🔸37. Bölüm🔸

251 21 7
                                    

"Önce koltuk  değneklerimi vermen gerekiyor. Yoksa başka türlü yürüyemem Pete." (ben)

"Ha dimi (eheh bilerek dimi yazdım) tamam şimdi degneklerinden tut ve adımını at." (Peter)

"Saol Peter baba." dedim göz devirerek.

Peter ise kısa bir kahkaha attı ve birlikte dışarı çıktık.

Şu bacağımın kırıldığı olaydan filan yaklaşık 1 hafta geçmişti.

Bugün yeni evimi görmeye gidecektim.
***
"Günaydın herkese" diye bağırdım mutfağa doğru ilerlerken.

"Günaydın-ız" dediler arkamdan gelen Peter'ı da görünce.

Yavaş yavaş mutfağın ortasındaki masaya doğru ilerledim. Bruce hızla ayağa kalkıp sütünden son bir yudum alarak "neyse millet benim gitmem lazım. Şu araştırmayı bitireyim. Siz giderken gelirim merak etmeyin" dedi. El salladik.

Ben tembel biri olduğum için hemen, Bruce'un kalktığı yere oturdum.

Peter ise bir sandalye çekti ve oraya oturdu.

"Eee heyecanlı mısın küçük Rogers" dedi Tony.

Ağzıma tıkıştırdığım patates kızartması+sütü 'glak' eden bir sesle yuttum.

Bu arada eğer patates kızartması üzerine süt icerseniz patates püresi gibi oluyor tadı. Neyse asıl konumuza dönelim...

"Imm. Sey sanırım heyecanlıyım. Bilmem. Aslında nasıl hissediyorum bilmiyorum" dedim.
***
Şimdi hepimiz dışarıdaydık.

Gözlerim hafif yaşlanmış şekilde sarıldım hepsine. Aslında buraya sadece 1 buçuk saat uzaklıkta bir yerdeydi ama yine de duygusallığım tutmuştu işte.

En sona Peter'ı bırakmıştım.

Birkaç saniye bakıştıktan sonra sıkıca sarıldık birbirimize. En sonunda ayrıldığımızda 1 saniyecik öpüp Steve'in yanına gittim.

Steve'in yardımı ile arabaya bindim ve tam gidecekken "Neeed!!" dedim.

Steve bana dönüp "kiğm?" dedi.

"Yani Ned ve Nancy'e haber vermedim onları da son bir kez görmem lazım" dedim.

Peter ve diğerleri şimdi yavaş yavaş dönüyorlardı.

"Peki nerede bulusacaksin arkadaşlarınla" (Steve)

"Bizim eve gidip. Yani eşyaların olduğu eve. Oraya gelebilirler." (ben)

"İstersen Peter'ı da bırakabiliriz" dedi.

Sevinç çığlıkları atıp camı açtım ve camdan arabanın üzerine doğru kafamı çıkartırken "Hey! Örümcekcik" diye bağırdım.

Peter hızlıca arkasını döndü. Daha sonra diğerleri.

"Hadi gel Ned ve Nancy'i görmeye gideceğiz" dedim.

Peter koşarak -başından beri bu anı bekliyor gibi- geldi.

Ben ve Steve ondeydik. Peter hızlıca arkaya bindi.

"Siz ne zamandır tanisiyorsunuz?" dedi Steve.

"Sanırım 5 ay oldu Yüzbaşı" (p)

"Uh. Sanki yıllardır arkadaşmış gibisiniz" (steve)

"Teşekkürler yüzbaşı" (peter)

"Ben en iyisi Nancy'i arayayım. Peter sen de istersen Ned'i ara bizim oraya gelsinler" dedim.

Peter onaylayıp Ned'i bense Nancy'i aradım.
***

"Dostuuum. Gidiyor olamazsınız" dedi Ned Peter ve bana.

"Hey ben gitmiyorum. Sadece Rose gidiyor" dedi Peter.

"Dostuugm.." derken hafif ağlamaklı biçimde, yaklaşıp beni bogarcasina sarıldı.

"Ned...Ned. Lan çocuğum evladım salsana beni. Nancy gel al şu sevgilini. Peter sen de gel al sevgilini. Lan Ned ölüyorum... Lan kime diyom" dedim.

Ned benim boğuk çıkan sesime aldırış etmeyince ben de sırtını cimciklemeye karar verdim. "Aaov" diyerek sonunda ayrılmıştı.

"Sen bu cimciklememe şükret. Cünkü cimciklemesem, bir daha cimcikleyecek bir Sophi kalmazdı. Bu arada siz ikiniz... Sıra size de gelecek..." dedim ciddi olmaya çalışarak.

Nancy kahkahalar içinde yanıma gelip sarıldı ve "seni özleyeceğim" dedi.

Ben de boğuk çıkan sesimle "ben de, ama merak etme sık görüşmeye çalışacağım" dedim.

Kimse bu telasede ayağımı fark etmemişti. Ben bile.

Takii Ned ciyak ciyak bağırana kadar. "Hey ayağına ne oldu?" dedi.

Nancy benden ayrılıp ayağıma baktı.

"Sadece seyy..." (ben)

"Sey sürerken kaykay sürerken düştü" dedi Peter.

Minnet dolu bakışlarla ona baktım.

"May" dedim Peter'a bakarken.

"Sophia sadece bacağını kırdın... Yani benim kim olduğumu bildiğini düşünüyorum..." (Peter)

"Ahh. Peter... May hani halan olan. Onunla görüşmedim" (b)

"Haa tamam" (ben)
***
"Tatlım ayağına ne oldu?" dedi May.

"Bisikletten düştü" (Peter)

"Ben kaykay sanıyordum...ah" derken kolumla durttum Ned'i.

"Yani evet kaykaydan düştüm ama kırık gibi gelmemişti sonra bisiklete bindim ayağım ağrımaya başladı ben de pedala basamayinca düştüm. Yani size kaykay demiştik. Çünkü ondan düşünce kirilmis ama fark etmemiz bisikletten sonra oldu" dedim.

O neydi lan öyle. Sen Hufflepuff'sın kendine gel.
Ne bu Slytherin kanı
Dostum benim ikinci binam Slytherin...
Doğru hee...

(bu iç sesle konuşma kısmını Jirius'a ithaf etmek istiyorum... Jsjshsjdh)

"Geçmiş olsun tatlım. Gel sana bir sarılayım" dedi. May'in yanına gidip sımsıkı sarıldım.
***
Yüzbaşı ile şimdi kulübemsi bir evin önünde durmuştuk. İki katlı bir yerdi. Şehirden uzakta iç ısıtan bir evdi.

Çok ağaçlık bir alanda değildi.

Etrafı incelerken Steve kapıyı açtı ve içeri girdik.

Evin içi, dışının aksine daha modern görünüyordu.

Büyük ve ferah bir evdi. Evi inceleyerek içeri girdim.

"Ev... Çok güzelmiş" dedim hâlâ etrafı incelerken.
***
Sırtımdaki çantayı yavaşça salondaki koltuğa bıraktım.

"Burayı sevmene sevindim" dedi.

"Peki odam neresi" dedim.

"Üst katta" dedi ve merdivenlerden çıktı.

Simdiiig. Öncelikle, 3. Sezonu izlediğimden beri bu Steve bölümlerini yazarken aklıma Hopper ve El geliyo ağlıyorum. Neysee.

Steve çok pürfekt olduğu için baba diyemiyorum orası ayrı mevzu. Karakterim babası olduğunu kabul etmiş durumda ama benim Stelif (Steve💖Elif) kalbim kabul etmiyo. Yazarken kendimle kavga ediyorum KSKDBDJJXJX.

Peter Parker Ve Farklı Bir BoyutWhere stories live. Discover now