yirmi üç| her yaradan kan akmaz

3.5K 313 113
                                    

hikayeye gelip eşcinsellik hakkında vaaz veren ve hakaret içerikli yorum yapan elemanlar, yorumlarınızı silip geçtim ama birdahakine bu kadar kibar olmam

---

"Sehun küçükken çok yaramaz bir çocuktu. Ne zaman başı boş bıraksam gidip akvaryumun suyunu içerdi, bak burada o andan bir fotoğrafı var."

Evet, oldukça hoş bir çay saatiydi. Huzurlu ve keyif dolu. Ben kafamı önümdeki çay tepsisine gömmek üzereyken Jongin pür dikkat annemi dinliyordu. Ne kadar hoş ve tahmin edilebilir, değil mi? Ben ne demiştim?

"Burada da onu tam banyoya sokacakken bahçeye kaçmıştı. O gün evimize sokaktaki çıplak çocuk başlıklı üç tane ihbar geldi." Annem kıkır kıkır gülüp bir sonraki sayfayı çevirdiğinde kahve çekirdeğim de beş yaşındaki çıplak ve sulu gözlerle kadraja baktığım fotoğraftan oldukça zevk almışcasına arkadasına yaslandı. "Şu ne zamandan peki?" Tatlı tatlı parmağını bir diğer fotoğrafın üzerine uzattı. Bir taraftan da ağzına kurabiye tıkıştırıyordu ve yanakları şişmişti.

Sevimli.

"Orada Sehun ilk kez çişini tuvalete yapıyor. Ah, daha dün gibi." Benim valide çayından bir yudum alarak konuştuğunda artık bu eğlencelerini bölmem gerektiğini farketmiştim. Ayıp denen bir şey vardı yahu. "Tanrı aşkına, anne. Normal bir fotoğrafım yok mu benim?" İkisinin de dikkati nihayet cümlemle bana kaydığında gözlerimi biraz daha gerip eeee, hadi tarzı bir bakış atıp kurabiyemi ağzıma attım. Baya da güzel olmuştu tadları.

"Ne güzel her anını çeken bir annen var Sehun, neden şikayet ediyorsun?" Jongin kaşlarını tatlı tatlı çatıp bana sitem ettiğinde annem büyülenmiş gibi kahve çekirdeğimin dizini okşadı. Onu savunan yakışıklı ve kültürlü damat adayı başını döndürmüştü, her an evlatlıktan reddedilebilirdim.

"Sevgilimin işerkenki fotoğraflarımı görmesi biraz garip sadece." Kendimi savunurcasına cevap verdim hemen. Ek olarak hanımcı bir mod içerisinde başımı eğdiğimde annem de bana acımış olacak ki konuyu dağıttı. Teşekkürler, gerçekten. Çünkü emin olun çok daha korkunç fotoğraflarım vardı. Sokakta çıplak olandan bile daha korkunç.

"Bakalım başka neler varmış...bak, burada Sehun ilk kez parka gitmişti." İkisi devam ederken ben de arkama yaslandım. Fotoğrafı görmeme gerek yoktu, o günü oldukça iyi hatırlıyordum. "Yanındaki babası mı?" Jongin'in sesiyle gözlerimi kapattım. Annemin bana baktığını hiasedebiliyordum. "Evet..farkedersen kadraja değil Sehun'a bakıyor. Onun için çocuğundan daha değerli hiçbir şeyi yoktu." Gerçekten de öyleydi. Babamın bana kızdığını hiç hatırlamıyordum bile, kolumu koltuğa çarpsam onu oradan alıp başka yere taşırdı. Tıpkı Jongin gibi bir babaydı yani, çocuğuna âşık.

Etraf sessizleşince gözlerimi açıp sevdiğime baktım. Yüzü düşmüştü, muhtemelen aklında bir dünya soru vardı ama beni incitmekten korkuyordu. Bir an onu üzdüğü için ufak kağıt parçasına sinirlendim. O soramadığı için ben söylesem iyi olurdu.

"Babam gideli on bir sene oluyor. Trafik kazası." Bakışları benimkilerle buluştuğu gibi gözlerindeki hüznü silmeye çalıştığını farkettim fakat onun ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu anlayacak kadar zaman geçmişti. Daha fazla acı çekmesini istemedim. "Gideli çok uzun zaman oluyor ama onu aylar önce, sen Chaeyoung'a bakarken tekrar gördüm zaten. Babamı yaşattığının farkında değilsin Jongin."

Annem de ses çıkarmadan beni dinliyordu. Muhtemelen o da biraz sarsılmıştı çünkü ben babam hakkında pek konuşmazdım. Kahve çekirdeğime gülümsedim, geri olarak o da gülümsedi. Üzülmenin anlamı yoktu. Acı eşiğinin en büyüğünden geçtikten sonra kolay kolay üzülmüyordunuz zaten.

bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔Where stories live. Discover now