Canımın İçi

17 1 0
                                    

Gün ağarmış hemşire kız büyük bir sevinçle gelmiş kendisine ait bütün kitaplara imza attırmıştı..

" Çok teşekkür ederim efendim. Çok mutlu oldum sayenizde."

"Estağfurullah kızım ben teşekkür ederim. Emeğime güzel vaktinden ayırıp önem kattığın için."

" Sağolun efendim sağolun."

Buğra zorda olsa bir anlığına gözlerini ve ellerini Gamzeden çekmiş doktoruyla konuşmaya gitmişti. Gamze sorduğunda ise hasretine eşlik edecek iki bardak çay almaya gittiğini söylemişti..

" Merhaba efendim müsait misiniz? "

" Tabiki efendim buyrun hoşgeldiniz."

" Hastanız Gamze hanım hakkında konuşmaya geldim."

" Yakınımı olursunuz efendim."

" Kendisinin canıyım ben efendim."

" Anladım efendim anladım. Durumu biliyor musunuz bilmiyorum ama şahsen bende çok üzüldüm kendisi için. "

" Bunun yokmu tedavisi efendim. Ne yapmamız gerekiyor, neler yapalım, ne gelir elimizden. "

" Biliyorsunuz ki bu tür hastalıklarda yapabilecek henüz birşeyler yok. Yapabileceğimiz en güzel şey dua etmek bu noktada. Gerisi ilahi takdirindir ancak. "

" Efendim bana net konuşur musunuz lütfen. Kalan ömrümüzü burdamı geçirelim yani. "

" Bakın çok üzgün olduğunuzu görüyorum. Fakat bu hayatın bir parçası işte. Bütün insanlar aynı şeyi yaşamıyor. Hanfendiye en başından gereken bilgiyi vermiştik aslında. Burda olması birşey değiştirmiyor. Kendisine eve dönmesini ve ailesiyle vakit geçirmesini önermiştik. Kendisine daha iyi gelir diye ısrarda etmiştik fakat burda kalmayı tercih etti. Kullandığı bir tür ilaçlar var bunu evdede kontrollü bir şekilde devam ettirebilir aslında. "

" Peki zaman olarak.. "

" Dediğim gibi bu konuda kesin birşey söylemek mümkün değil. Fakat önceki hastalarda iki, üç yıl sürdüğünü gördük. "

" Peki efendim peki. "

" Geçmiş olsun efendim. "

" Sağolun sağolun.. "

Kendi kendine konuşmaya başlamıştı yeniden Buğra. Fakat içindeki adamın ağlama sesini etrafındaki herkes duyuyor gibiydi. Buna Gamzede dahildi yalnız Buğra farkında değildi. Hislerini saklayabildiğine inanıyordu. Belkide inanmakla avutuyordu kendini. İki bardak çay almış canının en içine gelmişti..

" Buğra.."

" Efendim canımın içi."

" Söz vermiştin bana."

"Söz verdiğim gibi işte. Görüyorsun üzülmüyorum artık hem bak çay getirdim. Çayımızı içelim sıcak sıcak."

" Buğra, avucunda tuttuğun çay bardağı bile yüreğinin hüznünü vuruyor gün yüzüne."

" Sırf beni güldürmek için çay bardağını bile edebiyata dönüştürdün canımın içi. Helal gerçekten. "

" Dalga geçme Buğra ya, demek istiyorum ki sen çayı bu şekilde ruhsuz ve istemsizce içmezsinki. Öylesine tutuyorsun şuan elinde. Kabul et işte sözünü tutamıyorsun be adam. "

" Öylemi. "

" Öyle tabi. "

" Hadi iç çayını gidiyoruz. Yada içme gittiğimiz yerde içeriz soluklanırken. "

Ahiretliğim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin