~17~ Cevapsız Sorular

2.6K 325 115
                                    

Multimediadaki Özgür :*

İnanmıyorum ya! Bu işin arkasında da Beste varmış.Utanmadan gelip birde Azra'yı tuvalette sıkıştırdı. Kesinlikle bunu Azra'yı okula rezil edip, küçük düşürmek için yapmıştır. Gözümde yeterince alçalmıştı ama bunu yapabilecek kadar gözünün döndüğünü sanmıyordum. Hemen bunu Azra'ya söylemeliydim. Zilin çalmasıyla Besteler kütüphaneden çıkıp, sınıflarına gittiler. Bu derslerininde bitmesini bekleyip, Azra'ylan sonra konuşacaktım. Derse girmemeye karar vererek, kütüphanede zaman geçirmeye başladım.

Azra'nın Ağzından:

Bu iddaayı kazanmama sadece iki ders kalmıştı. Bu iddaa da benim olacağı için Burak'tan ne istesem diye düşünmeye başladım. Ondan ne isteyebilirdim ki? Acaba beni popüler yapmasını istemeli miydim? Yada kendini okula rezil etmesini isteyebilirdim. Sanırım şu anda felaket derecede saçmalıyorum. Düşüncelerimden beni ayıran, karnıma gelen sancıydı. Ne sancısı diye düşünüyorsanız, tabikide çiş sancısı. Oturduğum yerde kıvranmaya başladım. Burak'ın fark etmemiş olmasını umarken:
" Yerinde rahat durmayıda mı beceremiyorsun artık? " Kendimi sıkıp, olduğum yerde durmaya çalıştım. Ama olmuyordu. Burak'a baktığımda, şaşkın gözlerle beni izliyordu. Bu lafı kullanıp, çaresizliğe düşmekten nefret ediyordum ama bu sefer gerçekten napıcaktım ben? İddaayı kaybetmek istemiyordum. Yoksa salsa mıydım? Hep kendimden emin konuşmalarım yüzünden, başıma bu olay geldi. Hala kıvranmaya devam ettiğimi gören Burak:
" Yoksa çişin mi geldi? Yanımda salmayı düşünmüyorsun değil mi? " diyerek pis pis sırıtmaya başladı. Sanki bunun başıma geleceğini biliyordu.
" Evet Burak çişim geldi. Çişim geldi diye senin kolunu bırakacak değilim ya. İddaa hala benimdir." 
" Bak ya hala büyük konuşuyor! Görücez bakalım kimin olduğunu. " Burak'ın çişimin geldiğini anlamasına sevinmiştim. Şimdi artık yerimde rahat rahat kıvranabilirdim. Sınıfım hepsinin kendinden geçmesi, benim için büyük bir avantajdı. Bu kıvranışlarımı görselerdi, benimle çoktan dalga geçmeye başlarlardı bile. Hoca sağolsun. Aklımda kazanma hissi zirveye tırmanmışken, ani bir düşüşle en alt sıraya yerleşti. Şu anda sadece aklımda olan şey iddaayı kaybetme ve çişimi altıma kaçırma korkusuydu. Zilin çalmasını beklerken, çişimle adeta bir savaş içindeydim. Burak:
" İddaayı kaybetmek istemediğini biliyorum. İstersen seninle tuvalete kadar gelebilirim. Söz bakmam. " Ne diyordu bu salak öyle? Seninle tuvalete gitmek mi? Saçmalıyordu gerizekalı. Erkek değil mi hepsinin kafası aynı derecede çalışıyor. Burak'a cevap vermeyerek, hala zilin çalmasını bekliyordum. Zilin çalmasıyla, yüzüme kocaman bir tebessüm yerleşti. Evet iddaayı kaybetmek üzereyim. Ve yenilgiye hiç bu kadar hazır olmamıştım gerçekten. Burak'ın kolundan elimi çektim. Az önce bana söylediği lafları bi yerine monte edecektim ama şu anda yapamayacaktım. Burak elimi kolundan çektiğimi görünce, şaşkınca bana baktı. Sonra ise bana en şeytanca gülücüklerini yolladı.
" Azra sen kaybettin! " dedi bana uyuşuk uyuşuk. Bense Burak'a yaklaşıp oturduğum yerden kalkarak, elimle Burak'ın kafasına en ağırlarından bir şaplak attım. Burak'ın yüzüne baktığımda, bana tanıdık olan ' Sen bittin. ' bakışlarını atıyordu. Ama bu sefer kaçacak çok yerim vardı. Burak'ın yanından uzaklaştıktan sonra Burak'a:
