Jealousy

15.5K 1.2K 1.8K
                                    

        Alfa, arabasından indi, asansöre ilerledi, üst katlara çıkarken geçen tüm dakikalar boyunca anlamsız bir suçluluk duygusu kalbini, vicdanını kavurmaya başladı. Sebepsizce kalbinde hissettiği ağırlık kalp ritmini değiştirecek kadar yoğundu. Kime, neye, neden suçluluk duyduğunu bulmaya çalışırken kendini kapıda buldu Jungkook.

Genç CEO kapıdan girer girmez, Dam Bi kollarını boynuna dolayıp öperek salona çekti adamı. Bu tür hareketlerden hoşlanmazdı ancak memnuniyetsizliğini belli etmeden kadını kendinden uzaklaştırmaya çalıştı ama kadın ellerini göğsüne yaslayıp tüm bedenine yaslanmaya başladı.

"Önce duşunu al, ben de yemeği ısıtayım bu esnada. Dolapta bornoz var" dedi ve tekrar dudaklarına kısa bir öpücük kondurdu. "Duştan sonra giyinme" diyerek göz kırptı kızıl. İnce vücudunun tüm hatlarının alfaya sürtündüğünden emin olarak ayrıldı Jungkook'un bedeninde.

Sıcak duşun altında, genç kurt rahatladığını hissetti. Şampuanların arasında, Dam Bi'nin ona aldığı duş jelini görünce ise daha da mutlu oldu.

Duştan çıkıp bornozu üzerine geçirirken sadece birkaç saat kalması gerektiğini hatırlattı kendine. Üzerindeki bornozla salona geçti ve masaya oturdu. Pekin ördeğini çiğnerken, yemeğin kadının dediği kadar lezzetli olduğunu fark etti. Tabağını bitirmek üzereyken, omega topuz saçlarını açtı ve uzun kızıl bir şelale gibi döküldü sırtına. Yavaş adımlarla yaklaştı ve bacaklarını iki yana açarak alfanın kucağına yerleşti. Genç kurdun elleri otomatik olarak kadının kalçalarını kavrarken, omega sıcak, yumuşa bedenini alfanın sert, kaslı bedenine yasladı.

Alfanın kurdu, kadının şekerli karamel kokusuyla uyandı, ani bir hamle ile omegayı kucakladı ve yatak odasına ilerledi.

Omega, dizlerinin üzerindeyken, kadının uzun saçlarını bileğine dolamış çekiştirip, içine sert hamlelerle girip çıkan Jungkook'a çığlıklarla karşılık veriyordu. Çıplak bedenlerinde ter katmanı parlarken, Jungkook aklını altındaki kızıl omegaya vermeye çalıştı. Penisini ne kadar güzel içine aldığını, ne kadar sert olursa olsun itiraz etmediğini, aleti içinde kaybolurken attığı çığlıklarla apartmanı inlettiğini...

Ama tüm bunlar genç alfanın burnunu tıkama isteğini engellemiyordu. Omeganın pamuk şekere benzeyen kokusu, seks ve ter kokusuyla birlikte yoğunlaştıkça kendisinde kusma isteği uyandırmaya başladı. Tatlı koku o kadar ağırdı ki çiçeksi, taze ve ferahlatıcı değildi. Boğuluyormuş gibi hissetti.

Burnunu yakan tatlı kokudan uzaklaşmak, dikkatini dağıtmak için hareketlerini sertleştirdi, omeganın kalçalarını parmaklarını batırdı. Israrla içindeki alfanın uyanacağını, kontrolü ele geçireceğini düşünürken öyle olmadı. İçindeki alfa kontrolü ele aldığında Jungkook düşünmez, içgüdülerine göre hareket eder ve sahiplenirdi. Ancak bu kez kafasını toplayamadı. Kafası, dün akşam kollarına sığınan omegaya kayıyordu. Sert aleti sıcak, kaygan delikte girip çıkarken aklında sadece çiçek kokulu omega vardı.

Altındaki omega sarsılarak boşalırken Jungkook da yakın olduğunu hissetti. Karnındaki düğüm sıkılaşıyor, nefesi düzensizleşiyor, kasları geriliyordu ama zirveyi yakalayamıyordu. Bir şeyler eksik gibi hissettirirken gözlerini kapadı ve odaklanmaya çalıştı. Hayaları patlayacakmış gibi şişmişken tatlı sona ermeye çalıştı. Sıcak ve kaygan... Yumuşak, ıslak ve dar...

Odadaki seks kokusuna odaklanmaya çalışırken aniden Jimin'i ve onun çiçeksi kokusunu hatırladı. Burnunun direği özlemle sızlarken Jimin gözünün önüne geldi. Gülümseyince kaybolan gözleri, ferah bahar gibi kokusu, naif sesi ile Jimin hayalinde belirir belirmez "JiminJiminJiminJimin" diye mırıldanarak şiddetle omeganın içine patladı.

ONE HUG ONE OMEGA (Jikook/kookmin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin