4 | kiss it better

14.1K 1.4K 469
                                    

Human - Christina Perri eşliğinde yazılmış bir bölümdür.

Bu dünyadaki en büyük çaresizliklerden biri: gözünüzün önünde yok olan dostunuza yardımı dokunacak hiçbir şey yapamayacak oluşunuzdur. Elinizden bir şey gelmediği için kendinize öfkelenir, daha fazlası adına çabalayıp durursunuz fakat bunlar aslında hiçbir işe yaramaz, belki vicdanınızı biraz olsun rahatlatmak dışında.

Çünkü her şeyden önce, biz yalnızca insanız ve birçok durum için yeterince kudretli değiliz. Yine de bu kendimizi suçlamaya engel miydi? İnsanın kendisinden uzaklaşmak istemesi, kendine katlanamamaya başlaması, olduğu şeyden tiksinmeye başlaması normal değil miydi?

Belki değildi fakaf normal olması da gerekmezdi, çünkü bazı hisler durdurulamazdı. Aynaya her baktığımda kendime suçsuz olduğumu hatırlatıyor olmam bir işe yaramazdı, gerçekler duygularımı etkileyemiyordu bir türlü.

O gece Jimin'i ara sokakların birinde bulduğumuzdan bu yana üç hafta geçmişti ve bununla beraber birçok şey değişmişti. Hayır, duygusal anlamda değil, gerçekten çok şey değişmişti.

Jimin, benim güzeller güzeli dostum, tamamen çökmüştü ve biz hiçbir şey yapamamıştık. Polise haber vermiştik fakat o gece o sokaktaki güvenlik kameraları çalışmadığından dolayı, hiçbir şekilde adamın kimliğini bulamamışlardı, dolayısıyla o orospu çocuğu çevrelerde geziniyor, benim dostum her gün daha da yitip giderken hayatını yaşamaya devam ediyordu.

İlk günlerde, olabildiğince yanındaydık ve sürekli kontrol ediyorduk fakat bir süre sonra, gördüğü kabuslar yüzünden travmatik davranışlarda bulunmaya başladı. Ona dokunduğumuz zaman bazen irkiliyor, eskisi kadar yakın davranışlardan çekiniyordu. En kötüsüyse, artık ağlayarak uyandığında ona sarılıp sakinleştiremiyorduk çünkü sikeyim ki, hepimiz alfaydık ve alfa kokusu onu korkutuyordu. Benim biricik çocukluk dostum için artık güveneceği bir liman değil, tehlikeydim.

Onu asla suçlamıyordum, çünkü haklıydı. Doyumsuz, kontrolsüz, güç kullanmayı seven, siktiri boktan bir cinsiyet olduğumuzu fark ettirdi bana Jimin. Deltalardan hoşlanmıyordum fakat Tanrı aşkına, kimdim ben? Ben, en yakın dostuma tecavüz eden herifle aynı cinsiyete sahiptim, kim oluyordum da böyle davranabiliyordum ki? Berbattık, belki onlardan bile berbattık. Onlar kadar gücümüz olsa, hepsinden daha cani davranırdık belki de. Biz, muhtemel ki bu dünyadaki masum insanların başına gelmiş en kötü şeylerdendik. Genellemeyi ve diğer tüm şeyleri siktir ediyordum, çünkü benim gösterdiğim iyilik cinsiyetimin adını iyiye çıkartmıyordu. Omegalar güçlenip toplumdaki yerlerini oluşturmaya çalışırken büyük yollar katetmişlerdi. Jimin, küçüklüğünden beri ona yapılan hiçbir haksızlığa sessiz kalmadı, susturulmaya çalışsa da. Fakat biz yozlaşmıştık bir defa, düzelmiyorduk. Biz bastırılıyorduk. Küçüklüğümden beri annem tarafından bu konuda eğitilmiş bir alfaydım ben. Hepimiz eşittik, hepimiz güçlüydük, fırsat verildiği müddetçe.

Peki ya böyle eğitilmeseydim? Kendi hâline bırakılmış bir alfa olsaydım, tamamen içgüdülerimle baş başa kalsaydım da böyle olur muydum? Tüm cinsiyetlere eşit derecede önem veren, bu konuda hiçbir ayrıma gitmeyen bir insan olabilir miydim?

Hayır, olamazdım.

Etraftan görerek kapmadığımız bazı şeylere sahibiz, biz insanlar. İçgüdüsel, yaratılışsal olarak belli başlı özelliklerimiz var. Omegaların çocuklara olan korumacılığı sonradan öğrenilmiş bir özellik değildir, doğurganlıklarının sonucu olan bir içgüdüdür. Güvenli gördükleri yerleri tercih etme sebepleri de budur. Çünkü omega cinsiyetinin en öne çıkan özelliği, doğurganlıkları ve yuva kurmaya yatkınlıklarıdır. Dolayısıyla içgüdüleriyle hareket eden bir omega, anne olma eğilimindedir. Fakat etrafından bir şeyler öğrenmiş bir omega çocuk fikrinden hoşlanmayabilir.

james joint ;; taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin