3.2

4.2K 299 72
                                    

"Ah acıdı!"demesiyle daha çok bastırdım elimdeki pamuğu dudağının kenarına.

Kafes dövüşünü Joon Seo'ya yalvarışlarım ve yarın akşam ona verdiğim yemek sözü ile sonlandırabilmiştim.

Her ne kadar gururuma yediremesem de Tae pansuman yapmayı beceremiyordu ve benden yardım istemişti.

Tae'nin evinde ve onun yatağında Jimin'e pansuman yapıyordum.Daha doğrusu acımı çıkartıyorum da denilebilirdi.

"İnadına mı yapıyorsun!Acıyor!"

"Aman ne nazlı çıktın sende.Bitti"diyerek elimdeki pamuğu gece lambasının yanına koydum.

Tae umarım temizlik yapardı.Çünkü halı dahil batırmıştım.

Yataktan kalkıp gidiyordum ki bileğimi saran eller buna izin vermedi.

"Mi-Young-"

Bileğimi anında kurtardım ve kapıya yöneldim.Onu dinlemek istemiyordum.

Buraya gelmem bile hataydı zaten.Ama ne kadar uzaklaşırsam uzaklaşayım kendimi onun yanında buluyordum.

Kapıyı açacağım sıra önüme geçti ve kendini kapımla arama koydu.

"Beni dinlemen gerekiyor"

"Gerekmiyor"diyerek kafamı iki yana salladım ve onu çekmeye çalıştım.Jimin yerinden milim dahil kıpırdamamıştı.

"Bak bir hata yaptım ama-"

"Jimin geldiğime pişman etme"

Çıkışmamla durdu.Gözlerimin içine baktı.Gözlerimi kaçırdım.Göz göze gelmek istemiyordum.

Affederdim yoksa.

"Seni seviyorum"demesiyle kalbim tekledi heyecanla.Ona baktım.

Beni kandırıyordu.Tıpkı başında oynadığı oyundaki gibi rol yapmaya devam ediyordu.

"Rol yapmayı kes!Gerçeği öğrendim!Daha fazla sana kanmayacağım"

"Bana inan lütfen"

"Jimin sabrımı zorluyorsun!Çekil!"

"Hayır!"diyerek omuzlarımdan tuttu.

"Beni dinleyeceksin!Sana her şeyi anlatacağım!Tüm gerçekleriyle!"

"Dinlemek istemiyorum ya!Bırak!"diyerek bağırdım ve onu sertçe ittim.

Hatamın bedelini ödüyordum.

Kapıdan çıkarken koridorda elinde bir fincanla gelen Tae'nin yanından geçerken durdum.

"Tae işim bitti.Kusuruma bakma lütfen.Halını birazcık kirletmiş olabilirim"

"Sorun değil.Sen nereye böyle?"

Arkamda yaklaşan ayak sesleriyle gelen Jimin'e baktı.Anlamış olmalıydı neden gitmek istediğimi.

"Gitmeliyim"

"Mi-Young!Dinle beni"

Onu aldırmadan dış kapıya vardığımda bu sefer kolumdan tutulup çekilmiştim.Jimin'in göğsüne ellerimi koyarken yüzüne baktım.

Dokunmaya kıyamayacağım yüzüne.Ben onun her zerresine aşıktım.

"Beni dinleyeceksin!"

"Yalanlarını dinlemeyeceğim!Sen beni salak mı sanıyorsun!Rahat bırak beni"diyerek elinden kurtulmaya çabaladım.Ama izin vermiyordu.

"Yalan değil!Seninle oynayacaktım!Ama sana aşık oldum ben!"

Kolumu sertçe kurtardım.

"Tabi bende buna inandım"diyerek kafamı sinirle salladım.Yanımıza gelen Tae Jimin'in omzuna elini koymuştu.

"Uzak dur benden!"diye bağırarak evden çıktım.Bana doğru yönelen Jimin'i Tae engellemişti.

Tae beni anlıyordu.Onu o yüzden çok seviyordum.Benim için farklıydı.

Evden çıktım ve evime yöneldim.Ne düşüneceğimi ve nasıl davranacağımı şaşırıyordum artık.

Onun ağzından yalandan da olsa sevdiğini duymak benliğimi unutturuyordu.

Eve vardığımda kapının önünde gördüğüm Joon Seo ile kaşlarım çatılmıştı.

Onun burada ne işi vardı.Onunla yarın akşam yemeğe çıkmayı kabul etmiştim.Jimin'i bu şekilde rahat bırakırdı çünkü.

Ama bana yapışacağını tahmin edememiştim.Yanlarına vardığımda annemle konuşuyorlardı.

"Mi-Young'da geldi.Canım bende tam arkadaşını içeriye alıyordum"demesiyle gözlerimi devirdim.Anneme iyi çocuk ayakları yapmış olmalıydı.

"Gerek yok.Şimdi gidecektir o"

Joon Seo'ya döndüğümde Joon Seo anneme gülümsedi.

"Anneni kırmak olmaz Mi-Young"diyerek içeriye girdi.Annem peşinden giderken bende derin bir nefes aldım.

Bu çocuğu öldürmek istiyordum.Eğer ölürse rahata kavuşacaktım.

Koltuğa kurulan Joon Seo'ya inat çantamı alıp yukarıya çıkacakken annem beni durdurdu.

"Mi-Young canım sen misafirimiz ile ilgilen bende kahvelerimizi yapayım"

Mutfağa gittiği sıra bana sırıtan Joon Seo'ya iğrendiğimi belirten bakışlarımı gösterdim.

"Senden iğreniyorum"

"Aaa!Ayıp insan hiç sevgilisi hakkında konuşur mu bu şekilde ya"

"Sevgilim değilsin!"diye bağırdım.Annemin duyup duymaması umrumda değildi.Çok fazla oluyordu.

"Söz vermiştin"

"Sıçarım sözüne!Ben sana yemek yiyebilmek adına söz verdim.Sınırını aşma Joon Seo!Evime girmek de ne cesaret?!"

Dişlerini gıcırdattı.

"Mi-Young sinirimi bozmaya başladın"

"Beni tehdit ederken keşke doğru bir mekan seçseymişsin.Benim evimdeyiz hatırlatırım"diyerek kafa tuttum.

Annem varken bana ne yapabilirdi ki?

O sırada kapı çaldı.Yavaş adımlarla kapıyı açtım.Karşımda gördüğüm Jimin ile şaşkındım.

Bu insanlar benim evime gelmeye nasıl cesaret ediyordu?

"Mi-Young,güzelim beni dinlemelisin.Lütfen"

"Mi-Young,sevgilim gelen pizza siparişimiz miymiş?"diyerek arkamda beliren Joon Seo ile yutkundum.

Yanlış anlaşılmalar bu şekilde ortaya çıkıyordu işte.

Yanlış anlaşılmalar bu şekilde ortaya çıkıyordu işte

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.
Limerence||Park Jimin ✓Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon