22. Bölüm

795 86 36
                                    

Geçen birkaç saatin ardından, Yiğit dükkana geri dönmek için, Aykız da anası Mihrimah hatuna gitmek için ayaklanmıştı. Aykız dış kıyafetini giyip peçesini takana kadar Yiğit avluda onu beklemişti. Konağın kapısından çıkıp, kendisi gibi zarif pabuçlarını ayağına geçirdi. Yiğit dikkatle Aykız'ı izliyordu. Kendisine doğru gelirken göz göze gelmişler, Aykız utanıp bakışlarını çevirmişti. Öyle uzunca bir süre Yiğit'in kendisine bakması utandırmıştı. Yiğit'in tek düşündüğü ise, peçesinden taşmış yara izi ve bütünüyle uyum içerisinde olan gözleriydi. Aykız utançla gözlerini kaçırınca Yiğit haylazca gülümsemişti. Bu hallerini seviyordu. Aykız sonunda Yiğit'in yanına geldiğinde ikisi de çıkmak için hazırdı. Tam kapıyı açtıklarında, karşılarında elini yumruk yapmış bir kadın buldular. En az ellili yaşlarında gösteren kadın, kısa ve tombuldu. Beyaz tenli yüzü yılların getirmiş olduğu birkaç kırışıklık taşıyordu. İkiliyi gördüğü anda gözleri parlamıştı adeta. Tombul yüzünde kocaman bir gülümseme yayıldı. Hiç beklemeden içeriye girmek için bir adım attı. Yiğit ve Aykız da kenarı çekilmek zorunda kalmıştı. Her ikisi de oldukça şaşkın bakışlarla kadını izliyordu. Sonunda her ikisinin gözleri birbirini bulmuştu. Yiğit kadını tanıdığından Aykız'a "Yandık" dercesine bir bakış yollamıştı. Dudakları garip bir hal alırken, bir elini de yüzüne kapatmıştı. Aykız genelde bu mimikleri bir şeyden memnun olmadığında yapardı. Kadın çoktan avluda ki oturaklara oturmuş, çifte gülümseyerek bakıyordu. Aykız hala gülümserken, ağzının içinde birkaç cümle geveledi.

" Bu kadın da kim?" Yiğit de dikkatle kadına bakıyordu, derince soludu.

" Kendisi Çolpan hatun olur, babamın halası. Biraz meraklı bir kadındır, fazla soru sorar." Bunları söyledikten sonra omuz silkip Çolpan hatunun yanına ilerlemişti. Hiçbir şey anlamayan Aykız da peşinden giderek Yiğit'e ayak uydurmuştu. Yiğit Çolpan hatunun uzattığı elini öpüp, oturaklardan birine oturdu. Aykız önce yüzünde ki peçeyi çıkarıp bir kenarı koydu. Hemen ardından Çolpan hatunun elini öpmüş, halini hatırını sormuştu.

" Ah gerçekten de ne kadar güzel bir hanımefendisin. Seninle tanıştığım için müteşekkir oldum evladım." Aykız kadının sesinde ki narin tona öyle hayran kalmıştı ki, ne kadar zarif biri olduğunu düşünmeden edemedi.

" Bende sizinle tanıştığım için müteşekkirim efendim." Çolpan hatun dikkatli yan yana oturan çifti süzdü.

" Evlendiğinizi duyunca öyle mutlu oldum ki, düğüne katılamadığım için oldukça fazla üzüldüm. Ama sonunda sizi görebilme şansım oldu. Yiğit'in nasıl da zarif, güzel bir kadınla evlendiğini görmek beni çok neşelendirdi." Aykız utançla gözlerini yere eğmişti. Çolpan hatun kendisini çok fazla övdüğünden ne diyeceğini bilememişti. Gülümseyip ağzının içinden teşekkür etti. Çolpan hatun sanki yüzünde ki bir detayı yeni fark etmiş gibi, yüzü düştü.

" Ah güzel kızım, bu güzel yüzünde bu yarayı nasıl açabildin." Bu sözlerinin ardından Aykız'ın gözleri kısa süreli Yiğit'e döndü.

" Küçükken birisine çarptım, yüzüstü düştüğüm için taş yardı. İzi kalan derin bir yara açıldı." Çolpan hatun biraz Aykız'a yaklaşıp elini çenesine sabitledi.

" Ah zavallı kızım, talihsiz bir olay olmuş. Lakin hala çok güzelsin." Sürekli konuşuyor ve soru soruyordu.

" Senin asla evlenemeyeceğini düşünmüştüm oysaki. Ah hele böyle naif bir kadın bulduğun için çok şanslısın. Kim sana katlanabilirdi ki." Sonrasında kısık sesli bir kahkaha atmıştı.

" Elbette ki şaka yapıyorum. Senin o güzel yüreğin yok mu? Seni mükemmel biri yapıyor evladım. " Aykız bir şeyler ikram etmek istediğinden izin istemiş ve kahve yapmak için konağa girmişti. Bakır cezveye su ve kahveyi koyup iyice karıştırdı. Sonrasında cezveyi ateşe koydu. Kahve yavaşça köpüklenmeye başlarken, Aykız da bakır tepsiye kahve fincanlarını dizdi. Ateşte iyice köpüklenmiş olan kahvenin köpüğünü fincanlara paylaştırdı. Sonrasında taşmadan önce ateşten alıp, kahveyi cezvelere döktü. Kahvenin yanında ki küçük cam bardaklara testideki soğuk suyu doldurdu. Derin bir nefes aldıktan sonra avluya geri döndü. Tebessümle kahveleri dağıttı. Çolpan hatun önce kahveyi içince Aykız aç olmadığını anlamış olmuştu. Çolpan hatun kahveden aldığı küçük bir yudumdan sonra, övgülerini Aykız'a sıralamayı unutmamıştı.

DİVANE-İ AŞKWhere stories live. Discover now