1.0

379 42 9
                                    

Bu gezegene geleli çoktan bir hafta geçti bile. İlk başta farklı bir yer gibi gözüksede artık alıştık sayılır. Her şey o kadar hızlı gelişti ki Jungkook ile beraber yaşayabileceğimiz bir ev bile tuttuk. Şimdi ise benim zorum ile dışarı çıkmıştık. Oturduğumuz yer işlek bir cadde olduğu için araca gerek olmuyor. Aslında almamız gereken bir şey yok, ben gezmek istediğim için çıkmıştık. İki sokak aşağı indiğimizde karşımda gördüğüm büyük, rengarenk süslü mağaza ile ağzım şaşkınca o şeklini aldı. Üzerinde ise 'catboy shop' yazıyor. Dikkatimi çeken bir diğer yazı ise 'kedicikler sahiplerini bekliyor...'. Böyle bir şey olabilir miydi ki. Merakıma yenik düşerek mağazaya doğru adımlamaya başladım arkamdan gelen Jungkook ile birlikte. Mağazadan içeri girdiğimizde görevli olduğunu düşündüğüm kadın "hoş geldiniz! Nasıl yardımcı olabilirim" dedi. Ne demeliydim sadece merak ettiğim için girmiştim buraya. "ah, ben catboy hakkında bilgi almak istiyorum. Yani catboy ne işe yarar." sıkıntı ile sorduğum soru karşısında kadın alayla gülümsedi. Fazlasıyla sinir bozucu bir kadın.
"catboylar sizin gibi yakışıklı beylerin oyuncağı, onları istediğiniz gibi kullanabilirsiniz." Kadın bunu derken bizi baştan aşağı süzmüş, gözleriyle yemişti. Bense içimden yalnızca 'ne diyor bu yarrak' demekle yetiniyordum. Kadın ciddiyete binmiş ve "Buyurun beni takip edin." demişti. Peşinden ilerliyorduk. En son bir koridordan geçmiş ve catboyların odası olduğunu düşündüğüm bir yere gelmiştik. Yanımızda duran kadının "Size ilgi çekici gelen herhangi birisini alabilirsiniz. Aynı zamanda kedi çocuklar da sahiplerini seçebilirler." demesiyle yirmi'ye yakın kedi çocuğun olduğu alana yürümeye başlamıştım. Arkamda duyduğum ayak sesleri ise Jungkook'un da geldiğine işarettir. Hepsi çok sevimli ve ponçik duruyordu. Farklıydılar, tıpkı benim gibi. Yüzlerine dikkatli bakıyordum çünkü görevli kadın onların da bizi seçebileceğini söylemişti. Bakıyordum ki beni istiyorlar mı istemiyorlar mı anlayabileyim.
"Ben buldum, buldum." diye sevinçli bir bağırtı duymamla arkamı döndüm. Jungkook kedi çocuğunu bulmuş olmalıydı.
Pembe saçlı, dolgun dudaklı, minnoş yanaklı bir kedi çocuktu. Bense hala kedi çocuğumu bulamamış onun beni bulmasını bekliyordum. Bana kalsa hepsi çok sevimliydi ve hepsini alabilirdim. Ama aldığım kişi özel olsun istiyordum. Etrafıma bakınmaya devam ederken üstümde bakışların olduğunu hissetmiştim. Kafamı çevirdiğimde bana şaşkınlıkla bakan kedi çocuktan başkası değildi. Sanki hayran kalmış gibiydi. Yüzümü mü fark etmişti? Yanına gitmeli miydim? Ne diyerek söze başlayabilirdim ki? Aklımda ki milyon tane soruyla ayaklarım çoktan bana bakan kedi çocuğa doğru adımlarını atmaya başlamıştı.Yanına vardığımda ikimizde şaşkınca birbirimize bakıyorduk. Bacaklarımı biraz bükmüş boyunun seviyesine gelmeye çalışmıştım. "Merhaba." diyerek söze atılmıştım. Konuşmak istiyordum, tanımak istiyordum. Sanırım kedi çocuğumu seçmiştim. "M-Merhaba." kekelemiş miydi o? Sarılma isteğim saniyeler geçtikçe artıyordu. Tedirgin bir halde bana bakmaya devam ediyor du . "adın ne?". "s-seokjin". Benden korkuyor muydu ki?

Shimmering Paw | TAEJİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin