Cold {9}

312 56 88
                                    


"Taylor, saçmalama!"

Sesimi bir anda yükselttiğimi fark ettiğimde ofladım. Taylor sinirle karşılık verdi.

"Bütün bir gece Harry'nin evindeydin. Bir de bana sevişmedik diyorsun! Yalan söylemene gerek yok, Hailee. Senin özel hayatına karışacak halim yok ama unutma, orada olmanın bir sebebi var."

Telefonu kulağımdan uzaklaştırarak derin bir nefes aldım. Tekrar kulağıma yasladığımda bağırmamak için kendimi sıkarak konuştum.

"Taylor yapsam yaptım derim."

Taylor dediğimi umursamadan alayla konuştu.

"Bir de gece boyu evinde kaldın ama işe yarayacak bir şey bulamadın, öyle mi? Ne o Hailee? Taraf mı değiştiriyorsun?"

"Ne istiyorsun, Taylor? Önce yakın ol diyorsun, şimdi de kızıyorsun. Soğuk mu davranayım adama?"

"Evet! Soğuk davran!"

"İyi."

Telefonu kapattığımda öfkeyle soluyordum. Sesli bir şekilde ofladım ve elimi lavaboya sertçe vurdum. Ben onun için uğraşırken o benden şüpheleniyordu. Tamam, stresli bir dönemde olduğunu anlıyordum ama saçmalamaya başlamıştı.

Bu sabah Harry'nin kolları arasında uyanmıştım. Beraber kahvaltı yapmış ve hazırlanıp şirkete gelmiştik. Ben dün gece Harry'nin evine giderken Taylor'dan aldığım kıyafetleri giymek zorunda kalmıştım yine.
Şirkete geldiğimiz anda ilk iş lavaboya girmiş ve Taylor'a rapor vermiştim ama o...
Her neyse.

Kendimi toparladım. Aynaya bakarak hızla saçlarımı düzelttim ve banyoda çıktım. İlk iş olarak mutfağa giderek Harry'nin çayını doğru kupada, sütsüz olarak hazırladım ve odasına doğru ilerledim.
Tam odasının kapısındayken artık asistanı ben olduğum için ona günlük planından da bahsetmem gerektiğini hatırladım ve hızlı adımlarımı kendi odama yönlendirdim.

Taylor'ın dar kırmızı elbisesi içinde hareket etmekte gerçekten çok zorlanıyordum. Masamın üzerinden tabletimi aldım ve Harry'nin odasına gittim. Kapıyı bir kez tıklattıktan sonra yanıt beklemeden içeri girdim.

"Tekrar günaydın Bay Styles."

Çayını önüne bıraktıktan sonra bir adım gerileyerek tabletimdeki notlar kısmını açtım. Harry beni tüm ciddiyeti ve soğukluğuyla izliyordu.
Aklımda çok kısa dün gece canlandığında kalp atışlarım hızlandı.
Ona sarılmak istiyordum. Çok istiyordum.

Hızlıca kendimi topladım ve ciddi bir tonda konuşmaya başladım.

"Bugün herhangi bir toplantı şu anlık görünmüyor. Önümüzdeki sayının makalelerini seçmeye başlamanız gerekiyormuş fakat benim fikrim makaleleri ayağımıza beklemek yerine editörlerin katına inip günü orda geçirmeniz bence daha faydalı olur. Yani biz Swif- yani dergilerde böyle olması bence daha uygun."

Ağzımdan neredeyse Swift'de çalıştığımı kaçıracaktım. Harry'nin yüzünü dikkatlice inceledim. Sanırım fark etmemişti. Yani en azından fark ettiğine dair hiçbir belirti göstermemişti.

"Sana göre neyin daha faydalı olacağı sence benim umrumda mı?"

Söylediği şeyle tabletimin ekranını kapattım. İş yerinde yine pislik patronum olmak istiyordu. Tamam, madem öyle ben de iş yerinde pislik patronundan nefret eden asistanı oynayabilirdim.
Taylor'ın da isteği buydu.

"Peki."

Sessizce konuştum ve odasından çıkmak için arkamı döndüm ve kapıya doğru ilerlemeye başladım. O sırada Harry'nin hızlı ayak seslerinin yanıma doğru geldiğini duydum. Tam kapının önündeyken beni kolumdan yakalayarak kendine çevirdi. Kendini bana biraz bastırdığında kapıyla arasında sıkışmıştım.

Yüzünde alaycı bir gülümseme vardı.

"Şaka yapıyorum, Steinfeld. Ne kadar alıngansın bugün."

Bana gülümseyerek bakarken kaşlarım çatılmış onu izliyordum. İçimden geçen tek şey o neşeli yüzünü ellerim arasına alıp ona uzun bir öpücük vermekti.
Bu adama gerçekten kaptırıyordum.

Ellerimi göğsünün üzerine koyarak onu sertçe kendimden uzaklaştırdım. İşaret parmağımı kaldırarak onu uyardım.

"Bay Styles, bundan sonra aramızda iş dışında herhangi bir yakınlık olmasını uygun görmüyorum. Şimdi eğer arzu ederseniz editörlerin yanına inelim. İstemiyorsanız da odama gideceğim. Kendall'dan birikmiş bir ton işim var."

Harry bu tepkime anlam verememişti. Birkaç saniye yüzüme boş boş baktıktan sonra yüz hatları sinirle gerildi. Dilini dişlerinin üzerinde hızlıca gezdirdi. Düşünürken hep bunu yapıyordu.

"Çık dışarı."

Öfkeli bir ses tonunda, bağırmadan söylediği cümleye karşılık odasından çıktım.
Arkamdan kapıyı kapattığım anda yüzümdeki o sert ve ciddi ifade solmuş, yerine gerçek duygularımı belli eden o üzgün ifade oturmuştu.

Odama ilerlediğim sırada arkamdan açılan kapı sesini duydum. Oraya doğru döndüğümde Harry'nin odasından bir hışımla çıkıp asansöre yöneldiğini gördüm.


***

Akşama kadar öyle çok çalışmıştım ki.
Kendall sanırım hiç çalışmıyordu çünkü haftalar önceden bile yapması gereken bir sürü iş duruyordu ve ben hepsini tek bir güne sıkıştırmıştım.

Saat gece dokuzu geçiyordu. Binada güvenlik görevlileri ve ben hariç kimse kalmamıştı. Bense topuklu ayakkabılarımı çıkartmış, saçlarımı öylesine bir topuz yapmış, koltuğumda yayılmış çalışmaya devam ediyordum. Ama neredeyse hepsi bitmişti.

Hafifçe kendimi geriye atıp esnediğim sırada kapı sertçe açıldı ve Harry içeri daldı. Öyle hızlı bir giriş yapmıştı ki irkilerek bir anda ayağa kalktım. Masamın tam önünde durdu ve ellerini masaya yasladı.
Çok sinirli görünüyordu.

"Sen benimle oyun mu oynuyorsun? Kimsin sen?"

Gergin bir şekilde yutkundum. Bağırması kalp atışlarımı hızlandırmıştı. Bir şey diyemedim.
Ama o daha da sinirlenip ellerini sertçe masaya vurdu.

"Cevap ver! Sen kim olduğunu sanıyorsun? Basit bir asistansın sadece. Sen beni reddedebilecek birisi değilsin!"

Kim olduğumu bilmiyorsun, Harry. Kim olduğumu hiç bilmiyorsun.

Biraz sessiz kaldıktan sonra daha kısık bir sesle, kendi kendine konuşur gibi konuştu.

"Beni reddetsen seni kovmayacaktım, bir sorun da olmayacaktı, her şey aynı devam edecekti."

Sadece onu izliyordum.
Bir anda tekrar bağırdığında irkildim.

"O zaman beni neden öptün? Neden benimle kaldın? Benim aklımla oynuyorsun."

Bulunduğu yerden çekilip üzerime doğru yürüdüğünde korkuyla geriye gitmeye başladım ama pek ilerleyemeden duvara çarpmıştım bile.
Tam dibimde durdu ve gözlerime baktı.
Yüzlerimiz arasında santimler bile yoktu.

İşaret parmağını göğsüme bastırdı ve dişlerini sıkarak konuştu.

"Sen benimle oynayamazsın. Aklımı karıştıramazsın. Hailee, sana öyle şeyler yaparım ki aklın almaz. Sakın, sakın beni hafife alma. Bu sondu. Bundan sonra ilk hatanda şimdiye kadar hiç görmediğin bir
yüzümle karşı karşıya kalırsın."








Oy sınırımız yine 30.

Yeni bir Harry Styles kurgusu yayınladım.
The Kingdom | H.S.
Okur ve yorum yaparsanız çok sevinirim.

End Up Here |H.S.Where stories live. Discover now