Anna

31 18 1
                                    

Okey dediler.

Mutlulukları harelerinde görülebiliyordu. İki arkadaşa iş veren yabancı adam yanlarına yaklaştı ve vücutlarındaki dövmelere göz gezdirmeye başladı. Bakmakla yetinmedi, dokunup elini dövmelerin üstünde gezdirmeye başladı. Kendi kendine mırıldanıyordu, anlaşılmıyordu. Ardından uzun kollu kazağını sıyıran adam kendi dövmelerine ikiliye gösterdi. Özgür ve Umut adamın vücudundaki dövmeleri görünce hayretler içerisine girdiler. Çok gerçekçiydi hepsi, onların dövmelerine benzemiyordu hiç biri. Büyük bir ustalık ve özenle yapılmıştı hepsi. Adamın koluna elini atan Umut aslan figüründeki çizime dokundu. Hissediyordu sanki adamın vücuduna giren her iğneyi, hissedebiliyordu kabarıklardan. İkilinin sahip olduğu dövmelerden çok farklıydı imrenmişlerdi adeta. 

*******2 saat sonra

Yabancı adam iki arkadaşa gece kalmaları için bir lojmana götürmüştü. Sarışın kaslı adam ikilinin güvenini kazanmayı başarmıştı. 

ÖZGÜR DOLAŞ

Bu adama fazla güvenmemiştim, geldiğim yerde güven kavramı yoktu sözlüğümde, karşılığı yoktu anlamının. Bu yabancı adam bize fazla iyi davranmıştı. Bizi gece kalmamız için bir lojmana getirdi, bir paket sigara da bırakıp gitti. Düşünebiliyordu, bencil biri değildi. Ben tedirginken, başımıza bir şey geleceğinin korkusunu yaşarken Umut nasıl uyuyabiliyor, anlayamıyorum. Sanki evdeymiş gibi yayılmış derin derin horluyor bir de. O gece hiç uyumadım sabahın ilk ışıklarına kadar o sigara paketini bitirdim. Dostuma üç dal bıraka bilmiştim. Aslında beş tek bırakmıştım ama sabaha doğru sigaram bitince Umut'un kilerede dadandım. Saat sabahın dokuzu olmuş hala o adam gelmemişti. Benim bildiğim kadarıyla dükkanlar sekizde açılıyor bu nasıl bir işletme diye düşünürken Umut'un haykırışıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Korkarak ona döndüğümde kan ter içinde kalmış bir halde "Dostum çabuk buradan gitmeliyiz, rüyamda bize yemek veren adam bizi canlı canlı kesiyordu" diye hayıflandı. "Kötü bir kabus görmüşsün oğlum adam bizi kesecek olsaydı gece gelir keserdi saçmalama da kalk ben acıktım yiyecek bir şeyler arayalım." Diyerek onu sakinleştirdim. Kardeşi gibi severdi beni Umut sözümden de çıkmazdı. Sözlerimin üstüne sorgulamadan yataktan kalkıp elini yüzünü yıkadı. 

Velhasıl kelam biz lojmanın içinde dört dönerken yiyecek bir şey bulamayınca deliye dönmüştük. Umut ellerini belinin altına koyarak "Kardeşim biz bu ıssız yerde açlıktan öleceğiz bu saate kadar bu adam gelmediyse artık hiç gelmez, sanırım bizi unuttu bu." Konuşurken sesi titriyordu, korkuyor muydu yoksa. Benim kardeşim hiç bir şeyden korkmaz. Bunu düşünmek bile istemiyorum. Çaresiz arayışlar hiç bir sonuç getirmedi, açlıktan bayılacaktık. Gece yediğimiz şeylerin üstünden çok zaman geçmişti. Biz arayıp dururken saate takıldı gözüm, on olmuştu adam hala ortalarda yoktu. Ben adamın geleceğini hissediyordum ama Umut gidelim diye tutturdu. Saat on'a kadar Umut'u geçiştirdim fakat adamdan ümidi bende kesmiştim. 

Lojmandan çıktığımızda ellerinde poşetle dünkü sarışın adamı gülerken geldiğini gördük. Bu adam garip biriydi gözümde nedenini bilmiyorum. Poşetlerin yarısını da diğer eline alıp bir elini havaya kaldırarak "good morning" diye bağırarak bize el sallıyordu. Adamın arabasından bir kız  indi sonra onun da elinde poşetler vardı. Yüzü yere bakarak yürüyordu gelirken, sanırsam utangaç biriydi. Önce adamın kızı sandım lakin kız bize yaklaştıkça adama hiç benzemediğini gördüm. İlla babasına benzeyecek diye bir kaide yok, fakat kız buradaki insanlara da benzemiyordu. Gözüm ısırdı yüz hatlarını bizim oraların insanına benziyordu. Adam yanımıza vardığında kız daha geliyordu. Bakışlarımı onun üstünden kurtararak yanımıza gelen çizgi film karakterlerine benzeyen adama baktım, gülüyordu sevinçliydi. Sanki yıllardır kaybettiği çocuklarını bulmuştu, garipti, komik görünüyordu. 

Yine yabancı olduğumuz abecesini döktürmeye başladı. Anladığımızı mı sanıyordu bu adam? Gülen yüzünü arkasından gelen kıza çevirdi ve bir şeyler söylemeye başladı. Kız başını sallayarak, adamın uzun cümlesini onayladı. Sevinçten uçacak olan adam değişik bir mutluluk yaşıyordu, nedenini bizde bilmiyorduk. Ellerindeki poşetleri yere indiren kız derin bir nefes çekerek konuşmaya  başladı. Bir anlaşılmazlık daha yaşayacağımı düşünürken karşımızda duran kız takır takır türkçe konuşmaya başladı. Heyecanımızdan ne yapacağımızı bilemezken kızın ne dediğini anlamak yerine sadece şaşkınlığımızla uğraşıyorduk. Hafif tebessüm ile konuşmasını yeniledi. "Arkadaşlar ben Anna babam Türk olduğu için Türkçeyi de konuşabiliyorum. Size yardım eden adam benim dayım Türklere karşı büyük ilgisi var babamı çok sever. Dün gece dükkanının önünde oturduğunuzu görmüş ve kendi tahmini ile Türk olduğunuza karar vermiş, ki doğru tahmin etmiş. Bu yüzden size yanında iş vermek istemiş. Umarım onu hayal kırıklığına uğratmazsınız." 

Kız bizden daha güzel Türkçe konuşuyordu sesi karşısında adeta büyülenmiştim. Yerdeki poşetleri alan Anna ve isminin Bob olduğunu öğrendiğimiz sevecen adam ile lojmana geri döndük. Biz hâla şaşkınlığımıza mağlupken dayısı ve yeğeni kahvaltı masasını hazırlamıştı. Anna bizi masaya çağırdı zira dayısı bizi çağırsaydı boş boş bakacaktık. Kahvaltı masasına geldiğimizde, ben ve arkadaşım şaşkınlığımızın bize attığı bir golün daha  etkisiyle dona kaldık.


Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın.... pilis

Hayatın İzleriWhere stories live. Discover now