-6-

7.7K 591 73
                                    


Desem ki bir görüşte
Âşık oldum ben sana 

Aklıma akşamki anılar doluşurken yerinde duramayıp sürekli dans etmek istiyordum. Tutan tatlı krizimle kendimi mutfakta çizkek yaparken bulmam ve şarkı söylemeye girişmem çok vaktimi almamıştı. Sosu için çilekleri yıkayıp kestim. Şekeri ile suyunu ilave ettikten sonra dolapta soğuması için yerini alırken ben de alt tabanı ve kreması için kollarımı sıvadım. Şarkının devamı ise dudaklarımdan izinsiz dökülüyordu.

Baharda kuşlar gibi
Geldin kondun dalıma
Susamıştım sevgiye
Çiçekler sundum sana

Tatlının alt tabanı için iki paket bisküviyi rondodan geçirirken şarkı söylememi rondo sesi bastıracağı için şarkı söyleme faslını kremasını hazırlama kısmına bıraktım. Alt tabanı da hazır olduğunda buzdolabında sosun yerini almıştı.

İlk kez çizkek yedikten sonra 'Yaparım ki ben bunu ya çok kolay.' Demiştim. Bilmeyenler için mutfak becerilerimi yaklaşık bir buçuk yıldır geliştirdiğimi söylemekten gurur duyarım. Ama az önce size aktardığım lafımı yaklaşık üç yıl önce söylemiştim. O lafı söylememin hemen ardından yapma girişiminde bulunmuş ancak bir şeylerin ayarını tutturamadığımdan kurabiye sertliğinde bir tatlı olmuştu. Abim o zamanlar ilk denememi hem tadıp hem de görüntüsünü görünce ''Bir daha bu tatlıyı yapmasan mı ?'' diyerek dalgaya vurmayarak ciddi bir biçimde söylemişti. Ki abim ciddi tavrında nadir gördüğüm insanlardan biriydi. Bu yüzden kendimde bir daha deneme cesaretini bulmam ise yıllar sonra olmuştu.

Kreması için tarifteki malzemeleri sırayla ekleyip kıvamı tutturduğumda alt tabanıyla buluşması kısa sürmüştü. Sosunu da pişirip en son halini verdiğimde tatlıyı sıcak sıcak yemek istesem de dinlenmesi için dolaba koydum.

Sevgili abim Tuna Aksoy bu halimi görse gözyaşlarını tutamazdı eminim. Bunun nedeni abim evlenmeden önce bir süre onunla yaşadığım için yemek yapma yeteneğim gelişmiş değildi. Bu süre içerisinde yemek yapamayışımla bir hayli dalga geçip lafını söylemekten de gocunmamıştı.

Başımda yaptığım tatlıyı yiyesiye kadar geçmeyecek olan bulutu savuşturmaya çalışıp bilgisayarın başına oturdum. Gelen maillere bakıp biraz da haber okuduktan sonra kendimi çevirinin başında görmek ''Jülide Aksoy'un İş Döngüsüne'' kaldığım yerden devam ettiğimin en bariz göstergesiydi.

Yeni bir çeviriye başlamıştım. Bu sefer aylar sonra başka bir dilde çeviriyor olmak beni heyecanlandırmıştı. Çevirdiğim romanı özetlemem gerekirse bir çiftin kavuşabilmek için yaşadığı tüm zorlukları anlatıyordu. Biraz önce tatlı yaparken mırıldandığım şarkı yine dilimdeydi.

İstemem senden
Başka birini
Tamamlıyoruz birbirimizi
Kusurumuz sevmek, sevilmek olursa
Kusursuz olmaz insan hayatta

Okurken bir hayli gözyaşı dökeceğimi düşünmek beni üzse de kaçınılmaz bir son gibi geliyordu. Kendimi aşırı duygusal olarak tanımlayamam ama yine de çevirilerde, kitap okurken ya da dizi/film izlerken bağ kurduğum karakterin başına bir şey olursa günlerce onun yasını tutabiliyor ya da hatırladıkça ağlayabiliyordum. Kendimi aşırı duygusal tanımlayamam mı demiştim ? Arkadaşlar ben duygusallığın vücut bulmuş haliyim.

Yaklaşık üç sayfa kadar çevirmişken beni bölen şey kapı zilimdi. Bilgisayarımın başına oturduğumdan beri hareketsiz kaldığım için ayaklarım uyuşmuştu. Ben kapıya varana kadar zilim ikinci kez çalmıştı. Kapıyı açmamla Müjgân teyzeyi karşımda elindeki kâğıtlarla bulmayı hiç beklemiyordum.

''Müjgân teyze ?''

''Jülide'm evi talan ettiysem de yakın gözlüğümü bulamadım. Şu kâğıtlarda neler yazıyor bana okur musun ?''

Aşkın LisanıOnde histórias criam vida. Descubra agora