Özel Bölüm

5.7K 447 158
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

İkindi vaktinin serin havasının hissedildiği deniz kenarının sessiz kumsalında bir genç, kayalıklara oturmuş öylece denizi izliyordu.

Sessizliği bozan yegâne şey, bu serin havada deniz kenarında bulunan tek tük insana çiçek satmaya çalışan küçük bir kızın nazik çabalarıydı.

İkindi ezanı okunmuş, vakit girmişti. Genç çocuk ise, uzun bir süredir gününü beş vakte bölmeyi bırakmıştı.

Çiçekçi kız, puslu bakışlarını bir an olsun denizden ayırmayan gencin yanına yaklaşmaya başladı bu sefer fakat tam anlamıyla ilerleyemedi kayalıklarda oturan gencin yanına. Kendisi için kayalıklar fazla tehlikeli görünüyordu ve bu yüzden uzaktan uzağa nazikçe seslenmekle yetindi.

"Serin havalarda güzelliğini yitirmeyen, baktığınızda içinizi ısıtacak nergislerim var. İster misiniz?"

Bakışlarını dalgalı denizde tutmaya devam eden genç, nergis çiçeğinin adını duymasıyla derin bir nefes verdi. Birkaç saniyenin ardından küçük kızın sorusunu cevapsız bırakarak kendisi bir soru yöneltti. Küçük kız bile, duyduğu soğuk sesten çıkan hüznü iliklerine kadar hissetmiş ve irkilmişti.

"Sizin oralarda, nedir bu çiçeğin anlamı?"

Daha önce çiçek sattığı kimse böyle bir soru sormadığı için şaşırıp duraksadı küçük kız. Daha sonra hatırladığı şeyle sesini bu rüzgârlı havada duyurmak için yükselterek konuştu.

"Anlamını bilmiyorum fakat bizim oralarda bu çiçeklerin mûcize getirdiğine inanılır. Hayatında yeni bir sevgi ve mutluluğun varlığını temsil ettiğini düşünürüz."

Genç çocuk alayla güldü. İstemsiz bir şekilde olmuştu bu. Bakışları ne kadar durgunsa, dudakları o kadar alayla kıvrılmıştı. Bu gülüş küçük kızın zoruna gitse de, sabırla beklemeye devam etti.

Derin dalgaların, denizden daha çok olduğu puslu gözlerini yine oradan ayırmadan ve soğuk fakat kederli sesini küçük kıza duyurmaya çalışmadan mırıldandı.

"Mûcize, öyle mi? Ben mûcizelere inanmam."

Ardından oturduğu yerden kalkarak küçük kızın elindeki tüm çiçekleri satın almış ve eve doğru gitmeye başlamıştı.

Eve normalden daha erken dönmesinin sebebi, babaannesinin gergin sesini gizleyemeden telefonla arayarak, erken gelmesini rica etmiş olmasıydı.

Genç, elindeki nergislere bir kez olsun bakmadan kapıyı tıklattı yavaşça. Kapıyı, yaşadığı on dokuz yıl boyunca olduğu gibi, babaannesi açtı. Ona gülümsemek istese de, sadece kuru bir şekilde elini öperek çiçekleri uzattı.

Yaşlı kadın, şaşkınlıkla elindeki güzel kokulu çiçeklere baktı. Burnuna yaklaştırıp kokladığında, ayaklarının titrediğini ve yüreğinin sıkıştığını hissetti. Mazinin keskin sancıları saplandı tekrar yüreğine, ağzını açıp teşekkür bile edemedi. Yalnızca yaşlarla dolan gözlerini torununa çevirebildi. Yıllar sonra bu kokuyu, özellikle de torununun duymaktan sakındığı bu kokuyu, neden eve kendi elleriyle geri getirdiğini anlayamamıştı.

Sarıklı (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin