Rude {2}

443 57 174
                                    

"Bundan sonra Bay Styles'ın kahvesini, çayını sen götüreceksin. Ona ulaşması gereken dosyaları sen ulaştıracaksın. Bir yandan da içerik üretmeye bakarsın. İşe yarar şeyler olursa editörlerimizden birine götürüp onaylatmaya çalışırsın. Eğer başarabilirsen stajyer asistanlığından alınır ve düzgün bir pozisyona yerleşirsin. O zamana kadar kısaca ayak işlerindesin. Anladın mı?"

Sahte bir içtenlikle gülümsedim.

"Anladım, teşekkürler."

Kendall telefonundan saati kontrol etti.

"Çay. Sütsüz. Bay Styles'a. On dakika içinde ofiste olur."

Bana sert bir tonda emir verdi ve yanımdan uzaklaşarak bir ofise girdi. Muhtemelen onun ofisiydi. Gözlerimi biraz kısarak baktığımda kapısında adının yazdığını gördüm. Şimdi bulmam gereken bir mutfak vardı. Bir temizlik çalışanını görmemle onun yanına ilerledim ve yerini sordum. Öğrenir öğrenmez teşekkür ettim ve hızlı adımlarımı oraya çevirdim.

Mutfağın kapısını iterek içeri girdim. İçeride bir yuvarlak masa, yaklaşık on sandalye, bir kaç dolap ve bir tezgah vardı. Mutfakta kimse yoktu. Herkes çalışıyordu. Hemen bir kupa çıkartıp tezgaha bıraktım. Çayı hazırlarken düşünüyordum. Harry Styles'a çay servisi yapmam ne işe yarayacaktı? Taylor benden çok büyük şeyler istememişti. Sadece onunla yakın olmamı istedi. Onun bir şekilde güvenini kazanmam gerekmiş. Hah! Çay yaparak mı? Ben ortalama bir insanım ve bu şeyi başarmam mümkün değil. Ne yapacağımı bilemeyerek şimdilik bir şeyleri ağırdan almaya karar verdim.

Çay hazır olduğunda kupaya doldurdum ve ucundan tadına baktım. İnsanlar çayı sütsüz nasıl içiyorlar? Tadı berbat.

Kupayı elime aldım ve mutfaktan çıkarak Harry'nin ofisine doğru gittim. Ben mutfak kapısından çıkarken onun ofise girdiğini gördüm. Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim. Kapıyı iki kere tıklattım ve cevap beklemeden içeri girdim.

"Günaydın!" dedim en neşeli halimle.

Harry masasının arkasına yeni geçmiş ve koltuğuna oturuyordu. Ofisi inceleme fırsatı bulduğum saliselerde ne kadar büyük olduğunu fark etmiştim. Odada takım elbiseler asılı bir ayaklı askılık bile vardı.
Çayını masasına bıraktım.

"Bana şekersiz ve sütsüz içtiğin söylendi. Bana düşmez ama bence sütlü denemelisin, Harry."

Ben gülümsemeye devam ederken Harry hareket etmiyordu. Sanırım bir kaç saniye hiç hareket etmedi.

"Sen... kimsin?"

Yavaşça kafasını kaldırarak bana baktı. Keskin yüz hatları, gergin çenesi ve yeşil gözleri tüylerimi ürpertmeye yetiyordu ki bir de jilet gibi takım elbisesi ve yapılı saçları vardı. Yutkundum ve gülümsememi bozmamak için kendimi zorladım. Bakışları beni geriyordu. Tokalaşmak için elimi uzattım.

"Ben Hailee, Kendall'ın asistanıyım."

Harry elini masaya bir anda sertçe vurdu. Uzattığım elimi geri çekerken yerimde korkuyla sıçramıştım. Vuruşunun etkisiyle kupadaki çay biraz dökülmüştü.

"Seni işe kim aldı? Bana nasıl adımla hitap etmeye cüret edebiliyorsun? Bu ne rahatlık?"

Nefes alış verişlerim hızlanırken ne desem bilemiyordum. Hiç bu yönlü düşünmemiştim.

"Efendim, ben sadece..."

Konuşmama izin vermedi ve bağırarak devam etti.

"Çayı sütlü içmeliymişim!"

End Up Here |H.S.Where stories live. Discover now