18.BÖLÜM (Yolculuk)

75 17 0
                                    

Yarın'ı düşünmek bile istemiyordum. Hep Kayanın yanında kalmak istiyordum.

Ama hayat her zaman adil olmayabilir...

18 Ocak 2018

Akşam eve yorgun argın gelsemde içimde küçük bir heyecan vardı. Yarın hayal mi? Gerçek mi? Vizyona giriyordu. Enesin bir sürü planları vardı. Çoğu şehiri gezeceklerdi.

Koltuğa uzanıp telefonu elime aldım ve kalan netimi görünce ister istemez yüzümü buruşturdum. Yok abi! Bu internetin bana garezi vardı. Elimden su gibi akıp gidiyordu sanki.

Telefonum mesaj bildirimiyle titrerken kimin mesaj attığını umursamadan tıkladım. Can sıkıntısına bir mesaj iyi gelebilirdi.

Mesaj Kayadandı.

Kaya: Ada yarın müsait misin?

Ada: Yani şuan bir işim yok gibi. Ne oldu ki?

Kaya: Yarın film vizyona giriyor ya Bende dedim ki yarın ben seni müsait bir vakitte alayım. Beraber sinemaya gidelim. Doğaçlama... Hangi salona denk gelirsek. Acaba bizi tanıyacaklar mı?

Kayanın attığı mesaj'a gülümsedim. Buna tepki ancak ses kaydıyla verebilirdim.

Ada🎙️: *gülme sesi* Kaya sen iyi misin? Ben youtuber falan mıyım beni tanıyacaklar? *gülme sesi*

Ada🎙️: Ama tabi seni tanıyacaklar mı merak ettim.

Kaya🎙️: *gülme sesi* Dalga geçme gız. *gülme sesi* Lafın gelişi öyle dedim.

Ada🎙️: O zaman bana okey. Yarın görüşürüz.

Kaya🎙️: Tamam mükemmel. O zaman yarın görüşürüz.

Kaya 🎙️: İyi geceler...

Ada: Sanadaa...

Telefonu yatağımın yanındaki komidin'e bıraktım. Çoğu insan telefonunu gece yatarken kapatırdı. Ama ben asla kapatmazdım. Sonuçta gece telefona ihtiyacım olabilirdi.

19 Ocak 2018

Gece 04:00 Suları:

Her sıradan insan gibi uyuyordum. Ta ki telefonumun zil sesini duyana kadar...

Gözümü bile açmamıştım. Elim refleksle telefona uzanmıştı.

"Alo..."

"Ada uyanman lazım."

Ardanın endişeli sesi kulağımı doldururken uykumdan hiçbir eser kalmamıştı.

" Uyandım. Ne oldu bir şeyin mi var?"

" Birazdan evde olurum. Hazırlan aşağı in."

Telefonu kapattığında endişeyle yataktan indim.

" Kesin bir şey oldu. " dedim içimden.

Üstüme bir şeyler geçirip alel acele aşağı indim. Arabaya bindim. Ardanın yüzü sapsarıydı.

" Abi ne oldu? Söyleyecek misin? "

Ağzını bıçak açmıyordu. Ve ben yerimde duramıyordum.

" Abi aç şu ağzını artık... Bir şey söyle."

" Açacağım." dedi yüksek bir sesle. Ve devam etti.

" Açacağım kardeşim ama ilk önce bir cümleleri toplamama izin ver."

Nefes verdim. Ne olduğunu bilmiyordum ama iyi şeyler olmadığı kesindi.

" Abicim Eskişehire dönüyoruz. "

" Neden? " diye atıldığımda bir süre durup devam etti.

" Hemen panikleme. Evde küçük bir gaz kaçağı çıkmış. "

Hayat, abimin ağzından çıkan kelimelerden sonra bir an durmuştu sanki...

" Annemle babam uzun süre içeride kalmışlar. Şuan hastanedelermiş."

Kalbim ise Anne ve Babamı duymakla büyük bir acı içinde kıvranmıştı. Kendimi çok sıkmış olmalıydım ki abim cümlesini bitirir bitirmez gözyaşlarım kendini serbest bırakmıştı.

Abim kafasını bir bana bir yola çeviriyordu. Sağ elini omzuma koydu.

" Ada iyi misin?"

Hiçbir tepki vermemiştim. Gözlerimden akan yaşla önüme bakıyordum sadece...

Yan taraftan uzandığı şişeyi bana uzattı.

" Al şunu iç abim. Toparlan. Kendine gel! Ailemiz için güçlü olmak zorundayız."

Tepkisiz bir şekilde uzattığı şişeyi aldım ve sakinleşmeye çalışarak yudumladım. Güçlü olmalıydım değil mi? Benden beklenen tek şey bu değil miydi?

Şişeyi kenara koyup kafamı koltuğa yasladım. Dışarıyı izliyordum ve yaşadığım şeyleri düşünüyordum.

Tam ortalık duruldu derken bu çıkmıştı. Ve şuan Annemin ve Babamın sağ olduğunu bile bilmiyordum. Belki bir şey olmuştu. Belki durumları çok ağırdı. Ama abim şuan bana belli etmiyordu. Çünkü küçük bir şey olsa biz endişelenmeyelim diye bize haber vermezlerdi.

Düşünceden kafayı yemek üzereydim ama yol bitmiyordu. Saat 06:30 gibiydi. Mola vermiştik. Abim arabayı yanaştırdıktan sonra bana döndü.

" Elini yüzünü yıka gel Ada. Benim bir kaç işim var. Ama çok oyalanma"

Kafamı sallayıp arabadan indim. Tesis'in tuvaletine girip aynadan yansımama baktım. Gözlerim çökmüştü. Saçlarım dağınıktı. Tipime aldırmadan yüzüme soğuk su çarpıp Arabaya döndüm.

Çok az bir yolumuz kalmıştı. Ve hava neredeyse aydınlanmıştı.

Kafamı cama yasladım. Uyumaya çalıştım. Ama gözümü her kapatışımda aklıma kötü senaryolar geliyordu.

Eskişehir tabelasını gördüğümde derin bir nefes verdim. Yakında Anne ve Babamın yanında olacaktım. Yada öyle ümit ediyordum.










DONUT KATLİAMI || (YOUTUBERLAR) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin