MAĞARA

4.3K 386 907
                                    


Medya: The Wolf And The Sheep (Alec Benjamin)

Bölümü yazmak saatlerimi aldı, en az iki yüz yorum beklediğimi soyleyeyim şimdiden :)

Küçük çocuk, duyduğu seslerle birlikte uykusundan uyandı ve dikkatle sol tarafındaki yatağa doğru baktı. Birisi ağlıyordu, ve ses oradan geliyordu. Fakat karanlıkta hiçbir şey göremiyordu. Belki de o ses hiç var olmamıştı.

Sonra aklına geldi ki, zaten bu küçük odada tek başına kalıyordu. Birinin ağladığını duyması olanaksızdı. Bunun üzerine gözlerini kapattı ve uyumaya çalıştı.

"Hayır..." şimdi de o kişi konuşuyordu. Tom duraksadı. Ve sonra, anılar beynine hücum etti; gerçek üzerine bir bomba misali çöktü: Artık odada tek başına kalmıyordu.

Sessizce ayağa kalktı ve hafif hafif titreyen kıza doğru yaklaştı. "Hayır..." Diyordu tekrardan; korkmuştu. Acaba rüyasında ne görüyordu? Tom yutkundu. Annesini ya da babasını görüyor olabilir miydi?

Kızı inceledi. Kahvenin açık bir tonu olan saçları yüzüne yapışmış, ter içinde kalmıştı. Normalde mavi olan gözleri kapalıydı; kirpikleriyse akan her gözyaşı damlasından sonra hafifçe titreşiyordu.

Tom, kararsızlıkla elini öne doğru uzattı. Acaba, ona dokunursa kız uyanır mıydı? Ama hemen sonra bu fikirden vazgeçerek elini geri çekti, kız uyanırsa yalnış anlayabilirdi. Sonuçta birkaç gün önce onun bacağını kırmıştı.

Tom nedenini bilmese de birkaç dakika daha ayakta öylece bekledi ve küçük kızın yüzünü ıslatan yaşları seyretti.

En sonunda kızın hıçkırıkları dinmeye başladı, hızlıca inip kalkan göğsünün hareketleri yavaşladı. Bunun üzerine Tom kendi yatağına doğru ilerledi ve az önce neredeyse ona acıma duyarken hislerinin bir anda değişiverdiğini hissetti.

__

Sabah olmuştu. Küçük Elena Bluove, derin bir nefes aldı.

Çünkü neredeyse sıkıntıdan patladı patlayacaktı. Kırık bacağı yüzünden neredeyse bir haftadır yatıyordu. Üstelik bir türlü de iyileşiyor gibi gelmiyordu gözüne. Kollarını birleştirdi ve dudağını büzdü. Bütün yaşıtları şu anda dışarıda kar topu oynuyordu! O ise küçük bir odada, baş belası çocuğun tekiyle kalakalmıştı. Üstelik o çocuk bu bir haftalık süreçte, onu bu hâle soktuğu için kendisinden özür bile dilememişti.

Kafasını yana çevirdi ve her zamanki gibi ahşap sandalyesine kurulmuş, pencereden dışarıyı seyreden minik Riddle'a öfkeli öfkeli baktı. "YETER ARTIK! BİR ŞEYLER YAPMAK İSTİYORUM! OTURMAK İSTEMİYORUM!" Haykırışı odada yankılandı ve Elena'nın kendisi de bu duruma, yani sıkıntısının dışarıya bu kadar büyük bir patlama olarak yansımasına şaşırdı. Tom'un negatif havası kendisini de etkilemiş olmalıydı.

Küçük Tom kafasını çevirip Elena'ya ters bir bakış attı. "Bağırmayı kes."

Kız, kendisini tersleyen çocuğun bakışını aynen ona iade ederken konuştu, "Kar topu oynamak istiyordum! Ama senin yüzünden burada kaldım."

Riddle gözlerini devirirken 'oda arkadaşının' ne kadar da çocukça davrandığını fark etti. İçten içe ben yaşıtlarımdan çok daha olgunum, her zamanki gibi, diye geçirdi.

"Bari benimle konuş." Dedi minik Elena sesi sakin bir tona bürünürken. "Sıkıldım."

Yeşil gözlü oğlan yavaşça kaşlarını kaldırdı. "Dün senin bacağını kırdım ve benimle konuşmak istiyorsun. Ya gerçekten aptalsın ya da beni kandırmaya çalışıyorsun."

GİZLİ UYUM -TOM RIDDLE FIC-Where stories live. Discover now