🔸28. Bölüm🔸

285 25 11
                                    

Ertesi gün olmuştu. Yine ayni sesle kalkmıştım.

Bugün havuç paça siyah bir tulum ve içine sarı tişört giydim. Tabii tişörtümün içine de uzun kollu, çizgili bir tişört giydim.

Aşağıya kahvaltıya indim. Fakat bugün kahvaltıda farklı olarak bütün ekip vardı.

Mutlulukla "günaydın" dedim herkese. Herkes uykulu uykulu yanıt verdi.

Şu an da masada Peter zeytini ağzına atmaya çalışıyor, Tony Strak yaşlı bir dede gibi (eheheh) gazete okurken kahvesini yudumluyor, Bruce; Natasha'ya bakıyor, Natasha dergi okuyor, Steve ise kalkanını siliyordu.

"Sohbetinize de doyum olmuyo Vallah" dedim. Hepsi bana bakti.

"Yani diyorum ki hani okul var ya rahatlamamiz lazim ve bugün şu balo hazırlıkları va- aaaa balo demişken baloya arkadaşlarla gidiliyor mu?" dedim. Natasha ve özellikle Peter bu mal ne diyo gibi baktılar.

Peter "benim bildiğim bir eş ile gidiliyor" dedi. Aman ne zeki.

Natasha alttan Peter'in ayağına bir tane geçirdi. Peter öncelikle acı bir çığlık atıp daha sonra şaşkınlıkla bana dönüp "seyy sen kiminle gideceksin" dedi. Bense "sen kiminle gidersen" dedim.

"Yani kendinle mi gideceksin?"

"Bu bir teklif midir?"(ben)

Biz böyle balo tartışırken herkeZin bize baktığını farkettik ve "bizim okula gitmemiz lazım" diyerek kalktık.

Arabaya binip okula gittik.

Nancy ve Ned bize sürekli olarak sorular soruyorlardı ama ne yazık ki cevaplayamazdık.

Sonunda okul bitince yine aynı şekilde dönüş yaptık.

Tabii bu sefer ön camdan değil, yan camlardan dışarı çıkardık kafamızı.

Peter ile tam kapıdan içeri girecekken kolumdan tutup "seyy Sophia sana bir şey diyecegim. Seyyy hani balo var ya seyy. Sen gelmek benimle. Yani sey diyecektim benimle gelir misin?" dedi. 

Düşünür gibi yapıp "of kors" dedim.

Gülüp içeri girdik. Herkesin gözü üzerimizdeydi. Natasha mutfaktan "hey Sophia şu tarife bir bakar mısın?" dedi.

Koşarak yanına gittim.
"Eee teklif etti mi?" dedi. Bildiğiniz kız gıybet kulübüydu.

"Evet hem de az önce" diye sessiz bir çığlık attım. Biraz sonra içeri ciddi bir edayla gittik.

"Hey guys Pietro'yu gördünüz mü?" dedi Wanda.
Sonra bizi farketti ve

"Sophia bugün alışverişe çıkalım ne dersin?" dedi. Gülümsedim ve "tabii. Olur" dedim.

Steve kafasını kalkanından kaldırıp muzipçe gülümsedi ve "hey bizim de alışveriş yapma hakkımız var" dedi. Güldük.

Wanda ben ve Natasha; Steve, Peter ve Tony Stark birlikte alışverişe gittik. Hey bir dakika onlarda milyarder var bu haksızlık. Neyse. Aynı AVM ye mi? Nedeeegn.

Hemen nasıl bir elbise istediğimi sordular ben boyu diz kapağından 4 parmak uzun olan, sarı tonlarında bir elbise istediğimi söyledim.

Uzun bir süre böyle bir elbise aradık. En sonunda akşam yemeğinde giydiğim elbisenin sarısının biraz farklısını bulduk.

Üzeri simli ve daha kabarıktı. Sonra Natasha beni zorla makyaj eşyalarının olduğu bölüme götürdü.

İnanın bana makyajta tek sevdiğim malzeme maskara ve eyeliner tabii onu da surebilirseniz.

Biraz sonra çıktığımızda elimizde
💭Eyeliner
💭Maskara
💭Fondöten
💭Allık
💭ve birkaç ıvır zıvır vardı.
                       ***
Nihayet balo gününe son bir gün kalmıştı.

Şu an okuldan eve yol almıştık. Ama dediğim gibi sadece yok almıştık. Çünkü bizim ısrarlarımıza dayanamayan Happy bizi dondurma yemeye götürüyordu.

Eve dönünce Wanda'yı aramaya başladım. Salonda boş boş ciyakliyordum. Sonra salonda kimsenin olmadığını farkedip şu elktronik ses ile yanı Jarvis ile konuşmaya başladım "hey herkes nerede?" dedim

"Hepsi göreve gitti Sophia hanım" dedi ve devam etti "ayrıca sizin de gitmeniz gerekiyor Bay Parker. Ancak üzgünüm Sophia hanım bu seferlik siz gitmeyeceksiniz"

Sinirle offladim. Ya başlarına bir şey gelirse. Ama yine de zorunlu olduğu için Peter gitmişti. Şimdi ben evde tek başıma oturuyordum.

Daha fazla dayanamayıp odama çıktım. Bilgisayarların başına geçtim. Bir yandan da buzdolabından kapcukledigim soğuk latteyi içiyordum.

Tabii benim bu bilgisayarım sadece bilgisayar değildi.

Araştırma yapabilmem için birçok şey vardı. Jarvis ile bunların hepsinin nasıl çalıştığını öğrenmiştim.

Öncelikle bir makineye uzanmam gerekiyordu.

Sonra bu makine işte  kalp atış hızı falan filan onlara bakıyordu.

Öncelikle o yere uzandım. Sonuçlar bilgisayara düştükten sonra gidip bilgisayarın başına oturdum.

"Pekalaaa bakalım başka neler yapabiliyorum"

"Hmmm. Bir dakika eğer atomik görüşe sahipsem, neden goremeyeyim. Yani eger buna uygun bir gözlük tasarlanırsa bu sayede bunu sağlıkta ya da normal bir durumda kullanabilirim. Hem kendime ne olduğunu da anlayabilirim."

"Pekii şu mavilikler de neyin nesi."

Sandalyemle bir o bilgisayara bir bu bilgisayara gidiyordum. Sanki ajan gibiydim. Güzel his. Her neyse konumuz bu değil.

Pekala ne yapmayı düşünüyorsun
Hiçbir fikrim yok. Yanii eğer düzenli bir sistem gelistirebilirseeeem. (bunu derken ayağa kalktım ve kütüphaneye- pardon kitaplığa gittim. )
Hey ne yapıyorsun
Bekle biraz. Ha işte son gerekli şey de burada.

Evet resmen iç sesimle konuşuyordum.

Şimdi önümde yığınla kitap ve defterler vardı. Kitaplardan bulduğum şeyleri bir bir not ediyordum. En sonunda işin en önemli kısmında puuuuvf diyerek elimle patlama efekti verdim.


Sophia sakin kuzum dösnallşs. Neyse umarım bu bölümü de beğenmişdinizdiiiğğr...
🌚🌚🌚🌚🌚🌚🌚🌚🌚🌚🌚

Bölümün Taslak İsmi: Balo vaağr

Peter Parker Ve Farklı Bir BoyutWhere stories live. Discover now