beş| faydacılık anlayışı ve taemin

4K 439 89
                                    

"Bay Nini, şu soruyu da çözer misiniz lütfen?"

Kız gözlerinden ışıltılar saçarak Jongin'in kağıtta dolaşan elini izliyordu. Yüzünü değil, bizzat elini, çünkü birçok öğrenci yüzüne bakarsa bakışları ona zarar verir diye korkar olmuştu artık.

"Tabii, ama bunu anladın değil mi Shinya?"

Hakkında bilmeniz gereken başka bir şey; tüm öğrencilerinin adını bilirdi. Sadece bir ay gibi kısa süredir bu okuldaydı ve herkesi tanıyordu. Birkeresinde ismin kişiye değer kattığından bahsetmişti ve o da, öğrencilerine değer veriyordu. Kısacası Kim Jongin konuştukça hayran oluyordunuz işte, okuldaki diğer matematik hocalarına artık soru soran yoktu fakat onlar buna kızmıyordu bile, nasıl kızabilirlerdi? İlk sınavlara kısa bir süre kalmıştı ve herkes okuldan iyi bir matematik ortalaması bekliyordu.

Okula mucize gibi düşmüştü.

Ah, ben, ben mi ne yapıyordum? Hain pusuda yalnız kalmasını bekliyordum elbette. Bunun gerçekleşmesi imkansız gibiydi fakat zil çaldığında, herkes derse girdiğinde bir fırsatım olacaktı. Jongin'in bugün için daha fazla dersi kalmamıştı ve ben özel dersimizi beklemeden onunla konuşmak istiyordum.

"İyi dersler çocuklar!"

"Size de Bay Nini!"

Ve oldu, yalnız kaldı. Saklandığım yerden sanki yeni geliyormuşum gibi havalı bir edayla çıktım. Sadece tuvalete gidiyordum işte, sınıfımın karşısındakine değil de üst kattakine gitmek istemiş olabilirdim.

Beni hemen farketti elbette, gülüşüne bayılıyordum. Bana güldüğündeyse daha çok bayılıyordum, orası ayrı.

"Sehun, dersin yok mu senin?"

Aslında söylemek istediğim dersin biyoloji olduğu ve Minseok'un benden nefret ettiğiydi fakat bunu bilmese de olurdu değil mi?

Beni sadece sen sevsen yeterdi Kim Jongin.

"Ah, Bay Kim? Tuvalete gidiyordum sadece, birazdan sınıfıma döneceğim."

Başıyla onayladı. Veda edecek gibi bir hali vardı ve konuyu nasıl uzatacağımı bilmiyordum ki, aklına bir şey gelmiş gibi kaşlarını kaldırıp işaret parmağını salladı.

"Sana söylemeyi unuttum, özel derslerimize Taemin de katılmak istiyormuş, o varken çekinir misin sorularını sormaya Sehun?"

Taemin...Taemin. Kafamda kısa bir karmaşanın ardından kim olduğunu hatırladım ki keşke hatırlamasaydım, çünkü bu beladan başka bir şey değildi. Yan sınıftaki sarışın çocuk, nasıl çekici olduğundan bahsetmeyecektim çünkü kıskanıyordum ve umrumda da değildi.

Benim Nini'min yakınlarında başka bir afetin dolaşması mı? Hayır, hayır.

"Bay Kim..."

Dudaklarımı hafif büzüp başımı aşağı eğdim. Buklelerim yine önüme dökülüvermişti. Geniş omuzlarımı da hafif aşağı doğru kırıp yıkık öğrenci pozumu tamamladım.

"Açıkcası o çocuktan biraz çekiniyorum, benden hoşlanmıyor gibi."

Yalan. Taemin gayet iyi niyetli ve anlaşılabilir bir tipti fakat dediğim gibi faydacılık anlayışı, bana yarar sağlayan şey kötü değildir. Şuan söylediklerim bu nedenle pek de yalan sayılmaz.

"Ah, öyle mi? Çok istekli gibi görünüyordu ama... Ne yapacağım şimdi?"

Kalın dudaklarını büzüp ellerini beline koyduğunda kafamı duvarlara vurmak istedim. Karşı koyabileceğimi mi düşünüyordu, o böyle bakarken? Cidden mi? Siktir edecektim, ben her şeyle baş edebilirdim nihayetinde.

Dudaklarımı araladım.

"Sizi zor durumda bırakmak istemiyorum Bay Kim, buyüzden gelmesinde bir sakınca yok. Eminim zamanla iyi anlaşacağızdır."

Gözleri saniyesinde ışıldadı ve bir elini sırtıma atıp bedenini hafifçe bedenime yaklaştırdı, yarım yamalak bir sarılma şekliydi bu.

O an Lee Taemin'in varlığı için teşekkür ettim.

--

"Erken gelmişsin."

Müdür yardımcısının odasına girdiğimde kahve çekirdeğim yerine beni Taemin bekliyordu ve bu durum beni pek de tatmin etmemişti açıkcası. Burun kıvıra kıvıra adımlarımı masaya yöneltip karşısına oturdum.

"Bay Nini'yi bekletmek istemedim, o harika bir öğretmen."

Öyle, öyleydi tabii, gülümseyen yüzüne ben de bir gülümsemeyle karşılık verdim. Seni burada öldürsem kimseler bulamaz gülüşümdü ve açıkcası bunu Jongdae'den öğrenmiştim.

Annem hep kendine iyi örnek olabilcek arkadaşlar edin der de.

"Nereden aklına geldi bu özel ders işi?"

Sorgularcasına gözlerimi kıstığımda bunu gerçekten de merak ettiğimi farkettim. Ya başkaları da gelirse, ne yapacaktım ben? Başka ateş gibi çocuklar falan.

"Benim fikrimdi, bu aralar derslerim oldukça kötü ve mahçup hissediyorum."

Zaferle gülümsedim. Jongin değil kendisi önermişti, banaysa ilk başta o teklif etmişti. Üç yaşındaki bi çocuk gibi buna sevindim, yaptım bunu. Kim Jongin bana her şeyi yaptırırdı.

"Tamam öyleyse, iyi anlaşalım."

Sonrasında içeri tanrım girdi. Üzerinde rahat bir eşofman altı ve bordo tişörtü vardı ama yine de defileden çıkmışcasına mükemmeldi. Haftanın bu günü kızı Chaeyoung'ı parka götürdüğünden böyle olduğunu biliyordum mesela.

Ama Taemin bilmiyordu.

"Merhaba çocuklar."

Gülümseyerek bize baktığında hangimizin yanına oturacağını merak ediyordum ve açıkcası düşüncelerim kendi lehimeydi.

"Hoşgeldiniz Bay Kim, başlayalım mı?"

Elindeki su şişesini kenara koyup gözlerimizi buluşturdu. Hafif terlemişti ve adem elmasından kayıp giden ter damlasını görebiliyor, tam orasından öpmenin hayalini bile kuruyordum o an.

"Elbette. Sehun, Taemin'in yanına geç. Ben karşınızda olacağım."

Sonrasında Kim Jongin beni yine şaşırttı, bunu yapmaya gerçekten de bayılıyordu.

---

umarım hoşunuza gider♡




bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔Where stories live. Discover now