" Sıkıysa gel de yakala! " dediğim anda Burak yerinden kalkıp, bana doğru koşmaya başladı. Burak'tan kaçabileceğim tek yer, kızlar tuvaletiydi. Onun koştuğunu görünce bende koşmaya başladım. Burak bana kısa sürede sandığımdan çabuk yaklaştı. Kızlar tuvaletinin önüne geldiğimde Beste ve Dilara kapının önünde duruyorlardı. Nasıl geçecektim oradan, diye düşünürken Burak bana daha fazla yaklaşmıştı. Artık düşünecek zamanım kalmamıştı. Hızlıca onların yanına doğru koşup Dilara'yı sağ, Beste'yi sol elimle yana doğru iterek tuvaletten içeri girdim. Burak'tan kurtulmuştum. Burayada giremezdi herhalde. Boş bir tuvalet bularak içine girdim. Çişimi yaptıktan sonraki rahatlığımı, bir daha hiçbir zaman için hissedeceğimi sanmıyorum. İddaayı kaybettin Azra Hanım. Bakalım Burak Bey senden ne isteyecek? Çişimi yaptıktan sonra zilin çalmasını beklemeye başladım. Zil çalınca Burak sınıfa gider düşüncesiyle, o zamana kadar burda duracaktım. Derse geç kalacaktım ama olsun. Esila'yıda hala bulamamıştım. Telefonumu cebimden çıkararak, onu aradım. Az önceki aramalarıma cevap vermemesine rağmen, şimdikine vermişti. Telefonu açar açmaz Esila'ya çıkışacaktımki, Esila benden önce lafa atlayarak:
" Azra nerdesin? Seninle konuşmam gerek önemli. "
" Asıl sen nerdesin? Söyle yanına geliyorum. "
" Kütüphanedeyim hemen gel bekliyorum. " deyip telefonu kapattı. Ne konuşacaktı ki benimle bu kadar önemli. Zil çaldığına göre Burak sınıfa çoktan gitmiştir. Tuvaletin kapısını açıp, çevreme baktım. Etrafta kimsecikler yoktu. Bu da Esila'nın yanına hemen gidebileceğim, anlamına geliyordu. Tuvaletten çıkarken adımımı atar atmaz, sağ taraftan bir kol beni temizlik malzemelerinin bulunduğu odaya çekti. Beni duvara doğru sıkıştırıp, tam çığlık atacakken eliyle ağzımı kapadı. Yüzüne baktığımda, karşımda Burak duruyordu. Burak sandığımdan da psikopat çıktı. Beni burada bekliyormuş akıllı şeytan. Burak:
" Şimdi elimi ağzından çekicem. Ve sende bağırmayacaksın. Bağıracak olursan da,  seni burada kimsenin duyacağını sanmıyorum. Kapı kilitli ve herkes şu anda derste. " diyerek elini ağzımdan çekti.
" Yine neden beni kilitlerin ardında olan bir odaya sürüklüyorsun? Ayrıca neden bağırayım ki? Senin gibi birinden korkacağımı mı sanıyorsun? Sen bana hiçbir şey yapamazsın. " Burak gülerek:
" Sen ve senin bu çok bilmiş tavırların. Seni anlayamıyorum doğrusu. " diyerek duvara yaslanarak yere oturdu. Bende karşısındaki duvara yaslanarak, yere çömeldim. Anahtar Burak'ta olduğu için o ne yaparsa, bende aynısını yapacaktım. Burak inatsa, bende inat yani.
" Ne yapıcaz burada? " diyerek Burak'a meraklı gözlerle bakmaya başladım.
" Bugün seninle doğruluk oyununu oynayacağız. Beş soru soracağım ve sende bu sorularımı yanıtlayacaksın. Yalan söyleme gibi bir şansın yok.
" Pekala. Sorularına cevap verdim diyelim, bu işten benim çıkarım ne olacak? "
" Bir kerede birşeyden çıkarcılık yapmaya çalışmasana. " Olmaz anlamında kafamı salladım.
" Peki sorularını yanıtlayacağım. Sende bunun karşılığında Esila' dan tıpış tıpış özür dilemeye gideceksin. Artı sende benim sorularımı yanıtlayacaksın okey? " Burak tamam anlamında kafasını salladı ve:
" Hazırmısın ilk soru geliyor? " dediğinde çok heyecanlandım. Ne soracaktı acaba bana Burak?
" Öncelikle bu kadar agresif olmanın sebebi nedir? "
" Senin gibi benimle uğraşan, insanlara karşı bu şekilde davranıyorum. Sırf sana özel yani. "
" Neden bana özel? " dediğinde:
" Hop orada dur sıra bende. " diyerek lafını kestim. Zorunluda olsa susabilmişti.
" Peki sen neden bana aşağılayıcı bir şekilde davranıyorsun? "
" Okulun Popüler çocuğu olduğumu unutuyorsun herhalde. Sıradan bir kıza nasıl davranma mı bekliyorsun ki? "
" Doğru sıradan bir kızım dimi ben. " Suratımı az da olsa gülümsetmeye çalıştım. Burak' sa sadece bana kafasını sallamakla yetindi. Gerçekten de sıradandım. Burak'ın çevresinde onca popüler kız varken, neden beni aşağılamayıp iyi davransınki. Bazen hiç olmayacak kadar saçmalıyabiliyorum.  Kim bilir Burak benim hakkımda ne düşünüyordur? Soru sorma sırası Buraktaydı.
" Bakıyorum da Esila'yla bu aralar kanka kanka takılıyorsunuz. Bu durumu değerlendirecek olursak, senin çevrende pek de iyi anlaştığın arkadaşların yok. Esila'yla bu kadar yakın olmanızın sebebi ben miyim? " Burak'ın bu sözlerinin üzerine ağzımdan istemsizce bir 'Oha!' çıktı. Nasıl böyle düşünebiliyordu bu.
" Gerçekten Esila'yla anlaşmamın sebebinin sen olduğunumu düşünüyorsun? Bu konuda kesinlikle yanılıyorsun. Çünkü ben senden nefret ediyorum. "
" İyi be tamam. " diyerek sustu. Sıra bende.
" Esila'dan konu açılmışken, ona karşı nasıl bu kadar duygusuz davranabiliyorsun?
" Duygusuz? " diyerek Burak yüzünü şaşkın bir ifadeye soktu.
" Bilmemezlikten gelme. Esila ağlaya ağlaya sınıftan çıktıktan sonra götünün keyfine bakarak Tuğçe'yle orada gülüp eğlendin. Neden kardeşine bugün o lafları söyledin? Kardeşinin değerini hiç de bilmiyorsun. " derken çok sinirlenmiştim. Bu sefer cidden çok haklıydım.
" Sen kim oluyorsun ki bizim aramıza girmeye cesaret ediyorsun? Herşeyin sorunlusu zaten sensin. Bu konuyu bir daha açma. Alman gereken cevabın, fazlasınıda aldın zaten. " dediğinde bende fazla uzatmadım. Sonuçta şu anda Burak'la bir odada tek başımaydım. Bu psikopatın bana ne yapacağı hiç belli olmazdı. Susarak Burak'ın soru sormasını beklemeye başladım.
" Tuğçeye neden bu kadar kıl oluyorsun? Benim yanımdayken, yanımıza ne zaman Tuğçe gelse davranışların değişiyor. Atarlısın tamam ama, o gelince dahada atarlanıyorsun. Bunun sebebi ne? " Tuğçe bana birşey yapmadığı halde ben ona neden gıcık oluyordum ki harbiden. Yavşakça olan tavırları hoşuma gitmiyordu sanırım. Zaten benim yanımda ne zaman Burak'ı görse, o sinirlenip atar yapıyordu bana.
" Yavşak olması yeterli değil mi sence? Seni bilemem ama benim için gayet yeterli bir sebep. " Burak cevabımı kabul etmişcesine kafasını salladı.
" Peki Burak Tuğçe'nin deli gibi seni sevdiğini görmemen için, kör olman gerekiyor. Yada sende bilipte bilmemezlikten geliyorsun. Bildiğini varsayalım. Neden ona hala kardeşinmiş gibi davranıyorsun? "
" Tuğçe benim çocukluk arkadaşım. Anlayacağın benim için çok önemli. Açıkçası onu kaybetmekten korkuyorum. Eskiden oda beni sadece kardeşi olarak görürdü. Ama tahminime göre lisenin ilk günlerinden beri, beni kardeşi olarak gören kız gitti yerine bana yavşakça davranan kız geldi. Üstüne üstlük birde Özgür bu kızı . " derken Burak yanlış birşey söylercesine sustu. Merak ettiğimden:
" Özgür de bu kızı ne? Devamını getir. "
" Söyleyemem. Bu özel bir mesele. " Aklıma hemen olabilecek ihtimaller geldi. En kötü ihtimal Özgürün Tuğçe'yi sevmesiydi. Zekiliğimi her zamanki gibi konuşturuyordum. Hemen Burak'a aklımdan geçen ihtimali sordum.
