü bir kez daha düzeltti.

"yapmam gerekeni."

dönüp gidecekken kolundan tuttu taehyung.

"arkadaşlarım senden özür dilemem gerektiğini söyledi."

"gerek yok tehyung. arkadaşların söylediği için özür dilemen, hiçbir şeyi değiştirmez"

jeongguk hızla tuvaletten çıktı. taehyung ise çilek kokulu tuvalette bir başına kalakaldı.

shampooWhere stories live. Discover now