final 4/4 | senden başka hiçbir hareketimden emin olamıyorum artık

Почніть із самого початку
                                    

Kimse öğretmenlerinin elini tuttuğumu farketmemişti.

"Arabaya binmeyecek miyiz?" Temiz havayı çıktığımız gibi ciğerlerime çektim. Gözlerim Jongin'in tanıdık arabasını aramıştı ama yoktu. Belki de uzağa bir yere parketmişti. "Gideceğimiz yer yakın, eve gitmiyoruz." Kahve çekirdeğim etrafına kısa bir bakış attıktan sonra gözlüklerini çıkardı. Sigara içmek için dışarı çıkanlar ve kankalarının kusmasına yardım edenler dışında pek insan yoktu zaten. El ele yanlarından geçtik, dönüp bize bakan olmadı. Bu ufak oyun hep görülme riskimizden kaçınan tarafım için eğlenceli olmuştu.

Biraz daha uzaklaştıktan sonra Jongin kapşonunu da indirdi. Kahve tutamları sıcaktan alnına yapmıştı, bu kalın hoodie de pek yardımcı olmuyordu. Düşüncelerimi okumuş gibi bir an elimi bırakıp iki elini de üstündekinin uçlarına getirdi ve tuttuğu gibi çıkardı. Nefesim kesilemeden altındaki kısa kollu tişörtü gördüm, tanrıya şükür. "Of, bir an soyunuyorsun zannettim."

"Sokağın ortasında mı?" Kıkırdayarak yeniden elimi tuttu. Sesi boş sokakta yankı yapmıştı, hoşuma gitti. Yürümeye devam ederken süprizini de düşünmeyi ihmal etmiyordum. Açıkcası fazlasıyla tanıdık bir yolu yürüyorduk ama ne alaka diyip aklıma gelen saçma düşünceyi kafamdan atmıştım.

"Chae ne yapıyor, ablana mı bıraktın?" Bana ufak bir hmlama verdi. Küçük kızı da bir gün görmesem özler olmuştum, sevgi yumağı Oh Sehun. Ne olacaktı senin bu halin? "Taemin'in balodan dönüp yanına yatması hayaliyle uyuttum onu." Gülmeden edemedim, Taemin'in eve döneceğini hiç zannetmiyordum. Yaklaşık bir saat önce arkadaşlarıyla bir yerlere giderken görmüştüm onu.

"Jongin ya, okula gitmiyoruz umarım." Yol ayrımına gelip yeniden okulun tarafına doğru yönelen kahve çekirdeğime tereddütle baktım. Okulumun bittiği gün oraya tekrar dönmek...umarım yaşanmazdı bu. Ama kahve çekirdeğim yine kıkırdadı. Kahretsin ki, dünyanın en güzel sesiydi bu ve kızamıyordum bile. Kahretsindi gerçekten, kardeşlerim.

"Sehun..." N harfini uzatıp nazlı nazlı sallandı. "Okulda, gizli yerlerde değil de, beni sınıfın ortasında öpmeyi hiç mi hayal etmedin?" Yola bakan gözlerimi suratına indirdim, iyice keyfi yerindeydi. Aylarca hayallerimi süslediğini söylemek yerine yutkundum. "Bahçedeki banklarda birlikte oturduğumuzu?" Sonra kafasını bana döndürüp gözlerimizi buluşturdu. Bakışlarından kayıp geçen pırıltıları yakaladım, aklından edepsiz şeyler geçtiğinde görürdüm genelde bu pırıltıları. "Öğretmenler odasındaki masaya beni yatırdığını ya da?"

"Oha." Ani duygu geçişleri bende yine ufak bir zelzeleye yol açmıştı, elbette. Okul cümlesini bitirir bitirmez çekici gelmeye başladı, en sevdiğim yer haline bile geldi. Jongin istediği taktirde orada yaşayabilirdim. Evet, yapardım bunu. Ne düşünüyorum ben ya...

Temiz havayı derince içime çektim, ihtiyacım vardı. "Kyungsoo'dan okulun anahtarını istedim, sözde unuttuğum birkaç dosyayı almak için." Heyecanın yüzüme yansımış olmasından hoşnut bir şekilde güldü. "Sen balodayken bütün kameraları devre dışı bıraktım. İstediğimizi yapabiliriz."

"Neler istediğimi bilsen aklın durur." Okula neredeyse varmıştık. Gecenin sonunda aklımda Jongin'e sarılıp uyumak vardı ama kahve çekirdeğimin kurduğu plan...bir de herkes benim fesat olduğumu düşünüyordu. "Durdur öyleyse aklımı." Ve Jongin işleri kolaylaştırmaktan yana değildi.

Biraz daha yürüdükten sonra çok tanıdık bahçe girişine vardık. Gecenin ilerleyen saatlerine varmıştık, hava yine de yaz olduğu için fazlasıyla sıcaktı. Saçıma verdiğim model meltemden dolayı bozulmuştu, umursamadım. Jongin cebinden bir yığın anahtar çıkardı. Okulun farklı farklı yerlerine ait olmalıydılar, muhtemelen Kyungsoo hepsini bir anahtarlıkta taşıyordu. Uygun olanı kısa sürede bulup kilide geçirdi ve içeriye girdik.

bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔Where stories live. Discover now