" Yoksa Özgür Tuğçe'den mi hoşlanıyor? "
" Nerden çıkarıyorsun bunları Azra? Özgür sence Tuğçe'ye bakar mı? "
" Neden bakmasın ki. Senin deyişinle Tuğçe' de güzel mi güzel, seksi mi seksi bir kız. Yani Özgür'ün ona bakması çok normal. "
" Neyse boşver bu konuyu sıra bende. " diyerek konuyu değiştirdi. Biraz düşünerek sorusunu sordu.
" Giray'dan hoşlanıyor musun? " Hiç düşünmeden cevap verdim.
" Tabikide hayır. Onu tanımadan, nasıl hoşlanabilirim ki ondan. Özgür'le ikiniz zaten iyice abartıyorsunz. Yani anlayacağın hayır. "
" Peki. " diyerek sustu ve sorusunu beklemeye başladı. Bu soruyu ona sormam, beni küçük düşürecekti ama yinede soracaktım. Eğer şimdi sormazsam bir daha sormak için fırsatım olmayacaktı.
" O gün kütüphanedeyken Dilara ve benim hakkımda söylediklerinde ciddi miydin? " diyerek yanıtını beklemeye başladım.
" Bu soru hakkında aslında cevap vermeme gerek yok. Kendini nasıl görüyorsan öylesindir demektir. Bu sorunun cevabı kendinde saklı. " Burak tam olarak istediğim cevabı vermemişti. Soruma devam ettim.
" Mesela beni hiç tanımıyorsun varsayalım. Sana karşı agresif olmamı da bir kenara atalım. Beni tanımadan güzel bir kız olarak mı görürsün, yoksa çirkin mi? " 
" Her kız güzeldir Azra. Ne dememi bekliyorsun? " Hala her kızdan bahsediyor ya. Tamam anladım. Burak beni çirkin bir kız olarak görüyor. Bunu bana söyleyebilir en azından. Şu anda burada doğruları konuşuyoruz nede olsa. Burak hala istediğim cevabı vermemişti ama daha fazla üstelemenin bir anlamı yok. 
"  Tamam anladım. " dedim. Burak son soru hakkını kullanarak:
" Peki sen bana baktığında ne görüyorsun? Senin için nasıl biriyim? " 
" Burak doğruyu söyleyeceğim ama aldığın cevaplar karşısında bana çıkışmayacaksın. Sana baktığımda kendini beğenmiş, kibirli, gururlu, ukala, kendinden başka hiç kimseyi önemsemeyen, dik kafalı birini görüyorum. Davranışların haricinde, tipinin iyi olduğunu sende biliyorsun zaten. Burnun zaten yeterince havada. Bu söylediklerimle umarım birazcık olsa da iner. " 
" Dürüst olduğun için teşekkürler. Daha önceden benimle bu kadar açık konuşan kimse olmamıştı. Bu arada sana son soru hakkını vermiyorum. Esila'dan özür dileyeceğimi varsayarsak, şu anda eşit durumdayız. " diyerek oturduğu yerden ayağa kalktı. Hayır! Bende ona bir soru soracaktım. Burak'a bağırarak:
" Ama bu haksızlık! Bende sana bir soru soracağım. " diyerek bende ayağa kalktım. 
" Of tamam be sor. " 
" Aslında sana soracak bir sorum yoktu ama madem bu kadar ısrar ediyorsun, sorayım bari. Bugün herkes hakkında neredeyse konuştuk. Bazıları hakkında bilmediğim şeyler öğrendim. Sadece bir kişi hakkında konuşmadık. Bu kişide Beste. Sen Beste gibi bir kızı gerçekten sevebildin mi? " 
" Bir zamanlar için evet. Ve bu arada bu konuştuklarımız, seninle benim aramda bir sır olarak kalıyor. Eğer bunları bir başkasından duyacak olursam, sen bitersin Azra! Hiç istemediğin bir şey yaptırırım sana anladın mı? " diyerek kapının kilidini açarak çıktı. 
Yine bir tehdit ve ardından klasik Burak çıkışı. Gerçekten artık çok sıkıldım.

Selam. Biliyorum yine sizleri çok beklettim. Emin olun dersler olmasa hemen yazarım. Sizi bekletme gibi bir niyetim yok. Eğer sizi bekletiyorsam, bunun sebebi illaki vardır. Neyse iyi tatiller ;))) Şarkıya bakın azmanlar :dd

AZMANWhere stories live. Discover now