•1

6.1K 159 98
                                    

"Merhaba, hikayeye hazır mısınız?"

Kafanı kaldırıp aynaya baktın. Bu bar tuvaletinde sıkışıp kalmak zaten yeterince kötüyken, sarhoşun birinin seni fahişe zannedip tokat atması da üstüne tuz biber oluyordu. Patlayan dudağına baktın, kan kırmızı rujunla karışıp akmıştı dudağından. Yaran sızlıyordu. Çantanı karıştırıp ilk yardım için kullanabilecek bir şeyler aradın, yanında pamuk dahi yoktu. Ellerini çantandan çektiğin an kabinlerin birinden bir kız çıktı.

Soluk karamel rengi, düz, orta uzunluktaki saçlarını savurarak aynanın önüne geldi ve çantasından rujunu çıkarttı. Kızın yüzüne bakınca oldukça güzel olduğunu gördün. Yeşil-mavi karışımı gözleri maskarayla şenlenmiş, buğulu göz makyajıyla öne atılmıştı. Teni o kadar düzgündü ki ten makyajı yapmamış olabileceğini düşündün. Yaptıysa bile çok profesyonelce yapmıştı. Fazla dolgun olmadığının yanı sıra fazla sönük olmayan dudaklarına bordo bir ruj sürmüştü. Gözlerini kızın bedeninde gezdirdin, zayıf, sıkı ve sağlıklı görünen vücudunu siyah bir mini elbise sarıyordu. Kız ona baktığını fark edince sana
döndü.

"Bir sorun mu var?" diye sordu tek kaşını kaldırarak. O haliyle kızın kolaylıkla kötü bir kraliçe olabileceğini düşündün.
"Hayır, hayır," dedin hafifçe gülümseyerek. "Sadece çok güzelsin."

Kız bembeyaz dişlerini göstererek gülümsedi. "Teşekkürler,"

Az önceki kötü kraliçe aurası tamamen yok olmuştu. Koyu tonlardaki makyajı olmasa onu bu haliyle pamuk şekere benzetebilirdin.

"Sana ne oldu peki?"
Kız rujunu sürerken konuştu.
"Sarhoşlardan biriyle kötü bir olay yaşadım diyelim."

"Bilmez miyim? Buraya her geldiğimde bana sarkıntılık ediyorlar." dedi kız gözlerini devirerek.
"Sahi," rujunu kapatıp makyaj çantasına koydu ve bir şey farketmiş gibi sana döndü.
"Seni buralarda hiç görmemiştim."
"Buraya ilk gelişim."
Kız arkasını dönüp lavaboya yaslandı.
"Bu bara mı, yoksa Kore'ye mi?"
"İkisine de diyebilirim." diyerek cevap verdin. Kızın bakışlarından biraz rahatsız olmuştun.

Kore'ye geleli yaklaşık 4 ay olmuştu. Üniversite için gelmiştin ama kayıt dönemini kaçırınca sonraki döneme kadar beklemek zorunda kalmıştın. Ülkene dönüp tekrar gelmektense burada beklemeyi tercih etmiştin.

"Bu gergin halini açıklıyor. Yalnız mı geldin?"
"Evet?" şüpheyle sordun.
"Yani, istersen benimle takılabilirsin. Burada tanıdıklarım var. Tabi, önce şunu temizlememiz gerek." dedi patlamış dudağını işaret edip. Çantasını kısaca karıştı, içinden pamuk ve tentürdiyot çıkardı. Birazını pamuğa döküp sana verdi. Sahi, bu kız neden çantasında tentürdiyot taşıyordu ki?

İşin bitinde pamuğu yandaki çöpe attın.
"Teşekkürler. Bu arada Y/N ben." dedin ve gülümsedin.
"Elena." Aynı şekilde sana gülümsedi. "Bu benimle oturacağın anlamına mı geliyor?"
"Öyle sanırım."
Biraz rahatlamak senin için fena olmazdı.
_____________________
Bar tarafına gelmiştiniz. Barmen çocuk, Elena'yı gördüğü an yanınıza geldi ve mavi gözlü kıza gülümsedi.
"Ella, nerelerdesin böyle?" Çocuğa dikkatli bakınca kediye benzediğini düşündün. O arada barmen de seni fark etmişti.
Kedi çocuk soramadan Elena açıklama yaptı;
"Eski bir arkadaşım. Burada tekrar karşılaştık ve zaman geçirmeye karar verdik."

Yalan söylüyordu. Daha önce yalan söyleyen kişiler görmüştün ama bu kadar profesyonelce yapanını görmemiştin. Yanındaki kız, yanakları kızarmadan, sesi dahi titremeden, tereddüt etmeden karşısındakinin gözünün içine bakarak yalan söylüyordu. Bu da bir yetenek, diye düşündün.

Lovely But Dangerous |PCY OC|Where stories live. Discover now