1.3

99 8 2
                                    

     Yoona sabah gözlerini açtığında kendi bedenindeydi odasindan içeriye giren ılık hava tenine nüfus edip gitmişti. Yastığın yanındaki çiçeği farketti yoona wonho onun için bırakmıştı ama ondan baska ne bir not ne de başka bir şey vardı. Hızla ayağa kalktı ve kumbarasindaki bütün paraları alarak cüzdanına koydu.

    Neden mi? Çünkü bugün wonhonun yanına gidecek ve her şeyi kendi gözüyle görecekti. Çantasını hızla hazirladi ve evdekilere mini bir not bırakarak trene yetişmek için var gücüyle koştu yoona. Bu koşuş sanki trene değil de wonhoya yetişmek istermiş gibiydi.

   Tren istasyonuna geldiğinde nefes nefese kalmıştı. Yeni aldığı bilete göz gezdirirken beyninde dolaşan sorulara yanıt arıyordu. Ya yanlış yapıyorsa ne olacaktı? Kafasını gökyüzüne çevirdi. Kuşlar ona selam veriyor ve devam et diyordu adeta. Bir süre yüzü gökyüzüne bakarken gozlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.

    Ya şimdi ya da asla.. Trenin düdüğü ısrarla çaldığında koşarak trene bindi. Elindeki bilet ile oturacağı yeri kontrol ederek cam kenarına yerleşti. Ortam sessiz,trende ise klasik bir müzik çalıyordu. Yüreği ağzında atan bu genç kız için sakinleştirici ilaç gibiydi bu müzik..

   'Ya beni görmek istemezse?' Beynini kemirip duran bu düşüncelere dalmak istemiyordu. Sadece yolu izleyerek güzel şeyler düşünmek istiyordu. Kulaklıklarını takarak kendini ritme bıraktı. Kalbinde anlam veremediği bir dans,ritimle ortaya karışan bir cümbüş vardı.

     'Kader, her şeyden daha güçlüdür kızım. Insanları yapboz parçası gibi birbirine bağlar. Her insan bir gün o parçaya ulaşır bunu asla unutma.'  Babasının sözleri, üzerinden geçen yıllara, vazgeçilmez denilen zamana karşı dimdik ayakta duruyordu. Gulumsemesine engel olamazken aklına shownu geliyordu.

   O olduğunu anlar mıydı? Belki de wonho her şeyi ona çoktan anlatmıştı. Görünce sevinebilirdi de. Terazinin ortasında kaderini anlamaya çalışıyordu yoona. Trenin camını yavaşça aralayarak elini camdan dışarıya uzattı. Rüzgarın teninde bıraktığı bu hoş hissi asla kaybetmek istemiyordu.

    Gözlerini kapatarak kendini müziğin ve bu güzel rüzgarın etkisine bıraktı. Zamanlar geçecek, yollar bitecek ve o kaderine ulaşmış olacaktı. Ne kadar süre uyuduğunu bilmiyordu gözlerini yavaşça açtığında tren seul istasyonuna giriyordu. Hızla doğruldu ve çantasını alarak duran trenden aşağıya indi.

    Istasyon çok kalabalıktı ve insanlar bir yerlere yetişmeye çalışıyordu. "Afedersiniz buraya.." soru sormaya çalıştığı insanlar ondan hızla uzaklaşmış bazıları trene binmek için acele ederken bazıları da başka yerlere acele ediyorlardı. Olduğu yerde durdu ve çantasının kolunu yavaşça sıktı yoona.

    Bu telaş neydi? Neden insanlar, insan olmak dışında her şeyi yapıyorlardı? Yavaş ve emin adımlarla yukarıya doğru çıktı yoona ve sonra farkettiki burası Wonho'nun okuluna çok yakındı. Saate baktığında  çıkış saatlerine 10 dakika kalmıştı. Koşarak okula doğru ilerlemeye başladı.

   Mesafe azaldıkça içindeki heyecan onun tersi yönde artıyordu. Kısa bir süre sonra nefes nefese okulun önüne gelmişti. Kahkahalar ile bir erkek grubu çıktığında parmak uçlarından saç diplerine kadar ürpermişti. Tam karşısında duruyordu oradaydı işte.

    "Wonho bebeğim bir şeyler yiyelimmm?" Daeyon her zamanki haliyle Wonhoya yapışmıştı. "Bugün olmaz bizimkilerle olacağım git sen." Onlara yaklaşmak istese de yanakları kızarmış dizleri titremişti ona doğru gelirlerken yoona hızla arkasını döndü. O hoş kokusu yanından geçerken bütün evreni kaplamış gibiydi. Kalp atışları daha da artmıştı.

     Onlar yanından geçip gittiklerinde yoonada onları takip etmeye başladı müsait olduğunda onunla konuşacaktı. Bir an hepsi de durduğunda telaşa kapılmıştı yoona onu izlediğini anlamışlar miydi yoksa? Minhyuk bir kafeyi işaret ederek kihyunu kolundan çekiştirip kafeye sokmuştu ardından diğerleri girmiş fakat wonho kapının önünde kalmıştı.

  Cesaretini toplayarak ona doğru seslendi yoona terleyen avuçlarını eteğine silmişti. "Wonho..?" Wonho tek kaşını kaldırarak karşısında gülümseyen yoonaya bakmıştı. Suratı yumuşarken onu tanıdığını biliyordu yoona birkac adım daha atarak ona yaklaşmıştı. "Aşk itirafı mı? Bizim okuldan değil gibisin.." yoona yaklaşmaya devam ederken duraksadı. 

   "Beni hatırlamıyor musun?" Wonho bir süre sustu "bu güzelliği ilk defa görmesem nasıl unuturum?" Yoona gözleri dolarken gülümsemeye çalıştı. Onun için getirdiği bilekliği wonhonun avuçlarına bırakarak arkasını döndü. Onu hatırlamıyordu bu nasıl olurdu?

   Selam bebekler nasılsınız? Geç yazdığım için özür dilerim müsait olamıyorum. Hepiniz değerlisiniz yorumlarınızı okumayı seviyorum yorum bırakmayı unutmayın lütfen 💕💕💖💕💖  ve #EvdeKal

OTHER WORLD // WONHOWhere stories live. Discover now