6. BÖLÜM: "İNTİHAR"

2.6K 183 278
                                    

Verda Hanım'ın bana tokat atıp, başımı çarpmayla kanatmam ve Kaya'nın beni apar topar hastaneye götürmesinin üzerinden tam bir hafta geçmişti.

Dikişlik bir durum olmamıştı ve doktora kazayla olduğunu söylemiştik. Tentürdiyotluk işi hallettikten sonra daha dikkatli olmam gerektiğini söylemişti.

Doktor gittikten sonra ise Kaya "sen Verda Hanım'a karşı dikkatli ol," demişti.

O an ne demek istediğini anlamamıştım fakat şimdi gözlemlerime göre Verda Hanım'ın göründüğü gibi mülayim biri olmadığını anlamıştım. Hayatımda gördüğüm en tutarsız insandı.

Konağa geldiğimizde herkesin önünde özür dilediğinde, bende özür dileyip aramızdaki gereksiz gerginliği sonlandırmak istemiştim fakat umduğum gibi olmamıştı.

Kaya'nın, diğer herkesin yanındayken ve tek başımızayken bana davranışları farklıydı. Kaya'nın tavsiyesi üzerine uzak durmaya karar versem de, benimle alıp veremediği bir durum vardı.

Kaya'nın babası, Sadık Bey ise tam göründüğü gibi biriydi. Ona baktıkça rahmetli babamı görüyordum. Bana karşı konakta ki herkesten daha anlayışlıydı. Geçen ki geçirdiğim sinir krizinden sonra ona mahcup olup, içtenlikle özür dilemiştim.

Kaya'dan birkaç yaş küçük olan dertsiz Çağrı ile de iyi anlaşmıştık. Dünya yansa umurunda olmayan tiplerdendi, ona özenmiyor değildim. Fakat duyarsız hallerinden dolayı, Sadık Bey'i epey sinirlendirmeyi başarıyordu. Babasının şirketinde çalışıyordu, özellikle tartışmanın başlangıcı Çağrı'nın işteki sorumsuzluğundan oluyordu.

Beyza'nın yanına pek gidemiyordum, bana hala çok öfkeliydi. Kuzeni Delfin, Beyza'nın her zaman yanında, destek oluyordu.

Kaya ise, bana davranışları buz gibiydi. Beyza'nın başına gelenlerden, babasını ve beni sorumlu tutuyordu. Babasına karşı saygısızlık yapmasa da belli ediyordu. Bir yere kadar haklıydı ama haksız olduğu konularda vardı.

En son bana boşanmayacağımızı söylemişti, tamamen bana olan öfkesinin söylettirdiği sözler olduğunu düşünüyordum.

Bu konuyu tekrar açmak için acısının hafiflemesini beklemiştim, zaman gelmişti.

Bahçe de Sadık Bey, Çağrı, Delfin ve Kaya oturuyor, çay içiyorduk. Kaya'nın amcaları köye gitmişlerdi.

"Demek bitiyor son sınıfsın Berçem, gözün aydın," diyen Sadık Bey'e gülümsedim. "İnşallah devam edebilirsem," dedim.

"Devam edersin niye edemeyesin, yalnız Kaya'nın da işini gücünü ayarlayıp seninle bir sene kalması gerek," dedi. Duyduğuma inanamayıp, Sadık Bey'e hayretle baktım.

Kaya "hayatta olmaz," dedi. "Antalya da kalmam, İstanbul da okursa okusun."

Dediği şey mümkün değildi.

"Buradaki işlerin başına geçmelisin Kaya," diyen Sadık Bey, rica da bulunmuştu. Konu benim okulumda sapıp başka yere gelmişti hemen. Kaya ile evli kaldığım vakitlerde okula devam edemeyeceğim belli olmuştu.

"Burada sadece Beyza için kalacağım," dedi Kaya. Anladığım kadarıyla İstanbul da dayısının şirketinde ortaktı. "Bir daha bunu konuşmayalım, Mardin de yaşayamam biliyorsun."

Sadık Bey belli etmemeye çalışsa da yüzü düşmüştü. Anlaşılan Kaya'nın yanında yaşamasını istiyordu.

Kaya çocukluğunun çok az bir kısmını Mardin de geçirmiş, sonrasın da tamamen İstanbul'a yerleşmiş.

Nereye alıştıysan oraya aitsindir. Kendimi düşündüm, nereye ait olduğumu...

Antalya da sadece okulumu bitirene dek kalmayı düşünüyordum, ondan sonrası için ne yapacağımı planlamamıştım. Aslında Mardin'i özlemedim desem yanlış olurdu, ama yine de burada bulunmak istediğimden emin değildim.

BERÇEM (TÖRE)Where stories live. Discover now