25.BÖLÜM

9.2K 294 44
                                    

Duydukları sarsarmış insanı deli,olmasına yetermiş insanın.Yoksa kötüyü mü çağırmıştı?Daha bu sabah hormonlarının ona verdiği hisle kocasına iğrenç şeyler söylemişti.Dili kopsaydı da o lafları söylemeseydi.Bilirdi Sidarla belki severek evlenmemişlerdi ah pardon zaten buralarda severek evlenilmezdi ki zorla evlendirirlerdi,karşı çıkan kaçardı kaçan ya yakalanır yada sevdasının uğruna memleket hasretine boyun eğerlerdi yıllarca bir pranga gibi boyunlarına asılır giderdi bu hasret ama aması doldurulması mümkün olmayan büyük bir boşluk...Ama yakalananların işi daha da vahimdi,sevda için ya can verirlerdi yada bir kurban onların canını bağışlattırırdı kendi canı pahasına.Kurban diyince kim gelir insanın aklına?Elbette yıllarca hor görülmüş bir kız çocuğu.Bir kız çocuğu daha 16'sınde başka bir eve gelin giderdi.Omuzunda kendinden ağır yüklerde olurdu elbet.Mesela kocasını hergün memnun etmek gibi,hergün evi temizlemek gibi,hergün yemek yapmak gibi hergün kocasının çeşit çeşit gömleklerini ütülemek gibi hergün insan değilmiş gibi hor görülen bir varlık gibi yaşamak zorunda kalması gibi ve hergün sanki tüm bunların sorumluluğu sadece bir kız çocuğunun sorumluluğundaymış gibi bir teşekkür dahi alamadan,hayatını yaşayamadan geçecekti ömrü,ne kısaydı oysa hayat denilen beş harfli kelime...

Genç kadın yere düşen telefonunun ekranının paramparça olmasını aldırmadı bile.Sadece derin derin nefes aldı.Bu da yalandı.Olmuyordu,hani derin derin nefes alınca rahatlıyordu insan?Sadece boğulduğunu hissetti genç kadın.Neydi.....Hah yine aklına getirmişti genç kadın.Aşkta kaybetmiş olabilirim seni,ama işte kaybetmeyeceğimi bilmeni isterim.Kocası değildi onu boğan,kocasını sahiplenmeye çalışan o şırfıntıydı.Ama o kadınlardan olmayacaktı saçma sapan meseleler yüzünden kocasını boğmayacaktı ama tabi bu değildi ki bu sözleri sarf etmeye cürret eden o kadınla hesaplaşmayacak.Hesaplaşacaktı,hemde öyle bir hesaplaşacaktı ki değil kocasının telefonunu açıp hadsiz konuşmayı,ne kocasının nede şirketin 100 metre ötesinden geçemeyecekti.

Sidar Ağa kaç defa arasada karısını telefonuna ulaşamıyordu.Bir haddini bilmez yüzünden hem kendine hemde bana çektirecek diye geçirdi içinden.Bir hiddetle kafasını kaldırıp delici gözlerle ona bakan kadına çevirdi gözlerini.Çehresinde en sert ifadesi,dudakları sinirden yukarı kıvrılmış bir şekilde tehditvari baktı kadına.''Hesabını ağır ödeyeceksin Sinemis!!''demesiyle çıkış kapısına doğru yürüdü.Ama o hadsiz ses, adımlarına engel oldu.

''Hesabını sen ödeteceksen neden olmasın Sidar Sayercioğlu.''hiddetle arkasına dönen Sidar Ağa işaret parmağını öyle bir kaldırdı ki kadın bir adım geri attı.Zira bu adamın pis hallerini gayette biliyordu.''Bana bak Sinemis yüzüne sürdüğün bir kilo makyaj kıçının altında biten eteğin,vahşi görünmek için çatalının altına kadar getirdiğin dekolten ve seni iyice ucuz gösteren o kırmızı rujun senin içinin o iğrenç görüntüsününü gizlemiyor hele senin baştan aşağı sıktığın o parfümün varya içinin leş kokusunu hiç bastırmıyor.Zaten buraya gelmek için attığın bin yalan bin taklanın da haddi hesabı yoktu.Vargit yoluna.Sakın o yol benden geçmesin o yoluda bozarım hayatınıda kaydırtırım haberin olsun'' demesiyle kadın sertçe yutkundu.Demek ondan bu kadar nefret ediyordu.Çaresizce bakakaldı kadın, yeri göğü inletecek güçte olan adamın gidişini...

Lastik sesleri Sayerciooğullarının Konağınının sokağını doldururken arabaya park etmeden indi Sidar Ağa.Bekir efendi Sidar Ağayı görmesiyle kapıyı hızla açtı.Sidar Ağa hızla eve girip Şilanın ismini telaffuz edince Mirşah çıktı odadan.''Hayırdır ne oldu ağabey?''

''Şilan nerde?''Kısa ve netti sorusu.''Odada''Mirşahtan Şilanın yerini duymasıyla hızla merdivenlerden çıktı.Odaya girmesiyle tuvalet aynasının önünde hazırlanan karısını görmesiyle kaşlarını çattı.Odaya giren kocasını görmesiyle büyük bir tebessümle ayağa kalkan Şilana karşı Sidar şaşkınca bakıyordu.Kan ağlıyordu genç kadının içi ama olmazdı.Bu meseleyi sadece kendisi çözecekti.

BerdelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin